Gazeteci Ahmet Abakay, mesleği bıraktıktan sonra 11 yıl boyunca bakan danışmanlığı yaptı ve 9 ayrı bakanla çalıştı.
Sonra da 2008’de bir kitap yazdı:
“Bakan Danışmanı’nın Not Defteri...”
Dün bu kitabı yeniden elime aldım ve “Meclis’teki danışmanlar”la ilgili bölümü okudum.
Danışmanların asıl görevi, yasama faaliyeti ile ilgili konularda milletvekiline bilgi sunmaktır. Ama Ahmet Abakay’a göre bakın onlar ne işlerle uğraşıyorlar?
KONUK KARŞILAYICISI!
Üniversite mezunu olması gereken milletvekili danışmanının öncelikli işi, milletvekillerinin TBMM’ye gelen seçmenlerinin adlarını Meclis’in Dikmen kapısındaki güvenlik noktasına bildirmek, odayı kolay bulmaları, bahçede kaybolmamaları için de dış kapıya kadar gidip getirmektir.
CENAZE AĞLAYICISI!
Danışmanın bir görevi de, milletvekilinin ölen yakınlarının yanında olmaktır. Ölüm işlemlerini tamamlamak için katlara çıkmak, katları inmek... Hiç tanımadığı, hiçbir akrabalık, yakınlık bağı olmayan vekilin yakınlarıyla birlikte (zorla) üzülmek, ağlamaklı rolü oynamak, bugüne dek görmediği, bundan sonra da görmeyeceği kişilerle birlikte ağıt yakmak da danışmanın görevidir.
REZERVASYONCU
Danışmanın bir başka temel görevi, milletvekilini ziyarete gelen hemşerilerine uçak ya da otobüs bileti bulmak, almaktır.
Bazı konuklar, bütün uçakların milletvekillerinin, dolayısıyla kendilerinin emrinde olduğunu düşünürler. Bu yüzden son saatlere kadar rezervasyon yaptırmazlar. Uçağın hareketine birkaç saat kala ortaya çıkıp, ‘Şu bilet işimi hallet’ derler.
REFAKATÇİ
Danışman, milletvekillerinin seçildikleri ilden gelen hastaları ve yakınlarını, gitmek istedikleri hastanelere götürüp kayıtlarını yaptırmak, hasta yakınlarına kamu kuruluşlarının misafirhanelerinden, orada yer yoksa ucuz otellerden yer ayırtmak için uğraşır.
Bu hastaları ve hasta yakınlarını her gün aramak, onların yanına gitmek onun işidir.
MUHASEBECİ!
Danışmanların yaptıkları bir başka görev de vekillerinin banka kartları borçlarının, kira gibi her türlü gelir giderlerinin takibidir.
Vekilin kapısına dayanıp, ‘Ankara’da kaldım, param yok, memlekete gitmek için vekilim bana yol parası ve harçlık versin’ diyenleri dinlemek, onlara yol parası vermesi için vekille görüştürmek de danışmanın yapması gereken görevdir.
HAMAL!
Üniversite mezunu danışmanın bir başka asli görevi de milletvekiline seçmenlerinin göndereceği paketleri, yiyecekleri, meyveleri otogardan alması, vekiline ulaştırmasıdır.”
***
Durup dururken neden mi yazıyorum bunları?
Eminim asıl haberi okuyunca kızacaksınız, köpüreceksiniz de...
“Önce bu insanların neler yaşadıklarını, neyle uğraştıklarını bilin, sonra kızın” demek için yazıyorum!
Haber şu:
Milletvekili danışmanlarının maaşlarına yüzde 170 zam yapılmış ve 2 bin liradan 5 bin 400 liraya çıkarılmış...
TBMM’de önceki gün yürürlüğe giren yeni Teşkilat Kanunu ile Meclis personeline zam gelmiş...
Milletvekili sekreterlerinin maaşı da 4 bin 705 lira olmuş.
***
Bu adamların asıl işi ne?
Danışmanlık...
Peki yaptıkları?
Odacılık, refakatçilik, cenaze levazımatçılığı, rezervasyon memurluğu, iş takipçiliği, hamallık, muhasebecilik!
Yani... Eğer gerçekten “danışmanlık” yapsalar “millet”e hizmet edecekler...
Ama yukarıda saydığım işleri yaparak “vekil”e “modern kölelik” yapıyorlar...
Dolayısıyla “vekil beyler” de bu arkadaşlara göbekten bağlı!
Adamlar yine insaflıymış; yüzde 170’le yetinmişler! İsteseler yüzde 1000 zam bile koparabilirlerdi...
Çünkü... O kanunu bizzat danışmanlar hazırlayıp, vekillerin önüne koydu...
Böyle bir kanuna itiraz edebilecek babayiğit bir vekil daha sandıktan çıkmadı!
O danışmanların bildiği o kadar çok şey var ki... İsteklerini geri çevirebilmek yürek ister!
*****
Günün Sorusu
CHP’li milletvekilleri bir yasa teklifi hazırlayarak, elektrik faturalarındaki Kayıp/Kaçak Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli, İletim Sistemi Kullanım Bedeli ve TRT Payı’nın kaldırılmasını istemiş... Sorum size:
Bu teklifin yasalaşma olasılığı mı daha fazla; yoksa arabeskçi Nihat Doğan’ın Başbakan olma olasılığı mı?
*****
Cami çökmüş; Başkan Bey, ‘Sorun yok’ diyor!
Nevşehir’de yapım halindeki bir caminin inşaatı çökmüş... Üç işçi yaralanmış, bir işçi ölmüş... Nevşehir Belediye Başkanı Hasan Ünver, “Zemin ve inşaatla ilgili bir sorun yok, sanırım kalıp çöktü” demiş... Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Kenan Ertuğrul da bu sözleri doğrulamış...
***
Bu ülkedeki akıl tutulmasını gerçekten anlayamaz hale geldim:
Kalıp yüzünden çöken bir inşaat için, bir belediye başkanı nasıl olur da “İnşaatta sorun yok” diyebilir?
Kalıp, ne zamandan beri inşaatın bir parçası sayılmıyor?
Elbette; dünkü olay da korkunç... Ama bir düşünün; ya bu cami, hizmete açıldıktan sonra, diyelim ki bir cuma namazı sırasında çökseydi?
Bu kafa yapısıyla yönetilen bir ülkede her şeyimiz Allah’a emanet:
Çöken binada sorun yok, zeminde sorun yok, denetimde sorun yok!
Sorun bizde...
Gidip her seçimde, bizi enayi yerine koyan bu adamlara oy veriyoruz!
|