Fransız Filozof Louis Althusser, ideoloji kavramını ‘çağırma’ metaforuyla açıklar; "İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları" kitabında (İletişim - İstanbul 1989). Kitabın önsözünde Murat Belge ; “... ideolojiler içinde aldığımız bütün rollerde bu ‘çağırma’ ve ‘çağrıldığını anlama’ özelliği vardır : ‘Ey Müslüman’, ‘Ey Türk’, ‘Ey İnsan’, ‘Ey Proleter’ veya ‘Ey Sosyalist’. Ve bütün bu adlarla çağrılanların hayatta birbirinden ayrı somut pratikleri, kimlikleri vardır. Çağrıldıkları ad, bir bakıma bu pratiklerin, bu kimliğin özetidir. ...” diyor.
“Ey Erkek” de böyle bir çağırma / çağrılma aslında.
Birisi, 2011 yılında, Bursa’da ya da 1950 yılında Berlin’de bana “Ey Erkek” diye seslendiğinde, bu çağırmanın bana yönelik olduğunu yani erkek olduğumu göstermek için o tarih ve topluma göre yapmam gereken şeyler vardır.
Erkeklik, ‘zor zenaat’tır.
İster zengin, ister fakir; ister okumuş, ister cahil olsun; erkek olmak, zor zanaattır.
Erkekler, ağlamaz, örneğin.
Ama Erkekler, gülmez de öyle ulu orta.
Erkek adam olmak gerekir.
Erkek dediğin,’damacanayla içebilir’dir, ama sapıtmaz.
Erkek dediğin, yavaş araba kullanmaz.
Erkek dediğini, hiç bir kadın terk etmez.
Erkek dediğin, en güçlüdür; en güçlü değilse bile, bir şey de en güçlüdür; ya da o da değilse, en güçlünün arkadaşıdır.
Erkeklik, erkeği sürekli güven oylaması ihtiyacına maruz bırakır.
Diğer erkeklerin, her gün sınaması altındadır, erkek.
Diğer erkekler de, diğerlerinin...
Sınavı geçmek ve güven oyunu almak için yapacaklarına akıl sır erdirmek güçtür.
“Erkek dediğini, kadın terk etmez” test sorusunun cevabını, sokak ortasında 17 bıçak darbesi ile verebilir.
Benim bu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, ‘erkeklikten sınıf geçme zorunluluğundan kurtulmak’ için bir teklifim var :
Gelin ‘Erkekliğimizden vazgeçelim’.
Durun durun sinirlenmeyin; cinsel tercihinizi değiştirmekten söz etmiyorum.
İngilizce’de cinsiyet kelimesini karşılayan iki kelime vardır :
Sex ve Gender
İlki, biyolojik cinsiyeti tanımlar. İkincisi ise, toplumsal cinsiyeti.
İnsanlar, toplumun belirlediği ilişkilerin ve rollerin içine doğarlar.
Ve tabi erkekler de.
Vazgeçelim dediğim, biyolojik cinsiyetimiz değil; toplumun bizi içine tıkıştırdığı ucube toplumsal cinsiyetimiz.
Emin olun, bu kararla daha kolay bir yaşama yelken açabileceğimizi göreceğiz.
...
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.
|