Fransa'daki Türk derneklerinin sözcüsü Demir Öngen söylüyor: 'Türklerin öfkesi, Türk kahvesi kadar deniliyor.'
Köpürecek, köpüreceğiz sonra bir yudumda puf diye geçip, gidecek.
Sonsuza kadar öfkeli mi kalalım?
İtalya'ya öfkelendiğimizde de, sokaklarda İtalyan ceketleri, kravatları yakılmıştı ne oldu sonra?
Neredeydik düne kadar?
Lobiyse lobi, hukuki mücadeleyse hukuki mücadele yapıldı mı?
Son üç günde işadamları Paris'e gitti, Fransız şirketlere 'Aman bizi savunun' denildi.
Konu sanki son bir haftadır gündemde.
Arjantin'de, ABD'de çoğu eyalette, okullarda Türklerin soykırım yaptığının dersini alıyor çocuklar.
Uruguay'da her yıl anma günü düzenleniyor. Dünya haritasında, her yıl biraz daha artıyor soykırımı kabul eden ülkelerin lekesi.
Dün Fransız Parlamentosu'nda Türkiye'nin adının Nazi Almanyası ile aynı cümlede geçmiş olması canımı çok yaktı. Bir de Patrick Deveciyan'ın Hrant'ı hatırlatması.
'Soykırım inkarına hapis cezası'na, fikir özgürlüğü ihlali savunmasını yapıyoruz, Deveciyan da Türkiye'de 'soykırım oldu' diyenlerin yargılanmasını hatırlatıyor, canım biraz daha yanıyor.
Anadolu'da misafirdi tekrar ev sahibi oluyor
Kuzey Egeli zeytinciler, İstanbul'da bize 'Zeytin ve Zeytinyağı ile Bir İstanbul Günü' yaşatmaya geldiler. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Mustafa Tan, Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gençer, Ayvalıklı, Burhaniyeli, Küçükkuyulu zeytinyağı üreticileri ile 'milli seferberliği' konuştuk.
Rahmi Gençer anlattı: TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, zeytinyağı tüketiminin artması için proje yapılmasını istemiş. Odalardan, üniversitelerden, sektörden temsilcilerle, UZZK ile birlikte hareket edilecek.
Türkiye aslında son yıllarda zoru başardı. Beş, altı yıl öncesine kadar 'Zeytin ağacının anavatanı Anadolu'ydu' diye yakınıp, zeytin ağacı sayısında İspanya'nın, İtalya'nın, Yunanistan'ın, hatta Suriye'nin ve Tunus'un, Türkiye'nin önüne geçmiş olmasından hayıflandı.
Son altı yılda ağaç sayımız 100 milyondan 170 milyona çıktı. Hedef şimdi 250 milyon ağaç. Bu sayı ile 2023'te İspanya'dan sonra ikinci sırada olacağız, sonraki hedef de birincilik.
Türkiye bugün de ihracatta söz sahibi değil, İtalyan, İspanyol zeytinyağı markalarının 'dökme yağcısı', fasoncusu.
Üretim artacak ve aynı zamanda UZZK Başkanı Mustafa Tan'ın hedefi, dünyada marka olmak.
Dünyada marka olabilmek için de önce kendi pazarında var olmak gerekiyor.
Biz Türkler 10 yıl önce kişi başına yılda 650 gram zeytinyağı tüketiyorduk, 6 yıl önce 800 grama, iki yıl önce de 1.5 kilograma çıktı,
Mustafa Tan müjdeliyor: Kişi başına tüketimimiz 2 kilogram.
Hedef ilk etapta kişi başı tüketimi 5 kiloya çıkarmak. Yeter mi? Yunanistan 26 kilo tüketiyor, kişi başına yılda.
Önce Türklerin zeytinyağını tanıması ve öğrenmesi gerekiyor. Ege kıyıları hariç doğru düzgün zeytinyağı tüketilmiyor.
Üreticiyi de, tüketiciyi de memnun etmeli
Bİz Türklerin 'sıvı yağ olarak zeytinyağı, katı yağ olarak da tereyağını kullanıyorum' diyebilmesi için zeytinyağını tanıması gerekiyor. Ancak yeterli değil.
Sızma zeytinyağının litresini köylü 6-6.5 TL'ye satıyor. Üretici mutsuz, geçinemiyor.
Aynı zeytinyağı İstanbul'daki marketin rafına geldiğinde ise litresi 11-13 TL. Alım gücüne göre ailelerin zeytinyağını bol bol tüketmesi mümkün değil. Şu söylenebilir: 'İleride doktor, sağlık harcaması yerine bugün biraz daha pahalı olan zeytinyağını tüketin.'
Perakendede zeytinyağının KDV'si yüzde 8. KDV alınmasa,
1-2 TL düşer fiyatı.
Pazarın en büyüğü, Komili ve Kırlangıç'ın sahibi Ana Gıda Genel Müdürü Ümit Ersoy, 'KDV'nin düşürülmesi bugünkü ekonomik durumda pek mümkün değil' diyor ekliyor:
'Üretimde ve ihracatta destek şart. İspanya'nın desteği kiloda
1.3 euro.'
Akşam
|