Son günlerde birçok köşe yazarı AK Parti \'Cemaat\' ilişkisini kaşıyor. Hadi kaşıyor demeyeyim de didikliyor diyeyim.
\'Cemaat AK Parti'ye sırt mı döndü?\' veya \'AK Parti Cemaat'e dirsek mi gösterdi?\' yollu sorular gırla gidiyor.
Ulan nedir?
Gizli bir el \'AKP ve Gülen'i bitirme planı\'nı devreye soktu da haberimiz mi yok?
Değilse ne?
Nedir bu gürültü patırtı?
Maksatları çok \'tıklanmaksa\' ne gam; bu yazı vesilesiyle fakiri de bir nevi \'tıklamış\' sayabilirler.
Hayır yani, mesele de mesele olsa!
Bir \'şike yasası\' yüzünden \'ilişki\' bozulacaksa o \'ilişki\' hiç kurulmamış demektir.
\'Cemaat\' deyince Serdar Turgut'u, AK Parti deyince Yiğit Bulut'u akıllarına getirenlere lafımız yok.
Temennilerini tahlil zannedenlere de hayırlı işler diliyorum.
Hey kurban olduğum Allah şu hale bak: \'Cemaat\' tarumar olsa veya AK Parti kapansa zil takıp oynayacak eşhas \'AK Parti-Cemaat ilişkisinin\' derdine düşmüş!
Vah vah, dertleri büyük!
Daha ince dertlere dûçar olanlar da \'AK Parti'de derin çatlak\'tan dem vurmaya başlamış.
Yakında \'Cemaat'te derin çatlak\' şeklinde yazarsalar da hiç şaşmam.
Besbelli \'çatlaklardan\' çok hoşlanıyorlar.
Çatlak olmayınca çatlıyorlar.
AK Parti ile \'Cemaat\' arasında nasıl bir \'ilişki\' olduğu hakkında bilgi sahibi olmayanların bu \'ilişkinin\' akıbeti hakkında söyleyecek sözleri lagalugadan öte anlam taşımaz.
Partiler cemaatleştiği, cemaatler de partileştiği zaman biteceğini, AK Parti de \'Cemaat\' de fehmedecek kadar tecrübe ve feraset sahibidir.
\'Çatlakseverlere\' naçizane tavsiyem başka mevzulara yelken açsınlar.
Bakın işte romantik yazarınız Can Dündar internet erişimi konusundaki eleştirisini \'Cübbeli'ye açık, bize kapalı\' başlıklı yazısında ne güzel anlatmış.
Biraz \'Cübbeli'ye var da bize yoh mi?!\' tadında olmuş ama hadi neyse.
EMEK YIKILMASIN
Ne zaman Beyoğlu'na çıksam metruk olduğunu bildiğim halde Emek Sineması'nın kapısına şöyle bir uğrar, anılara dalarım.
Emek Sineması'nın kalender müdürü Hikmet Bey'i, İstanbul sokaklarını seyre daldığı için filminin başlamasından önce yapacağı konuşmaya geç kalan Theo Angelopoulos'u, çocuklarımı ilk kez sinemaya getirdiğim günü, fuayesinde okuduğum kitapları hatırlarım.
Atilla Dorsay mahkeme kararının ardından Emek Sineması'nın yıkılabileceğinden bahisle, \'O günden beri uykularım bölünüyor, içim gerçek anlamıyla acıyor...\' diyor.
Emek Sineması'nın o kocaman ferah salonunu, tavanındaki işlemeleri, fuayesini, hatta koltuklarını bile özledim.
Restore edilsin, sesi, perdesi son teknolojiye uygun hale getirilsin ama yerinden milim oynatılmasın.
AYŞE HÜR'DEN FETHULLAH GÜLEN'E \'KUŞBAKIŞI\'
Değerli araştırmacı yazar Ayşe Hür, Taraf gazetesinin dünkü nüshasında \'Siyasetin 'leitmotiv'i Fethullah Gülen\' başlıklı bir yazı dercetmiş.
Fethullah Gülen Hocaefendi'nin çeşitli konulardaki görüşlerine yer verdiği yazının ara başlıkları şöyle: \'Din ve ahlak\', \'Aile, cemaat\', \'Disiplin, otorite ve devlet\', \'Ordu, darbeler ve 28 Şubat\', \'Millet ve Türk milliyetçiliği\', \'Türk Müslümanlığı\', \'Kürt meselesi\', \'Cumhuriyet, demokrasi\', \'Laiklik\', \'Alevilik\', \'İslam Dünyası-Batı Dünyası\', \'Terör\'.
Ara başlıklara bakınca, maşallah yok yok.
Gelgelelim yazıda da bir şey yok.
Nasıl olabilirdi ki; her ara başlık en az bir tam sayfa ele alınması gerekirken, tamamına sadece bir tam sayfa ayrılmış.
Gerçi Ayşe Hür de \'kuşbakışı değerlendirme\' olacağını baştan belirtmiş.
İyi de, bu denli yoğun ölçekli \'kuşbakışı\' bir yazıda parantez içine iki tuhaf not düşmek de ne oluyor?!
\'Aile, cemaat\' ara başlığında \'Gülen düşüncesinde 'birey' değil, 'fert' vardır\' notunu düşmekle yetinmemiş; \'Disiplin, otorite ve devlet\' ara başlığında da \'Gülen için 'birey' değil 'fert' vardır\' demiş.
\'Birey\' ve \'fert\' kelimelerine (ıstılahi veya etimolojik) nerden bakarsanız bakın aynı kapıya çıkar.
Tuhaf olan şu: Kitaplık çaptaki konuları birkaç satırla geçiştirecek kadar \'kuşbakışı\' bak, \'fert\' kelimesine \'mercek\' koy!
Halbuki \'merceğe\' falan hiç gerek yoktu; TDK veya Kubbealtı'na baksa yeterdi.
Hocaefendi'nin diline birazcık vakıf olanlar \'olanak\' yerine \'imkan\'ı kullandığı gibi \'birey\' yerine de \'fert\' kelimesini kullandığını bilirler.
Hulasa bu dil meselesidir, görüş meselesi değil. Dil meselesi de nihayetinde görüşten kaynaklanır.
Ama...
Ayşe Hür'ün ihsas ettiği görüşle, görüş farkıyla hiç alakası yoktur.
|