Çok sevdiğim, bugüne kadar hiçbir dizisini, filmini, oyununu kaçırmadığım, Türkiye’nin yetiştirdiği en değerli sanatçılardan Müjdat Gezen’in 5’inci Sanat Merkezi’ni Salı akşamı Bursa’da açacağını öğrenince ve davetiyemi alınca hemen yola koyuldum tabii. Yazımı bile arabada kucağımdaki bilgisayarımla yazmama rağmen büyük bir keyifle..
Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım, önce kıyafetimi değiştirmek için (konuklara oda ayırtılmış olan) Çekirge’deki Kervansaray Otel’e koştum ki harika bir kaplıca oteli- sonra da hemen Nilüfer’de bulunan MSM’ye.. Aman Allahım, ışıklarla aydınlatılmış, önünde yüzlerce kişinin mutlulukla Bursa’ya kazandırılan sanat merkezini, Gezen’i ve davetli ünlüleri görmek için toplandığı son derece etkileyici, görkemli bir bina..
KENTER, ŞORAY, SAYIN, KUTMAN..
İçine giriyorsunuz, hemen sağda Kafe’si, katlarda derslikler, kocaman ve çok şık bir tiyatro salonu, geniş lobiler, “yok” yok yani.. Önce kokteyl olur diye düşünüyordum, konser hemen 8’de başlamış, içeri süzülüp bir köşeden izledim çünkü tek bir boş koltuk yok ve ayaktakilerin sayısı oturanları bastırır, öylesine bir ilgi.. Yıldız Kenter, Türkan Şoray, Emel Sayın, Perran Kutman, Ali Poyrazoğlu, Halil Ergün, Uğur Dündar, Deniz Baykal, Yılmaz Büyükerşen, Çetin Yıldırımakın, Nilüfer Belediye Başkanı, Bursa Valisi karanlıkta görebildiklerim, daha kim bilir kimler var..
Klostrofobi duygusu geliyor, Ahmet Özhan konserini bekleyemeden İstanbul için tekrar yola çıkacağımı biliyorum ama Yıldız Kenter’in oynadığı “Nilüfer Hatun” oyunundan bir bölümü izlemeden bir yere gitmem. O yine muhteşem duruluğu, sadeliğiyle sahneye çıkıyor ve nefesler tutuluyor. Kenter, önce adı Horofira olan, sonra Müslümanlığı seçerek Orhan Gazi’nin eşi olan ve Bursa yöresinde yaptırdığı camiler ve hayır işleriyle anılan (ismi de MSM’nin bulunduğu Nilüfer ilçesine verilen) Yarhisar Tekfuru’nun kızı Nilüfer Hatun’u olağanüstü oyun gücüyle oynuyor. Bitirdikten sonra öğrencisi Müjdat Gezen’in başarısını övüyor, duyduğu gururu anlatıyor.
GERÇEK SANATÇI BUDUR
Gezen ayakta alkışlıyor hocasını, uzaktan ellerini öptüğünü anlatarak.. Ben de ülkesinin gencini, yaşlısını, sanatçısını, doğasını aynı özenle koruyan, tüm kazancını tekrar onlara ve ülkesine harcayan , hatta bu uğurda borçlara girmekten çekinmeyen bu değerli sanatçıyı ve dostu kutladıktan, sevgili Yıldız Kenter ve Türkan Şoray’ı kucakladıktan, diğer dostlarla selamlaştıktan sonra ayrılıyorum. Dışarda bana da büyük sevgi gösteren, birlikte fotoğraf çektirmek isteyen “Her Açıdan” izleyicileri (hiç unutmuyorlar programlarını) ve okurlarımla konuşup yola koyuluyorum.
Tarif edemeyeceğim bir huzur ve mutlulukla. Bravo Müjdat Gezen, yaşadığın tüm zorluklara karşın yılmadan bunları başarabildiğin için bravo, gerçek sanatçı budur işte!
*****
Sokak hayvanları için telefonlar durmadı!
Dün telefonum ve mesajlarım hiç durmadı, “hayvanları koruma ve onlara karşı şiddeti önleme” konusunda sayısız destek geldi. Ve tabii şikayetler.. Şikayet bildirenlerden biri yazılarımı okumuş olan tanınmış diş hekimi Kurtuluş Sekban’dı ve şikayeti de benim günlerdir Maçka Parkı’ndaki kedi yuvalarını dağıtan, aynı gün hepsinin ortadan kaybolması üzerine “buradaki kedileri ve yeni doğmuş yavruları öldürüp öldürmediklerini sorduğum” Şişli Belediye Veterineri Gönül Koç’la ilgiliydi.
Sekban, bayram arifesinde buldukları, bir çarpma geçirdiği için tek bacağı zarar gören ama gayet sağlıklı bir yavruyu “Başkan’ı tanıdıkları için” Gönül Koç’a emanet etiklerini ve röntgen çekmesini istediklerini, daha önce gösterdikleri veterinerin “ciddi bir sorun olmadığını” söylediğini, aynı gün yavruya bir ev bulduklarını, geri almak için aradıklarında Gönül Koç’un “o öldü, size başkasını verelim” dediğini anlattı. Eşiyle birlikte “kediyi ona emanet ettikleri için ne kadar pişmanlık duyduklarını” da.. “Bayram arife günü ne yaptı da hayvan öldü” diyordu.
VETERİNERLER YEMİN ETMEZ Mİ?
Bu olay üzerine bir veteriner arkadaşını arayarak “siz mezun olurken doktorluk yemini etmiyor musunuz” diye sormuş ve “etmez olur muyuz” cevabını almış.. Herkes aradı ama günlerdir yazılmasına rağmen Şişli Belediyesi ile kedi katliamı gibi kaybı yaratan Gönül Koç’tan “kaybolan yeni doğmuş yavrular ve diğerleri”ne ne yaptıklarıyla ilgili hiçbir bilgi gelmedi. Ne yapıldığı bellidir artık, Kurtuluş Bey’in kedisine ne yapıldıysa aynısı.. Ben iğneyle uyutup çöpe atmalarından şüpheleniyorum ama böyle kişilerin “en yeni ve en güzel hayvan merkezlerinden biri”nde veterinerlik yapmasına, hatta sadece “veterinerlik yapması”na nasıl izin verilebilir?
BEŞİKTAŞ’TAKİ SORUN NE?
Beşiktaş Belediyesi’nin Mediko Hayvan Kliniği’nin özveriyle akşamlara kadar çalışan başarılı veteriner hekimi Zeki Şahinoğlu’nun birkaç ay önce aniden işten alındığını duymuş ve yine “başarının cezalandırıldığını” düşünüp çok üzülerek Başkan İsmail Ünal’ı aramıştım. Yurt dışında havaalanında olduğunu söyleyen İsmail Bey “durumdan haberinin olmadığını” söylemiş, “bir hata olmuşsa döner dönmez düzelteceğini” belirtmişti, bunları sizinle de paylaştım.
Sonra bir kez daha konuştuk ama hâlâ ne olduğunu öğrenebilmiş değilim. Şahinoğlu’nun “yılbaşından sonra tekrar işe dönebileceği” söyleniyor, bunun nedenini ve işe başlama tarihini bildirirlerse memnun olurum. Onun tedavisini bekleyen en az 5 hayvanım var, onu da söylemiş olayım!
SARIYER VE KISIRKAYA
Sarıyer Belediyesi’ne ait Kısırkaya Barınağı’nda hayvanların yaşatıldığı şartlar kötüydü, bebek köpekler de doğru dürüst tahlili filan yapılmadığı için arka arkaya ölüyordu. Düzeltilmesi ve veteriner takviyesi için Başkan Şükrü Genç’e rica etmiştim, bazı şeyler düzeltildi ama hâlâ yeni veteriner gönderilmedi. Orayı incelemekteyim, yazacağım.
|