|
HADİ gel şimdi açıkla bakalım;
Mümkün değil anlamam.
Bana değil, kendimden vazgeçtim.
60 yıl bana epey ders verdi.
14 yaşındaki genç kıza açıkla.
Onun annesine, babasına.
20 yaşındaki delikanlıya anlat.
Bu ülkenin erkeğine, kadınına izah et.
O da anlamaz.
Hepimiz deriz ki:
Gelip bir de külahımıza anlat.
* * *
Vazgeçtim, “O adamı, 14 yaşındaki kız çocuğuna tasallut eden şahsı niye bıraktın” diye de sormuyorum.
13 yıla mahkûm olmuş bir adamın 3 yıl bile yatmadan nasıl elini kolunu sallayarak çıkıp gittiğinin hesabını da sormuyorum.
Roman Polanski gibi bir sinema dâhisinin, 30 yıl önce rüştünü ispatlamamış bir kızla ilişkide bulunduğu için hâlâ Amerika’ya girmediğinden, daha geçen yıl İsviçre’de yeniden gözaltına alındığından falan da bahsetmeyeceğim.
“Basın iyi ki uyanmadı” diyerek, hepimize nanik yapan Hizbullah şefinin sözlerini de hatırlatmayacağım.
Çünkü biliyorum. “Elimizdeki kanun bu” diyecek. “Ne yapayım kardeşim” diyecek.
* * *
Hadi bizi enayi yerine koyup anlattınız, biz de yuttuk.
Ya o, oradaki insan?
Silivri’dekine nasıl anlatacaksın?
Orada yargılanan insana.
Onun gözünün içine her baktığında, bir kız çocuğuna tasallut ettikten sonra elini kolunu sallayarak gezen bir suçlunun utancını görmeyecek misin.
O gözler sormayacak mı.
O adam, 14 yaşındaki çocuğa tasallut ettikten sonra kamu meydanına dönen o adam aramızda elini kolunu sallayarak dolaşırken, “Ben daha neyle suçlandığımı bile bilmeden” nasıl olup da 3 yıldır içerdeyim?
Tecritteyim...
* * *
O gözler sorsa da anlatamazsın...
Haklıdır, anlamaz.
“Sen onu benim külahıma anlat” derse, kızma, haklıdır; sonuna, dibine kadar haklıdır.
Çünkü o şöyle bakar.
“O da köşe yazarı, ben de.”
O, 14 yaşında kız çocuğuna tasallut etmiş; 3 yılda yargılanıp, ceza yemiş, Yargıtay’a gitmiş, gelmiş yeniden yargılanmış yeniden kararı verilmiş;
Sonra da “Sen yeterince yattın kardeşim” denilip, bırakılmış.
Ya ben? Ben ne yapmışım?
Kitap yazmışım.
Daha beteri var, not tutmuşum.
Örgüt nerede? “Gizli delildi.”
Gizli delil nerede? Kaf Dağı’nın ardında. Kaf Dağı nerede? İşte orada git bul getir, suçsuzluğunu ispat et.
O yüzden diyecektir ki: “Sen bunu benim külahıma anlat.”
Külahına anlat ama onun anlayacağı da şüpheli.
Külah bile diyecek ki:
Hangisine yanayım?
Küçücük kıza tasallut eden adamın bırakılışına mı; yoksa kitap yazan gazetecinin içeri alınışına mı?
Hangisine sevineyim?
Küçücük kıza tasallut eden adamın yargılanması bile 2 yıl içinde tamamlanmış; hiç olmazsa bir karar çıkmış...
Ona mı...
* * *
Diyorum, gözü dönmüş, gönlü iğdiş edilmiş, vicdanı körelmiş üç beş güya aydın, beş on siyasetçi dışında kimseye anlatamazsın.
Ne birini anlatabilirsin, ne ötekini.
Birini anlatsan, ötekini anlatamazsınız.
Anlatsan, izah edemezsin, izah etsen katiyen ikna edemezsin.
Gel külahıma anlat der.
Ama külah da anlamaz.
O bile “Neden” diye sorar...
|