CHP Bursa Milletvekili Abdullah Özer’den zehir zemberek bir açıklama var…
Konusu CHP Mudanya İlçe Başkanı iken taciz iddiası ile partisi tarafından görevden alınan Hasan Yıldırım ile ilgili…
Özer, açıklamasının ilk bölümünde olayı özetliyor:
“30 Kasım 2010 günü Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bursa ziyareti sırasında ilçe başkanlarının da katıldığı bir yemek organizasyonunda partimize yakışmayan ve üzüntü veren nahoş bir olay yaşanmıştı!
Bursa basınında ki duyarlı köşe yazarlarının olayı araştırmaları sonucu bu üzücü ve utanç veren (çalışan bir emekçi bayana yapılan sözlü taciz olayı)kamuoyuna yansımıştır.
Bu durum biz CHP’lileri derinden üzmüş ve utandırmış ve mahcup etmiştir. Çünkü bu olayın duyan, bilen hatta belli kısmını gören biz CHP’li yöneticiler gereğinin yapılmasının şart olduğunu beyan etmişizdir.
Durumun vahametini fark eden genel merkez yönetimi; Bursa İl Başkanlığından gereğini yapmasını istemiş ve bu şahıs anında görevinden uzaklaştırılmıştır.”
“KAFALAR KARIŞTIRILDI!”
Ardından da, sonraki süreci anlatıyor:
“Bu çirkin olaya muhatap olduğu iddia edilen Mudanya Eski İlçe başkanı Hasan Yıldırım ve kafa dengi bir iki arkadaşıyla olayı örtbas etmek için uğraşmaya başlamışlardır. Hasan Yıldırım her yerde ve her ortamda; hatta katıldığı tüm televizyon programlarında özellikle şahsımı hedef alan konuşmalar yapmış ve herkesin bildiği bu olayı inkâra kalkmıştır
Ayrıca haksızlığa uğradığını iddia ederek Genel Merkeze itiraz etmiş ancak olayın gerçek olduğunu ve ortaya çıkacağını anlayınca daha kötü duruma düşmemek için itiraz dilekçesini geri çekmek zorunda kalmıştır.
Uzun süredir kamuoyunu meşgul eden bu konu ne yazık ki Hasan Yıldırım’ın olayı inkârı, saptırması ve korkutup sindirmek için karşı saldırıları ile kafaları karıştırıyordu.”
UCU KALELİ’YE DOKUNUYOR!
Ve açıklamanın bir ucu da, CHP Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli’ye de doğrudan dokunuyor:
“Hasan Yıldırım bu hatalarına ve yakışıksız davranışlarına karşın Genel Başkan Yardımcısı Sayın Sena kaleli tarafından anlamsız bir inatla korunup kollanmıştır.
Hiçbir misyonu yokken etkili ve yetkiliymiş gibi kendisine görevler tevdi edilmiştir.
Bu koruma ve sahip çıkma anlayışı; şahsın yanlış yapmasına devam etmesini ve partide kargaşa yaranmasını sağlamıştır.
Sayın Kaleli, il binasında yapmasına hiçbir engel olmayan Kadın Kollarıyla ilgili toplantısını malum (Kamil Koç) firmasında yapmış ve o toplantıda Kadın Kollarını bu şahıs karşılamıştır. Bu ve benzeri örnekler basına da yansımış ve herkesi şaşkına çevirmiştir…”
MUHTELİF İHTİMALLER
Sena Kaleli, gerek söylemleriyle gerekse eylemleriyle hem Bursa CHP’de hem de CHP genelinde pek çok ilk’e imza atıyor…
Bunlardan biri de parti örgütlerini, parti dışında kişisel şirketinin salonlarında toplaması…
Diğeri ise; Abdullah Özer’in açıklamasında değindiği konu:
Kamil Koç salonunda düzenlediği toplantıda, il ve ilçe kadın kollarını, taciz iddiasıyla görevden alınan partiliye karşılattırması…
Bunun birkaç anlamı vardır…
Birinci ihtimal, bu bir meydan okumadır…
Kime mi?
Hem CHP Bursa İl yönetimine, hem de CHP Genel Merkezi’ne…
Zira Mudanya İlçe Başkanı’nın görevden alma kararı CHP Genel Merkezi’nin talimatı doğrultusunda gerçekleşmiştir…
Ya da; çok zayıf bir ihtimal ama:
Hem CHP Bursa İl Yönetimiyle, hem CHP Genel Merkeziyle, hem de CHP’li kadınlarla dalga geçiyor…
(Buraya bir parantez açmak istiyorum: O toplantıya katılan partili kadınların da aklına şaşayım! Yapacakları tek iş vardı, gerisin geriye gitmek!)
Ya Sena Kaleli’nin söz konusu kişiyle alakalı aklında en ufacık bir şüpheye bile yer yok! Ki, bu da yanlıştır, bu kadar ayyuka çıkmış, insan biraz merak eder, araştırır, soruşturur! Araştırmayan, sorgulamayan “Eğitim”ci olur mu?
Ya da Hasan Yıldırım ile ilgili siyasi hesapları (ki bunların başında da il başkanı Gürhan Akdoğan’ı görevden alma yatar. İlçe başkanlarıyla ilgili imza operasyonuna Yıldırım’ın da dahil olması bir nevi kanıttır) ve ihtirası “kadına dair bir sorunda, kadına dair farkındalık halini ortaya koyacak bir duruş” sergilemesine engel oldu…
KESK BAŞKANI KOLTUĞUNU BIRAKTI
Bakın KESK Başkanı’na!
Erkek olmasına rağmen kadın meselesine sahip çıktı, istifa etti…
KESK Genel Başkanı Sami Evren KESK’te yaşanan Genel Sekreter Emirali Şimşek’in sendikada çalışan genç bir kadına taciz iddiaları nedeniyle KESK Hukuk, TİS ve Uluslararası İlişkiler Sekreteri Adnan Gölpunar ile birlikte istifa etmekle kalmadı…
Bir de çok namuslu bir açıklamada bulundu:
“Bir süredir kamuoyunda 'KESK’te taciz' başlığı altında dile getirilen iddialar, bu değerlerle asla bağdaşmayacak bir durum yaratmaktadır.
KESK’in yarattığı ve sahiplendiği değerler bütünü içinde, bu tip iddialar karşısında kadının beyanını esas alan çözümler üretilmesi hem kadın mücadelelerinin birikiminin hem de KESK’in kongre kararlarının gereğidir.”
Kadın hakları savunuculuğu lafla olmayacağını ispat etti, özü sözü bir davranış sergiledi, doğru bildiği yolda, koltuğu bırakıp yürüdü gitti.
ABDULLAH ÖZER’İN KIRGINLIĞI
Abdullah Özer, şu anda CHP’nin Bursa milletvekilidir, yani milletin vekilidir, en azından bu sıfatından dolayı saygıyı hak etmektedir, hiç olmazsa kendi partilileri nezdinde!
Özer’in kırgınlığı açıklamasına şu sözlerle yansıyor:
“Bu korunup kollamadan yüz bulan şahıs haddini aşan beyanlarla şahsıma iftira atmaya ve hakaret varan sözcükler kullanarak insanları kandırmaya çalışmıştır.
Ben Bursa Milletvekili Abdullah Özer olarak, bu çirkin muameleye muhatap olurken büyük bir sabır ve hoşgörü ile davrandım.
CHP gibi tarih yazmış bir partide çete mantığıyla hareket edilemeyeceğini yetkili yerlere getirilen insanlar anlarlar ve bu çirkin davranışlara son verdirirler diye özveriyle bekledim.
Sonuçta Hasan Yıldırım, bu olayı ilk yazan (ortaya çıkmasına sebep olan) gazeteci arkadaşı Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçlarlı Bürosuna şikâyet ederek; bu olayın düzmece ve gerçek dışı olduğunu iddia etmiş ve dava açılmasını istemiştir.
Basın Savcılığı, yaptığı inceleme sonucu; görgü tanıklarıyla olayı araştırıp yazan basın mensuplarının ifadeleri sonucunda verdiği 2011/2473 No lu karar ile kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.”
MEDENİYET DERSİ
Ve adeta bir medeniyet, usul erkân dersi veriyor:
“Yani, Hasan Yıldırım’ın bu hatalı davranışı yaptığına ve bu yakışıksız olayın meydana geldiğine tanık ifadeleri ve delillerin incelenmesi sonunda kanaat getirip kararını vermiştir.
Ayrıca gerçek CHP’liler her şeyden önce emeğe olan saygılarından, bu tür bir hatayı kabul edemeyeceklerinden dolayı bu olaya tepki ve tavır koymuşlar ve gereğini anında yapmışlardır.
Bu durumu kamuoyuna açıklamayı bulunduğum mevki ve halkın bana tevdi ettiği sorumluluk gereği borç bildim.
Unutulmasın ki Türkiye Cumhuriyeti Laik, Sosyal Demokratik bir Hukuk devletidir. Yargıya herkes saygı duymak zorundadır. Bunun dışındaki yöntemler demokrasiyle bağdaşmadığı gibi hiçbir koşulda Atatürk’ün mirası olan CHP de yer bulmaz. Ayrıca herkes bulunduğu mevki ve konumun sorumluluklarını bilerek hareket etmek zorundadır. İşte buna çağdaşlık ve medeniyet deniyor.”
Haa, neymiş efendim…
BENİMLE İLGİLENMEDİN GÜZELİM!
Demek ki, mesele “Çamur at izi kalsın” kabilinden bir hadise değilmiş!
Gazetecilik zor zanaat, oturduğun yerden bakınca, olaylar farklı görünüyor! Tek kanaldan bilgiyle yetinmemek, gidip dibine kadar araştırmak, sormak, soruşturmak gerek!
Üstelik soruşturma safhasından sonra ortaya başka gerçekler de çıktı!
Söz konusu günkü tacizin birini biliyorduk, onu yazmıştık!
Bir de değilmiş, ikiymiş!
Otelin alt katında başlayan ve “Sen benimle neden ilgilenmiyorsun! Gel Yamacıma şöyle” aşamasından sonra otel güvenlik güçlerinin müdahalesine giden olayın bir benzeri de, Genel Başkan gittikten sonra üst katta yaşanmış:
Söz konusu kişi; “Benimle ilgilenmedin güzelim” diyerek yine bir genç kızın elini tutup sıkmış, buna da bizzat İl Başkanı görmüş ve müdahale etmiş!
Öte yandan, tanıklara son dakikaya kadar “Gördüğün Hasan Yıldırım değil, Orhaneli İlçe Başkanıydı de!” baskıları da bir işe yaramadı!
Bu da CHP Orhaneli İlçe Başkanı’na kapak olsun! Bir de kimlerle dans ettiğine dönüp bir daha baksın! Ve otursun dua etsin, Bursa basını atılan yemleri yemeyecek kadar aklıselim olduğu için!
Öte yandan özellikle bu konuyla ilgili; şahsa münhasır “Onlar kendilerini bilir” kabilinden bir de teşekkürüm var:
“Bu memlekette namert olmayan, helal süt emmiş insan evlatları da var! Paraya pula, güce, tehditlere eyvallah etmeyecek yüreklikte! Helal olsun onları yetiştiren anne ve babalara!”
|