Sendika tüzüklerine: Kadın kotası

09 Mart 2011 Çarşamba, 10:39

Yaşar Seyman/Birgün

Sevgi kabına sığmaz

Kadınların giysi değiştirmesi bundan

Sevgi ağaçlara sığmaz

Denizlerdeki kuş sürüleri bundan

Karayolları denizyolları havayolları doludur

Sığmamıştır türkü sesi kendi boşluğuna

Sevgi evlere sığmaz

Yalnız kalmamız bundan

Fazıl Hüsnü Dağlarca


KADINLARA ARMAĞANIM OLSUN!

Siz bu yazıyı bu güzel günde okurken ben leyleği değil leylek sürüsünü havada gördüğüm Mart ayı boyunca kadınlar için koşacağım. Bugüne değin kaç kent, kaç panel, kaç konferans kaç televizyon programı tamamlanacak sayısı ajandamda…

Trabzon’un Beşikdüzü ilçesinde dönerken; artık sesim rengini kaybetti. Ondan sonraki kentler, yerler, insanlar bağışlasınlar diye söze başladım, başlayacağım. Farklı iklimlerde, yerlerde, salonlarda, fırtınalarda konuştum. Bu koşuşturma içinde bir de Kızılay’da ‘kalem kırma’ eylemine yağmur çiselerken koştum. Kısacası hep korunaklı alanlarda olamadım…

POZİTİF AYRIMCILIK VE KOTA

Ankara Barosu’nun ilk gün ilk oturumunun konu başlığı ‘Pozitif ayrımcılık ve kota’ oturum başkanı aynı zamanda Ankara Baro başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu.

Pozitif ayrımcılık inanın fazladan bir hak değildir. Sadece herkesle gerçekten eşit olunabilmenin güvence altına alınmasıdır.

Kimi kadın dernekleri, "Eşitlik istiyorsak eksik olduğumuzu söyleyemeyiz" diyerek pozitif ayrımcılığa karşı çıkıyorlar.

Pozitif ayrımcılık, kadınların eksik olduğu anlamına gelmiyor. Bunu tartışmak için öncelikle kadınların toplumda erkeklerle tam olarak eşit olanaklardan yararlanması gerekiyor. Oysa bugün ülkemizde ekonomide, sosyal yaşamda, siyasette erkeklerin yararlandığı olanaklardan kadınlar yararlanamıyor. Eşit fırsatlardan yararlanmak için eşit olana kadar bu hakları eksik kullananlara ayrımcılık uygulanmasından daha doğal ne olabilir ki?

Bugün imzaladığımız uluslararası CEDAW sözleşmesini alıp uygulasak yeterli olur. Bildiğim kadarıyla tüm kadın örgütleri de bunu istiyor.

Aslında pozitif ayrımcılık eşitlik siyasalarının bir parçasıdır.

Açıkçası 21. yüzyılda pozitif ayrımcılık yetmez, yaşama dönüşen fiili eşitlik gerekir.

İSTİHDAMIN ‘SESSİZ YEDEKLERİ’NE KOTA

Yaşamımda hep kotasız seçildiğim için ilk başlarda kotaya çok sempati ile bakmadım. Sonra siyaset, sendika çalışmalarımın yaşam pratiği ve dünya pratiklerinde gördüm ki kota sempatime gerek duymayacak kadar gerekli ve yaşamsaldır.

Örneğin CHP’de kota olmasa o sayıda kadın parti meclisinde yer alabilir mi?

Yer almak bir yana erkek siyasetçiler seçim kaybettiklerinde ‘kadın kotası yüzünden kaybettim’ diye kotayı küçümseyip hakkının yendiğini söylüyorlar. Hatta kotayı hesaplamakta zorlanıyorlar.

Artık sendikal örgütlerde de kotayı savunmanın günü geldi. Yoksa daha onlarca yıl işçi konfederasyonlarında, sendika genel merkezlerinde kadın sendikacı göremeyeceğiz.

Dünyadaki sendikal hareket kadın kotasındaki kritik eşiği yüzde 33’ten yüzde 40’a çıkardı.

Örgütlerimizin erkek egemen fotoğrafını değiştirecek tek uygulama kota uygulamasıdır. Sendikalar tüzük değişikliği yaparak kotayı tüzüklerine koymalıdır. Başka türlü erkek egemen fotoğraf değiştirilemez.

Ülkemizde bugün kota tüm örgütlerde yaşamsal bir gerçekliktir. Kim bilir gün gelir, toplumun kültürel gelişimi ile kota sadece tüzüklerde kalır, örgütler kadın erkek eşitliği fotoğrafı vererek kotayı bile aşarlar.