Mustafa Kemal Atatürk, Mustafa İsmet İnönü, Mustafa Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu...
Zihnî bir faaliyet olarak, bu isimleri yanyana getirin.
Nasıl bir manzara görürsünüz?
Büyükten küçüğe doğru bir diziliş.
'Kalibre' esasıyla bakınca görüneni açıkça ifade etmek nezaketsizlik sayılabilir, dolaylı anlatmaya çalışalım.
Sürekli zarar eden bir işletmenin, yüksekten aşağı doğru inen grafiğini hatırlatmıyor mu?
*
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Dersim hakkında açıkça konuşabiliyor, düşüncelerini net şekilde ifade edebiliyor.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ise o kadar rahat değil.
İkisi yer değiştirmiş olsa, o zaman da Kemal Bey çekinmeden konuşur.
Evvelce yaptığı araştırmaları ortaya serer.
Çağlayangil ile görüşmesini aktarır, duyduklarını bildiklerini anlatır. Fakat durum o kadar basit değil.
*
Bir partinin başında yönetici olmak ile sade milletvekili olmak arasında fark var.
Hele o parti CHP ise, durum daha kritik demektir.
Sırtında yumurta küfesi, ayaklarında paten varken, cambaz gibi iki direk arasına gerilen ipte yürümek ne kadar zorsa, Kemal Bey için CHP'yi yönetmek de aynı ölçüde zor olmalı.
Kırk türlü denge var gözetilmesi gereken.
Sorumluluklar var.
O dengeler ve sorumluluklar altında hem geçmiş, hem gelecek hem de bugünkü şartlar bir araya gelince, yaptığımız küfeli patenli benzetme abartılı olmasa gerek.
*
Çizgi romanlarda kahramanların üzerinde bir konuşma balonları olur, bilirsiniz.
Bazen de düşünce balonları yer alır.
İçinden geçenleri görürüz o çizimlerde.
Kemal Bey ile Hüseyin Aygün'ün düşünce balonları ortak olsa bile, konuşma balonları farklı.
Mecburen, mecburiyetten.
Anlayış göstermek gerek.
Dersim tartışmasında çok yalpaladı, çok yıprandı diye yüklenmek şık durmaz.
*
Geçenlerde Samanyolu Haber'e konuk olan CHP eski Parti Meclisi üyesi Savcı Sayan, Kemal Bey'e verdi veriştirdi, \'lider olamadığını\' söyledi:
\'Kılıçdaroğlu partiyi yönetemiyor. CHP yönetilse beş tane İstanbul İl Başkanı değişebilir mi? Yönetebilse beş tane MYK değiştirir mi? Yönetebilse her gün partiden farklı bir ses çıkar mı? Yönetebilse Hüseyin Aygün ayrı, 13 milletvekili ayrı bildiri yayınlar mı? Bütün bunlar neden kaynaklanıyor? Hâlâ Kılıçdaroğlu'nun partide genel başkanlığı oturmamış, genel başkanlık pozisyonunu yakalayamamış ve götüremiyor demektir.\'
Benzer eleştirileri yapanlar gibi Sayan da haklıdır ama elden ne gelir?
Kemal Bey, Baykal değil, Ecevit değil, İnönü değil, Atatürk hiç değil.
O halde çare?
Yeni bir genel başkan bulana kadar, eldekiyle idare edeceksiniz.
BENZETMESİZ BİR REKLAM
Gitar alırsın, çalmaya çalışırsın, sıkılırsın.
Spor yaparsın, birkaç gün sonra bırakırsın.
Pazartesi rejime başlar, ertesi gün vaz geçersin.
Bir araba alırsın, hevesin geçer satarsın.
Başka bir araba alır, onu da satarsın.
Alırsın satarsın, alırsın satarsın.
Sonra bizim markayı görür, vurulursun.
Alırsın, bir daha mümkünü yok satamazsın.
Kimse almaz, elinde kalır.
|