Hopa protestosu öyle sıradan bir dava değildi.. Gençlere, öğrencilere, protestoculara gözdağı davasıydı..
Hopa’daki olaylara katılanlara destek çıkar mısınız, alın size davasıydı..
Sanıklardan Kadir Aydoğan mahkemede açıkladı..
Gözaltı sürecinde polis şeflerinden biri, ‘15 kişi tutuklanacak 3-5 ay yatacaksınız, aklınız başınıza gelecek’ demiş..
(22 kişi, 6 ay yattı)
O zaman bu dava aklınız başınıza gelsin davasıydı!..
Onların değil..
Tüm üniversite öğrencilerinin aklı başına gelsin davasıydı!..
*
Pankart açan öğrencileri hatırladınız mı? Parasız eğitim istiyoruz dedikleri için 17 ay hapis yatan iki öğrenciyi..
O dava da farklı değildi..
Sindirme, susturma, bezdirme davasıydı..
Aklınızı başınıza toplayın davasıydı.. Üniversitelilere, liselilere uyarı davasıydı..
Mesaj açıktı; Protesto eden hapsi boylar..
*
Dönelim Hopa davasına.. Mahkemede tarihe geçecek sözü Hikmet Tanıl etmiş..
Demiş ki; Başbakan’ın ağlamaması için tahliyemi talep ediyorum..
Referandum öncesini hatırlayın.. Başbakan, 12 Eylül’den hesap soracağız derken, 12 Eylül’ün gazabına uğrayanlar için gözyaşı dökmüştü ya..
Gönderme oraya..
Haksızlık, hukuksuzluk bundan güzel anlatılır mı?
*
Mahkeme, Başbakan’ın ağlamaması için tahliyemi talep ediyorum diyen Hikmet Tanıl’ı tahliye ettiğine göre ortada ağlanacak bi durum var demektir..
Ağlanacak durumu yaratan kim?
Bu gençleri sudan sebeplerle altı ay hapiste tutan hangi irade.. Öğrencileri durduk yerde 40 yıl önceki örgütün üyesi yaptılar..
Delil ne?
Kitap, şemsiye, kartpostal!
Ha.. meselenin trajikomik tarafı da var..
Sanık Can Kaya mahkemede anlatmış.. Polis, Kaya’nın evinde Lenin’in Emperyalizm Kapitalizmin En Yüksek Aşaması adlı kitabını bulmuş.. Savcı terör örgütü üyesi olduğunun delili kabul etmiş..
Matrak tarafı şu..
Kaya, hapiste yatarken aynı kitabı bir arkadaşından istemiş, arkadaşı satın alıp göndermiş, cezaevi ‘görülmüştür’ damgasını vurup kendisine vermiş..
Böylece..
Terör delili ‘görülmüştür’ damgası yiyerek cezaevine girip teröristle buluşmuş oldu!.
*
Ağlanacak bi durum..
HSYK hesap sormalı
Hopa davasında bütün sanıklar ilk duruşmada tahliye oldular diye bu iş burada bitti mi?
‘Akıllarını başlarına getirdik, maksat hasıl oldu’ denip dosya ağır ağır kapanacak mı?
Dava yıllara yayılıp unutturulacak mı?
Komik iddianamenin, bu çocukları altı ay hapiste yatırmanın hesabı sorulmalı..
Kim mi sormalı?
Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu hesap sormalı.. Sudan sebeplerle, uyduruk delillerle insanların özgürlüğünü kısıtlayanlardan sormalı..
HSYK bunun için var..
O iddianamenin hesabı sorulmalı..
Bir savcıyı, bir hakimi şikayet etseniz nereye edeceksiniz?
HSYK’ya..
O zaman HSYK bu işin hesabını sormalı..
Sormalı ki, uyduruk iddialarla insanların aylarca hapiste tutulduğu bir ülke olmadığımızı ele güne ilan edelim, dosta düşmana ilan edelim..
Sormalı ki; hukukun üstünlüğüne inanan, demokratik, özgür bir ülkede yaşadığımıza inanalım..
Takım farkı.. Yorum farkı..
Hasan Cemal koyu Galatasaraylıdır..
Cengiz Çandar koyu Fenerbahçeli..
Bir çok konuda aynı düşünürler, benzer tavırlar alırlar..
Son günlerde birinin kara dediğine öteki ak demeye başladı..
Aralarına kara kedi girmedi, şike yasası girdi..
Hasan Cemal şike yasasını değiştiren, cezaları hafifleten Meclis’e kızdı..
Cengiz Çandar, değiştirilen şike yasasını veto eden Cumhurbaşkanı’na..
Lafı uzatmayayım.. Yazdıklarından küçük alıntılar yaptım..
Önce Hasan Cemal’in Şike yasası Meclis’in ayıbıdır yazısı..
*
Evet, aynen öyle. ‘Şike yasası’ Meclis’in ayıbıdır.
Hem de öyle böyle değil, çok büyük bir ayıbıdır.
Cumhurbaşkanı Gül’ün şikede caydırıcılık yok oluyor gerekçesiyle veto ettiği yasayı Meclis’in yıldırım hızıyla, yangından mal kaçırırcasına yeniden geçirmesi, yazın bir kenara, sicilinde kara bir leke olarak kalacaktır(..)
*
Parlamento tarihimizin çirkin sayfaları arasında yerini alacaktır(..)
*
Ne zaman ki ‘şike operasyonu’yla tutuklama dalgası kabarmaya başladı, ne zamanki Fenerbahçe’yle, Beşiktaş’la, Trabzonspor’la ilgili tatsız gelişmeler yaşanmaya başladı, işte o zaman kızılca kıyamet koptu.
*
Size gelince sayın milletvekilleri: (..) operasyonları mı korkuttu sizi?
*
Şimdi de Cengiz Çandar’in Adalette şike-şikede adalet başlıklı yazısı..
*
Atatürk’e suikast iddiasıyla kurulan istiklal Mahkemesi’nde bile suçlamaların büyük bölümü bol kepçe ceza tehdidiyle karşılaşmadılar (..)
*
3 Temmuz’dan başlayarak medyanın önemli bir bölümü tıpkı 28 Şubat‘ta olduğu gibi kamuoyunu yönlendirdi. ‘Temizlik paravanası’ andına saklanarak akıl almaz cezaları savunan ve her türlü anti-demokratik uygulamaya fütursuz çanak tutan bu kesim, Türkiye’de futbolun ve adalet duygusunun beline indirilen kazmada önemli bir rol oynadı.
*
Yargıda kendisini ortaya koyan ‘adalette şike’ye Başbakan Tayyip Erdoğan ve TBMM’nin ‘şikede adalet’ ile karşı koyduğu noktadayız..
*
Futbolun gücüne bakar mısınız? Hemen hemen her konuda anlaşan iki yazarı karşı karşıya getirdi..
İkisi de aynı anda kılıçlarını çektiler..
Bakalım neler olacak, neler?
|