Vetocuların siyasi profilini açıklıyorum

09 Aralık 2011 Cuma, 07:08

Safile Usul /Gazeteport

Son şike yasası ile çok uğraşanların, yani ,\'illa veto edilsin\' diye ısrar edenlerin motivasyonu hakkında düşündüm bu hafta ve kimlerin şike yasasına ve neden kafayı takmış olacağını anlamaya çalıştım.

Aziz Yıldırım'dan şu veya bu kişisel sepeple nefret edenleri bir yana bırakırsak...

Siyasi olarak bu işin özellikle üstünde duranlara dair ortak bir profil gördüm.

Ki, buna görüşleri Hüseyin Gülerce tarafından dillendirilen cemaat kesimi de dahil...

Bu kesim Fenerbahçe'ye siyasi bir sembol olma özelliğini atfediyor.

Normalde ve normal işleyen bir demokrasi toplumunda söz konusu olan eğer salt olarak bir suça verilecek cezanın tartışılması ise, böyle bir konu böyle büyümez.

Nasıl ele alınır peki?

Şike suçu önce salt olarak, sonra da toplumdaki mevcut yaygınlığı sosyal bir olgu olarak değerlendirilir, yaygınsa bundan geri durmayı sağlayacak bir kontext üzerinde kafa patlatılır.

Uluslararası gelişmiş hukuka da bakılır ve uygun bir cezalandırmada karar kılınır.

Ama bizde bu konunun bu kadar büyümesinin şikenin kendisi ile hiç alakası yok.

Mesele yukarda belirtmiş olduğum gibi vetoyu destekleyenlerin çoğunun Fenerbahçe'ye siyasi bir sembol olarak bakmaları.

Bu sembolün anlam katmanları işte şöyle...

1-Fenerbahçe Atatürk ile kurulmuştur, Cumhuriyetçileri ve orduyu temsil eder

2-Aziz Yıldırım bizi siyasi olarak değerli bulmamış, bağlılık ve saygı göstermemiş ama Genelkurmay başkanlarını sevmiştir.

3-Futbol beyaz Türklerin hakimiyet alanıdır (Milli Görüş veya cemaat geleneği futbola prim vermez(di) bilirsiniz, sonradan girdiler bu işe)

4-Fenerbahçe şehirli beyaz Türklerin alanıdır, kırsal kesimin psikolojisini yüceltecek bir alan değildir

5-Fenerbahçe ezik Milli Görüşçülere değer vermemiştir, Avrupai bir havada şehir düdüğü çalan sermayadarların klubüdür

6-Fenerbahçe hem orducudur ama hem de Anadolu'yu ezmiştir (bu şık Şamil Tayyar'a çok uyuyor mesela)

7-Ki, bu şık en çok da cemaat için geçerli, Fenerbahçe ordunun bir koludur, ordu geçmişte cemaate hep kötü davranmış ve onu itelemiştir. FB Yönetiminde Genelkurmay başkanlarının ağırlığı olmuştur, FB ordunun akrabasıdır ve toplum üzerinde yaygın bir sosyal etki aracıdır, o nedenle ezilmeleri cemaat için psikolojik bir teskin aracıdır

Ve, işte...

Şu sıraladığım tablodan sosyolojik bir grafik çıkar ama...

Hukuk ve hukuk devletine uygun ceza yasası asla çıkmaz.

Hukuk devleti çünkü bu dünyanın en rafine anlamda süzülmüş ve duygu komplikasyonlarıdan arınmış olgusudur.

Ve, yine işte, bu nedenle de, biz şike yapanlara 150 sene ceza verilsin mi, verilmesin mi diye abes tartışamalarla meşgul ediliyoruz.

Şike doğrudan insana ve topluma fiziksel saldırı gibi ağır kriminal bir durum olmadığı halde...

Sırf birileri FB'yi ordunun ve büyükşehir beyaz Türklerin kalesi olarak gördüğü için Aziz Yıldırım 150 sene hapiste nasıl yatarla uğraşanların kaprislerinin siyasal dimensiyon haline gelmesi nedeniyle, haftalarımızı bununla geçirmek durumunda kalıyoruz.

O SORUYA CEVAP VERİYORUM

Hafta ortasında bir tv tartışmacısı konuşmasının bir yerinde şöyle bir cümle kurdu...

\'Bence mevcut tutuklular (şikeden yatanlar) tutuksuz yargılanmalı.\'

Sonra birden mütereddid oldu ve bir an sustu.

Sonra toparlandı ve dedi ki devamla, \'Bunu söylemekle suç işliyor muyum, bu söylediğim yargıyı etkilemeye teşebbüse girer mi?\'

Adamcağız öyle mütereddid olunca üzüldüm çünkü bir toplumun siyasal işlerliği vatandaşına güven duygusu vermeyince insanlar çok kolayca mütereddid olup, çekiniyor.

Ben şimdi bu sorunun cevabını vereceğim burda bu nedenle.

Asgari bir demokraside birisinin, \'Bunlar tutuksuz yargılanmalı\' demesi suç değildir.

Bu bir görüş ve hissiyatın ifadesidir.

Demokrasilerde yargı, mahkeme süreçleri bakımından suç olabilecek davranışlar şunlardır...

1-Polisin yürüttüğü soruşturmanın içerdiği bilgi ve belgeler hakkında bilgi vermek (bunun suç olması fonksiyonel bir doğruluk içerir çünkü bilgiler saçılırsa mesela polisin yakalamak istediği kişiler bundan haberdar olabilir en azından)

2-Savcılıkların gizli tutulmasını istedikleri bilgileri habersizce yaymak suçtur (yukarıdaki fonksiyonel gerekçe ile yine)

3-Yargıçlara, savcılara, polise rüşvet vermeye teşebbüs etmek veya vermek suçtur

Ancak...

Kabaca özetlediğim bu üç madde dışında...

Mahkemeleri eleştirmek, savcıları eleştirmek, duruşmaları eleştirmek, polisin tarzını eleştirmek, tutukluluğun bitmesi gerektiği yönünde görüş beyan etmek, bir davanın toplumsal ve siyasal mahiyeti hakkında görüş ve hissiyat açıklamak suç değildir.