Sap ve keser

30 Kasım 2011 Çarşamba, 07:23

Güneri Cıvaoğlu /Milliyet

SURİYE’DE Beşar Esad sallanıyor. Düşmesi uzak değil.
Ne ilginçtir ki... Suriye ile Türkiye arasında “rol değişimi” yaşanmakta.
2000 öncesinde Suriye PKK’nın üssüydü.
PKK’yı parasal olarak destekliyor, para, donanım, silah, savaş eğitimi veriyordu.
PKK’nın kampı, Suriye egemenliği altındaki Lübnan’ın Bekaa Vadisi’ndeydi.
Sadece PKK değil Dev Sol’un kampı da az ötedeydi.
PKK kampında soğuktan korunmam için bana verilen ambalaj içindeki parkanın ensesinde “Suriye ordusu için üretilmiştir” etiketi vardı.
Abdullah Öcalan’ın Şam’daki apartman dairesi MİT tarafından saptanmıştı.
Adresi ve kullandığı telefonların numaraları önce Özal sonra da Demirel tarafından Beşar’ın babası Hafız Esad’a verilmişti.
Esad kendisine verilen adres ve telefon numaraları kayıtlı kâğıda bakmaya bile değer görmeden iç cebine koymuştu.
Tek kelime etmemişti.
Bu sahnelerin yaşandığı yemek salonundaydım, o anların tanığıyım.
Şimdi...
Roller değişti.
Beşar Esad’ı sallayan muhalefetin lideri ve silahlı muhalefet güçlerinin komutanları Türkiye’de...
Suriye’yi karıştıran sokak hareketlerini, direnişi Türkiye’den yönetiyorlar.
...........................
Tarihin verdiği bir ders bu...
“Yaptıkların, bumerang gibi döner senin kafanı vurur...”
Bilmem Beşar Esad tarihin bu sayfasının bilincinde mi?
Tüm yanlışların “rövanşı” vardır.
“Zaman döner, sap döner, keser döner” dedikleri bu olsa gerek.
Dün bize, bugün Suriye’ye...

GELECEĞİ OKUMAK
ANCAK...
Tarihin dersleri burada noktalanacak mı?
Kimse emin olmamalı.
Yarınların olası tarih yazılımlarını şimdiden okumak çabalarında fayda var.
Beşar Esad düştükten sonra Suriye istikrara kavuşacak mı?
Bütünlüğünü sürdürebilecek mi?
Kuşkuluyum...
Suriye’de azınlıkta olan “Nasuriler” ülkeyi yönetiyor.
Sünni çoğunluk daha Hafız Esad’ın ilk diktatörlük yıllarından beri diş bilemekte.
Beşar Esad düştüğünde Nasuri azınlık, Sünnilerin hedefi haline gelmeyecek mi?
Onların uluslararası baskılarla ülke içinde ayrı bir coğrafyada odaklanmaları ihtimali az değil.
Türkiye hududu ötesinde Suriyeli Kürtlerin yoğun olduğu coğrafyada ise bir “Kürt Federe Devleti” büyük olasılıkla gündeme gelecektir.
O bölgenin ve belki Nasurilerin -olası- coğrafyasının da PKK’ya üs ve lojistik destek vermesi yakın geleceğin ihtimaller hesabı içindedir.
Bir kez daha “rol değişimi mi?”
Bu olasılıkların dikkate alınması gerekir.
Irak’ın Saddam Hüseyin sonrası, kuzeyde “Kürt”, merkezde “Sünni” ve güneyde “Şii” ağırlıklı olarak üçe bölünmesi göz önünde tutulsun.
Bu bir örnektir.
Belki de model...

SAĞDUYULU SÖYLEM
DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun söylemi ihtiyat ve sağduyu yansıtıyor.
Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın da tavrı aynı paralelde...
Alınan ve uygulamaya konulan önlemler Suriye halkına zarar vermeyecek ama devlet olarak Suriye’yi sıkıştıracak “yaptırım” demeti için düğmeye basıldı.
“Dondurulan” banka hesapları da bu kapsamda görülmeli.
Yani...
Fatura Beşar Esad ve kurmaylarına kesiliyor.
Halktan halka iyi duyguların sürmesine -olabildiğince- özen gösteriliyor.
Zor tabii...
Ama doğru bir çizgi.
İktidarlar geçici, halklar kalıcıdır.
Halk ile devleti yönetenleri birbirinden ayırmak gerekir.
Aksi tutum Suriye’de safları sıklaştırır, direnişçilere karşı devletle halk arasında dayanışma psikolojisi oluşur.
Görülüyor ki...
Ankara’daki iktidar ince ipin üzerinde yürümekte.
Arap Birliği ve Amerika ise ipin altındaki “güvenlik ağı...”
İplikleri ve dokusu sağlam olmasa bile evdeki malzeme bu kadar.
.........................
Not: Bölge fokur fokur kaynarken ve küresel ekonomi dalgaları kabarırken “siyasi istikrar” her zamankinden daha da gerekli.
İnsani değerlerin yanı sıra, Başbakan Erdoğan’ın sağlığı bu duyarlı süreçte elbette önemli.
Başbakan Erdoğan’a acil şifa diliyorum.