“Gazetecilikten dolayı tutuklu kimse yok” önermesi sanıyorum hafiften popülaritesini yitiriyor artık. Dünkü son operasyondan sonra önermeyi “hâlâ gazetecilikten dolayı özgür olanlar var” diye kurmak daha doğru belki. Herhalde bu şartlarda gazetecilik yapan her insan da “neden gazetecilikten dolayı hâlâ özgürüm ben de mi bir terslik var?”diye bir kendine sormalı. Pek tabii ki bu özgürlük halinin devamını isteyenler de artık bazı önlemler almalı. O yüzden Bu haftaki Köşe Vuruşu’nu, nasıl gazetecilikten dolayı tutuklanılır değil, nasıl hem gazeteci olunup, hem de özgür kalınır sorusuna ayırmak istiyorum. Daha zoru bu artık çünkü.
EN AZ 10 SENE ÖNCESİNDE YAŞAYALIM
Madem ki bugünkü haksızlıklara değinilemiyor, e sürekli birilerini öv öv, haber de yapılamıyor. O halde dalalım arşivlere. Bu ülkede 2002’den öncesi de var, 2002’den öncesinin de kapanmamış yaraları var mı? Var. Ne duruyoruz? Bugün olan bitenle hiç ilgilenmeyip onlara odaklanalım. 12 Eylül’den hesap soralım, haklı olarak askeri vesayeti yerden yere vuralım, arada bir Kenan Evren vardı, Kenan Evren ne oldu ona diye sorup ortalığı bulandırıverelim. Çok daha gerilere gidip Dersim Kürtlerine gözyaşı dökelim. Bugünkü Kürtlerin hali nice mi? O nasıl soru Kürt mü kaldı ki? Diyarbakır cezaevinde bitti onlar. Kaldıysa bir miktar, Kürt oldukları için tutuklu değil onlar. Hah şöyle. Hem muhalif, hem gazeteci gibi göründük mü? Eh bir miktar.
PASAPORTLARI HAZIRLAYALIM
Yok canım, kaçın filan demeyeceğim. Bilakis gezelim, görelim makamındayım. Milli beraberlik hislerini güçlendirmek için dışarıda düşman yaratmanın yahut mevcutu cilalamanın faydası var. Fransızlar Ermeni soykırımı, katliamı filan mı dedi? Hemen köpürtelim, düşmanlığın altını çizelim, manşetlerle tehdit edelim. Dersim’i hatırladık ya, 1915’i unutuverelim. Olmadı, İttihat ve Terakki zamanında olmuştu o işler, onun da uzantısı CHP zihniyeti deyiveririz. Olmaz mı? Sonra dünyada bir sürü şey oluyor azizim. Hem hükümetimiz de destek veriyor. Esad’ından girelim Mübarek’ine sövelim, Kaddafi’sini harcayalım. Nasılsa bunlar diktatör mü? Diktatör. Elleri kanlı mı? Epeyce. Öyleyse acımayalım. İnsan hakları ihlallerine, zalimliklere, hapislerde çürüyen rejim muhaliflerine değinelim. Muhaliflere çok acı çektirdi diye sürmanşet çekelim, Ortadoğu halklarının özgürlüğün teminatı olalım. Ülkemizdekiler için telaşa lüzum yok. Bir 20-30 yıl sonra üzerine konuşmaya başlarız. Bakarsın iktidar da değişmiş olur, alabildiğine hesaplaşırız geçmişle.
GÖRÜŞÜ, “GÖRÜŞÜMÜZ” YAPALIM
Geçen hafta BirGün muhabiri İlkem Ezgi Aşam’ın başına geleni büyük bir ihtimalle okumuşssunuzdur. Bir haberi için, haber kaynadan aldığı ve yorumsuz bir şekilde aktardığı bir haber yüzünden 1 yıl hapis cezası aldı. Buradan çıkarılacak sonuç belli. Görüş alınıyorsa da o görüşü manipüle ederek devletin resmi görüşü haline getirmekte fayda var. Ben gazeteciyim yorumsuz, tarafsız aktarırım diye bir şey yok. O görüş, nasıl görüşümüz olur ona kafa yormak gerek.
EKONOMİYE ODAKLANALIM
Büyüme rakamları filan ortada. Kriz dediğin teğetten öte bir yerlerde. Maaşallah herkesin keyfi yerinde. Öyleyse haftada en az bir kere ekonomimizin ne kadar güçlü olduğuyla ilgili bir manşet haberi bulalım. Krizle boğuşan Avrupa ülkeleriyle hafif dalga geçen haberler de olur. Zira onların ne kadar müşkül vaziyette olduğunu gösterirsek, “halimize çok şükür” diyenler çoğalacaktır. Şükür iyi bir şeydir. Kanaatkar olmak gerek, yetmese de evet.
ÖZEL YETKİLİ GAZETECİ OLALIM
Özel yetkili mahkeme varken, özel yetkili gazeteci niye olmasın? Kuralım özel yetkili mahkemelerin önüne kameraları, açalım teypleri yeterince olay var zaten. Geleni gideni çeksen yeter. Arada eylemciler taşkınlık yaptı, esnafın camını kırdı haberi de yapılırsa çeşit olur.
HER ŞEY MÜMKÜN
Gördüğünüz üzere şu şartlarda hem gazeteci olup, hem özgür kalmak da pekâlâ mümkün. Hatta askeri vesayetten başkasını görmedikten sonra “muhalif” bile kalınabilir. Yetmez diyeceksiniz elbette, en tabii hakkınız, ama sonra hafifçe sesinizi azaltıp “ama evet” diye de ekleyeceksiniz. Askeri vesayetle hesaplaştık, az şey değil netekim. Yeni vesayetler konusunda düşünmek için henüz çok erken. Hem nerede görülmüş bir vesayetin kırılıp, yenisinin inşa edildiği? İnşaat mı dedin, bak inşaat sektörüne, nasıl şahlandı? Al sana çarşaf çarşaf gazete çıkarmak, aslanlar gibi gazetecilik yapmak için bir sebep. Bol ilan, bol para; araya da şu yukarıdakilerden attıver bir kuple tamam.
|