At martini Debreli Hasan dağlar inlesin... İki gündür bu sütunlarda yargı konusundaki bilgi kirliliğinden söz ediyorum.
İddia: Yargıtay'a 160 üyeyi iki günde seçtiler.
- Doğru değil... Yeni HSYK üyeleri Yargıtay'a seçilme ehliyetini haiz, birinci dereceye ayrılmış 5 bin hâkim ve savcı adayını Aralık 2010'dan itibaren inceledi. Çünkü o tarihte Yargıtay'da boşalan 35 kadroya üye seçeceklerdi.
Dairelerin artmasıyla ihtiyaç 160'a çıktı.
Oylama, 24 Şubat 2011'de yapıldı. İki gün süren sadece oylama; inceleme ve araştırma değil.
İddia: Blok oy kullanıldığı için seçilenler aynı miktarda oy aldı.
- Yanlış... Seçilecek 160 üyenin 2 katı kadar aday ilk turdan ikinci tura kaldı. İkinci tura kalanlar arasında 16 oy alan da vardı, 2 oy alan da. İkinci turda, -salt çoğunluk hesabıyla- 21 üyenin 12'sinin oyunu alan kazanmış sayıldı. İkinci turda, sadece, Seracettin Göktaş oybirliğiyle, yani 21 oyla seçildi. Ayhan Doğan 20, Ahmet Taşkın, Ali Yağcı, Cumhur Özer vs. 19 oy aldılar. 18, 16, 15, 13, 12 oy alan da var. İlk tur ve ikinci tur listelerini mukayese ettiğimizde ise, ilk turda 16 oyla birinci gelen Eyüp Yeşil'in, ikinci turda 18 oyla 9'uncu sıraya düştüğünü, buna mukabil, ilk turda 13 oyla 26'ncı sırada olan Seracettin Göktaş'ın ikinci turda, oybirliğiyle (21 oyla) Yargıtay'a seçildiğini görüyoruz. Örnekleri çoğaltamam.
Çünkü birinci tura 4 bin 988, ikinci tura da 423 aday katılmış. Ama verdiğim birkaç örnek bile, danışıklı dövüş oy kullanılmadığını gösteriyor. Listeler bütün basın mensuplarının incelemesine açık.
İddia: Kılıçdaroğlu, N.Ç. davasında yeni HSYK'nın atadığı hâkimlerin suçlulara az ceza verdiğini ileri sürdü.
- Bu da doğru değil... Zaten her hâkim ve savcının hatalı görülen kararının arkasından HSYK'yı suçlamak yanlış ama N.Ç. davasında ilk kararı veren Mardin Mahkemesi'nin bütün hâkimleri eski HSYK tarafından atanmıştı. Kararı kısmen onayan Yargıtay'ın ilgili dairesinin ise, 2 üyesi eski, 3 üyesi yeni HSYK tarafından atandı; karar oybirliğiyle verildi.
Zaten Yargıtay, \'Kızın rızası var\' derken, bunu, ırza geçmek değil, alıkoymak açısından, yani kızı pazarlayanlar açısından değerlendirmişti. Bu da medyaya yanlış yansıdı.
İddia: El Maktum'un yatırdığı teminatı belediyeye irat kaydetmediği için, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında Başsavcıvekili takipsizlik kararı verdi. Bu kararın alınması için, hükümet, kendilerine yakın bir savcıyı görevlendirdi.
- Oysa, Turan Çolakkadı, İstanbul Başsavcılığı'na gelince, bütün başsavcı vekillerinin görev sahasını yeniden belirlemiş ve belediyeye ilişkin davalara bakacak başsavcı vekilini de önceden tespit etmişti. Takipsizlik kararı verilmesinin sebebi, Kılıçdaroğlu'nun iddiasının aksine, El Maktum'un 34 milyon liralık teminatının yakılması ve belediyeye irat kaydedilmesiydi.
Görüldüğü gibi, hep yalan yanlış iddialar... Ama tabii, anamuhalefet partisi tarafından seslendirildiği için, medya da bütün bunları tetkik etmeden ciddiye alıyor. Büyük bir bilgi kirliliği içinde, hakikati ortaya çıkarmak zorlaşıyor.
|