İşte bunun için “çocuk tacizi-tecavüzü, kadın tacizi-tecavüzü veya benzer şiddet türleri”nde cezayı kısa süreli tutamazsınız, bu sapıkları üç beş yıl sonra tekrar toplum içine salamazsınız diyoruz. Biz dedikçe sanki inadına yapar gibi mahkemeler N.Ç olayında görüldüğü gibi 26 sapığı birden salıveriyor, bir de üstüne “12 yaşında toplu tecavüze uğramış” çocuğu suçlu çıkarıyorlar. Aynı suçtan tutuklanan Hüseyin Üzmez ’in nasıl kısacık sürede serbest bırakıldığını, bir daha da kendisinden haber çıkmadığını, mağdur ailenin korkutulduğunu da gördük.
Aile içi çocuk tecavüzünde de durum farklı değil, öz babaları tarafından küçücük yaşlarda başlayarak tecavüze uğrayan iki erkek çocuğunu kurtarmaya çalışan bir anneden aldığım telefonu sizinle paylaşmıştım. Anne çocuklarıyla birlikte kendi ailesinin yanına sığınmıştı ama korkuyordu, çaresizdi. Çünkü “üstelik öğretmen olan ve başka çocuklarla bir arada bulunan, baskı yapacak konumda da olan” bu hasta yaratık, kadını “ona deli raporu aldırıp çocukları tekrar yanına alacağını” söyleyerek tehdit ediyor, davadan vazgeçirmeye çalışıyordu.
SUÇLUYU ÖDÜLLENDİRİYOR, MAĞDURU CEZALANDIRIYOR
Diğer ülkelerde bu suçlara nasıl ağır cezalar verildiğine bakmıyorlar.. Cezaları ağırlaştırarak, İnfaz Yasası’nı değiştirerek, saçma sapan ceza indirimlerini tamamen kaldırarak, üç beş yıl yerine doğrudan 25-30 yıl hapse tıkarak toplumu korumuyorlar.. Devletin imza attığı ve Anayasa’ya göre kendi yasalarımızdan önce dikkate alınması gereken uluslararası sözleşmeler filan hiç umurlarında değil.. Kendi insiyatiflerini de “suçludan yana” kullanıyorlar.. Böyle bir yargıyla ve hiç tepki göstermeyen Adalet Bakanlığı’yla çocuğu, kadını nasıl koruyacaksınız?
RUH SAĞLIĞI BOZULMUŞ DA..
Ve işte koruyamıyorsunuz, çocuklar da, kadınlar da telef olup gidiyorlar. Siirt’te 4 ilköğretim öğrencisine cinsel istismardan (bizde “tecavüz” demiyorlar ki suçlular bırakılınca tepki olmasın) hakkında dava açılan 35 kişi ile birlikte 19 aydır aranan Gazi İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı Fahrettin Kuzu yakalanmış. Rezil adam, elleriyle yüzünü kapatıyor bir de.. Bunların boynuna “çocuk tecavüzcüsü” yazıp halkın arasına salmak lazım aslında, cezayı yargı veremiyor çünkü.
Dün tutuklu 10 sanığın tahliye isteği reddedilmiş, Çünkü efendim “Adli Tıp’tan kızların ruh sağlığı bozulmuştur” raporu gelmiş, iyi yine bunun bir de tecavüze uğrayan çocuklar için “bozulmamıştır” diyeni de var, maazallah.. Utanmadan böyle rapor çıkardıkları da oluyor, hakimler de salıveriyor adi tecavüzcülerin hepsini!
SÖZ VERDİĞİNİZ ‘HADIM YASASI’NI ÇIKARIN!
Bu yaratıkları ve öğretmenlik yapan, fırsat bulunca yine yapacak olan sapıkları kısa cezalarla nasıl tekrar topluma salarsınız? Çocuk bile düşünür zararlarını değil mi? Türk yargısı ve Hükümeti’nin ihmalleri ve yanlış kararlar artık “şiddet, vahşet ve cezalar” konusunda sabrın sınırına gelmiştir. Vatandaşların güvenliğini sağlamak , çocukları korumak “1 numaralı” görevleridir ve bu görevi yapmak zorundalar. İlk olarak Siirt tecavüzcülerine ve N.Ç sanıklarına en ağır cezaların verilmesini, hadım yasasının da çıkarılmasını bekliyoruz.
“Yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevmek” böyle olur.
*****
AİHM’yi de şaşkına çevirdik!
AB aynı şeyi söyledi, AP aynı şeyi söyledi, Avrupa Komisyonu aynı şeyi söyledi, yıllık Türkiye raporlarına defalarca kondu. Avrupa gazeteleri yazdı, Amerika gazeteleri ve dergileri yazdı, hiçbir değişiklik olmadı. Hiç sorun yokmuş gibi, yüzlerce insanı zindanlarda unutarak yola devam edildi.
Son olarak birkaç gün önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türk Yargıcı Işıl Karakaş açıklama yaptı, diyor ki;
- Son bir yıl içine “AİHM’ye Türkiye’den müracaatlarda” büyük artış var. Geçen yıl 6000 başvuru olmuşsa bu yıl rakam 9000.. Başvurular katlanarak artıyorsa “kişilerin hak ve özgürlüğünün iç hukukta yeterli düzeyde güven altında olmadığını” gösterir.
ANCAK KESİN KOŞULLARDA TUTUKLULUK VERİLİR
- Tutukluluk her zaman başvurulacak bir müessese değildir, son derece istisnaidir. Yani asıl olan tutukluluk değildir, asıl olan “çok kesin koşullarda” tutukluluk kararı verilmesidir, bu genel prensiptir.
- Türkiye’de durum tam tersine dönmüş durumda; tutukluluk esas, salıverilme istisna. (keyfe göre Deniz Feneri veya Hüseyin Üzmez olayları gibi bazı davalarda farklı olabiliyor.)
AİHM Yargıcı Karakaş diyor ki; “Hakimler açıklama olmayan, meseleyi izah etmeyen yetersiz cümlelerle kişinin tutukluluk kararını imzalıyorlar.” Ki gidip izleyince bunu açık ve net görüyorsunuz.
- Türkiye hakkında en çok “ihlal” kararı verilen ülke. Diyelim ki arkadan Fransa geliyorsa, onda bugüne kadar 10 ihlal var, Türkiye’de 200’ün üstünde. Arada uçurumlar var.
EVRENSEL HUKUKA UYMAYAN MAHKEMELER
AİHM Yargıcı Karakaş, aynen ondan önceki Yargıç Rıza Türmen gibi “evrensel hukuk kuralları”ndan söz ederek ciddi şekilde uyarıyor, daha ne desin? Peki soralım o zaman; evrensel hukuk kurallarını takmayan, evrensel mahkeme uyarılarını, diğer ülkelerin uyarılarını takmayan mahkemeye millet ne kadar katlanmak zorundadır, bu “adalet adına” tam bir skandal değil midir?
KAPISINA POLİS GÖNDERMEK YETER!
Hukuku, insan haklarını hiçe sayarak insanların hayatından ve özgürlüğünden aylar, yıllar çalmak ve o arada kendilerini de “bir terör olayına karışmış gibi” göstermek, aileleri dahil hepsinin onuruyla oynamak, bırakın “hüküm giymemiş, bir suç işlediğine dair hiçbir delil çıkarılamayan” insanları cezaevine tıkmayı, kapısına polis göndererek ifadeye çağırmak bile yasadışıdır. (Son olarak Ahmet San, Erkan Petekkaya gibi isimlere de yapıldı, ifadeye çağırmıyor ama kapıya polisleri dikerek götürüyorlar.) Bu ne yani, bir ihtilal döneminde filan mıyız?
Adalete güveni yeniden sağlamak ve “kesin kanıt elde değilken” bu uzun tutukluluk haksızlığını (bir de savcıların “sanık lehine delilleri saklaması” çıktı şimdi) çözmek zorundalar, yoksa yakında yargının prestiji iyice sıfırlanacak!
*****
Hayvan barınaklarını denetleyelim!
Hep beraber yapmalıyız bunu aslında.. Hayvanları korumak isteyen, vicdanlı, sorumlu insanlar toplanarak hep birlikte.. Başarabilsek bütün belediyeler sokak hayvanlarını koruma konusunda zorunlu olarak yol alırlar.
Dün yine yaptıkları değişiklikleri gözlemlemek üzere Sarıyer Belediyesi ’ne ait Kısırkaya Hayvan Rehabilitasyon Merkezi ndeydim. Yol uzun ve bozuk, Kilyos yakınlarında bir barınak bu ama karanlığa kalsam da gittim yine ve el feneri yardımıyla her şeyi inceledim, yarına anlatacağım. Lütfen siz de bir şeyler yapın, hele aracınız varsa sadece zaman meselesi ve sizin vereceğiniz yarım saat, sonunda bize neler olduğunu bildirmeniz, ilçe belediyenizden iyi şartlar talep etmeniz oradaki “dili olmayan ve yardım isteyemeyen” hayvanlar için çok önemli. Bir de, öyle güzel yavrular var ki, onları kurtarabilirsiniz. Unutmayın.
|