İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

HABER

Türkler en çok annesine ve orduya güveniyor!

Türkler en çok annesine ve orduya güveniyor!

08 Şubat 2012 Çarşamba, 07:55

Güven konusunda iki ayrı araştırma yaptık, iki ayrı metodla. Birisi insani ilişkilerle, diğeri ise kurumlara olan güvenle ilgili. Hani halk arasında bir söz vardır; ‘Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz’ derler.

Halkımız en çok annesine güvendiğini söylüyor. Her ne kadar son birkaç yılda güven algısında azalma olsa da en güvenilir kurum yine ordu. İkinci sırada Cumhurbaşkanı var, Başbakan ise altıncı sırada...

- Yeni Anayasa için görüşü ne seçmenin?

Türkiye’de net olarak halkın yüzde 70’i yeni anayasa istiyor. Soru şu; “Peki yeni anayasa nasıl yapılmalı?” Şıklar sunduk, dedik ki; “Bir, iktidar partisinin Meclis’te sayısal çoğunluğu varsa yeni anayasayı yapmalı. İki, siyasal partilerin tamamı veya önemli bir bölümü bir araya gelerek yeni anayasa yapmalı. Üç, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, hatta vatandaş katkısı da sağlanarak yeni anayasa yapılmalı.” Halkın büyük bir çoğunluğu üçüncü şıkkın doğru olduğunu söylüyor. Diyor ki, “Yeni anayasa toplumun pek çok kesiminin kanaat önderlerinin, üniversitelerin, siyasetçilerin bir araya geldiği bir ortak akılla yapılmalı!”



Aynı şeyin doğruluğunu test etmek için, devam ettik dedik ki, şu görüşe katılıyor musunuz? “Meclis’te iktidar partisinin yeterli çoğunluğu varsa yeni anayasayı yapmalıdır.” Bu soruya halkın yüzde 85’i “hayır” dedi. Yani “Bugün seçim olsa AK Parti’ye oy vereceğim” veya “12 Haziran’da AK Parti’ye oy verdim” diyenlerin büyük çoğunluğu da yeni anayasanın uzlaşmayla yapılması gerektiğini söylüyor.

Türkiye’yi artık Başbakan yönetiyor!

- Peki, yeni anayasa hangi sorunların çözümüne öncelik tanımalı halka göre? Ya da şöyle sorayım, yeni anayasada öncelikli olarak ele alınması gereken ilk üç sorun ne onlara göre?

Genelde ilk üçte hep Kürt meselesi yer alır. Ama şöyle bir farkla; şehit cenazelerinin olduğu dönemlerde “Türkiye’nin en önemli sorunu nedir?” diye sorduğumuzda yanıt “Terör” oluyor. Dingin, terörün olmadığı ortamlarda ise “Kürt sorunu” oluyor. Dolayısıyla Kürt meselesinin yeni anayasa sürecinde toplum tarafından çözümü istenen önceliklerden biri olduğunu görüyoruz.

- İlk üçte Kürt meselesi dışında başka hangi meseleler var?

İlk sıra ekonomik ve sosyal haklar yoluyla refahın sağlanması var. İnsanlar daha adaletli bir ekonomik düzen olmasını istiyor.

- Yani vatandaş yeni anayasada öncelikle gelir adaletsizliğinin giderilmesini istiyor, doğru mu?

Evet. Size yine bir araştırmadan bahsedeyim. “Türkiye’de en büyük adaletsizlik, haksızlık nedir?” diye sorduğunuzda birinci sırada çok ezici farkla “Gelir dağılımındaki adaletsizlik” çıkıyor. Adalet ve güven algısıyla ilgili bir başka araştırma daha yaptık. İnsanlara, “Para, dürüstlük, menfaat, sır saklama, miras bölüşümü gibi konularda en çok kime güveniyorsunuz?” diye sorduk. İnsanlar en çok annesine güveniyor. Sokaktaki vatandaşa, birbirimize olan güvenimiz daha azalmış durumda. Hele mesela “Ortağınız varsa güvenir misiniz?” diye soruyorsunuz, güvenmeyenler güvenenlerden daha çok. Sadece yüzde 40.5, “Ortağıma güvenirim” diyor.

Halkın yüzde 70’i bedelli askerliğe karşı

- Peki Başbakan Erdoğan’a güveni sordunuz mu?

Güven sorusuna verilen cevaplar, siyasi partilerin oy oranları ve ülkenin genel konjonktürüyle doğrudan orantılıdır. Bugün hükümete güven 2002 ve 2007’den daha fazladır. Çünkü AK Parti’nin oyu 2002 ve 2007’den daha fazladır. Başka bir araştırma daha var. 2000’li yılların başında “Türkiye’yi kim yönetiyor?” diye sorduğumuzda birinci sırada hep “Cumhurbaşkanı yönetiyor” diye çıkıyordu. Ama bugün yapılan araştırmalarda çok büyük bir çoğunluğun cevabı “Türkiye’yi Başbakan, hükümet yönetiyor” oluyor.

- Bunun nedeni ne peki?

Belki bu biraz da Türkiye’nin 1980’lerde, askeri darbe, ara rejim ve müdahalelerin olduğu dönemlerden geçmiş olmasından kaynaklanıyor. Nitekim Cumhurbaşkanı’nın ardından, “Türkiye’yi asker yönetiyor, Amerika yönetiyor” gibi cevaplar veriliyordu. Ama son dönemlerde yapılan araştırmalarda “Türkiye’yi hükümet, başbakan yönetiyor” cevabının çok daha ezici farkla önde olduğunu görüyoruz. Yüzde 74.7’nin yanıtı bu oluyor.

- Peki ya askere güven?

Türkiye’de yapılan bütün kamuoyu araştırmalarında ordu güvenilir bir kurum.

- Hâlâ mı?

Hâlâ. O güven oranlarında kısmi ve göreceli olarak azalmalar görülse de ordu hâlâ en güvenilir kurum.

- Ama 2000 yılında orduya güven yüzde 91’di...

Öyle ama şimdi de halk yüzde 75.2 ile en çok orduya güveniyor. Çünkü orası sadece komutanla, genelkurmay başkanlarıyla, ordu komutanlarıyla anılmıyor. Orası bir ordu, asker ocağı, peygamber ocağı olarak algılanıyor. Yoksa insanların güvenmediği bir kuruma çocuklarını göndermesi mümkün olur mu?

- İnsanlara “En çok kime güveniyorsunuz?” diye sorduğunuzda anneme diyor. Kurum olarak sorduğunuzda ise yanıt “Ordu” oluyor. Peki ikisini birlikte sorduğunuzda, mesela şıkların içinde Başbakan da varsa sonuç ne oluyor?

Bu şekilde sormadık. Ama şunu söyleyebilirim; Türkiye’de yapılan pek çok araştırmada orduya güvenin yüzde 75’ler mertebesinde olduğunu görüyorsunuz. Eskiden de yüzde 80-85 mertebesindeydi. Ama dediğim gibi ordu bir kurum olarak algılanıyor. Yoksa insanlar güvenmedikleri kuruma çocuklarını göndermezler. Mesela insanların yüzde 70’i bedelli askerlik yasasını doğru bulmuyor, yanlış buluyor. “Vicdani ret hakkınız olsaydı, bu hakkınızı kullanır mıydınız?” diye soruyorsunuz, biz Türkler “Asker milletiz” diyoruz ya, gerçekten de öyle olduğunu anlıyorsunuz. Çünkü, “Bu hakkı kullanırım” diyen erkeklerin sadece yüzde 10 civarında olduğunu görüyorsunuz. Erkeklerin yüzde 90’ı, “Vicdani ret hakkım olsa bile asker ocağına mutlaka gider, askerliğimi yaparım” diyor...

Türban yasağının yerini dokunulmazlıklar aldı!

- Peki tutuklu askerlerle ilgili bir araştırmanız var mı?

Hayır. Ama Türkiye’de insanlar bu tip sorulara, aklının bir köşesinde hep kendi siyasi görüşünü saklı tutarak cevap veriyor. AK Partili’yse başka düşünüyor, CHP’liyse başka...

- Anayasa’da öncelikle ele alınması gereken ilk üç meseleyi sayarken Kürt meselesini konuştuk, gelir adaletsizliğinin giderilmesini konuştuk... Peki ya üçüncü sırada ne var?

Aslında insanlar birinci sırada ekonomik refahın artırılması ve sosyal adaletsizliğin giderilmesi diyorlar. İkinci sırada dokunulmazlıkların kaldırılması var. Kürt meselesi ise üçüncü sırada.

- Yani milletvekilleri yargılanmalı diyor insanlar?

Evet. İkinci sırada yüzde 48.3 ile dokunulmazlıkların kaldırılması var. Oysa 2010’da yaptığımız araştırmada ikinci sırada yüzde 46.9 “Türban yasağının kaldırılması” diyordu. Şimdi üçüncü sırada Kürt sorununun çözülmesi var yüzde 41.9’la. Yargı bağımsızlığı ise yüzde 35.3’le dördüncü sırada.

- Peki şimdi türban yasağının sıralamadaki yeri ne?

Türban yasağı çok aşağılarda artık.

AK Parti’ye giden iki oydan biri sağlık için

- AK Parti’nin oyunu bu kadar artırmasının sebebi ne? Prof. Ersin Kalaycıoğlu ile seçimlerden sonra bir söyleşi yapmıştım. “AKP iki dönem daha iktidarda. Eğer çok büyük bir ekonomik kriz yaşanmazsa sonraki seçimleri de AKP alacak ve Türkiye’de hakim parti sistemine geçmiş olacağız...” demişti ve ardından da bir endişesini dile getirmişti;”Ama bu süreçte Türkiye demokratik bir rejim içinde mi kalır, yoksa daha otoriter bir sisteme mi geçer, onu bilemem” diye...

Sorunuza net cevap vermek için, insanların niçin AK Parti’ye oy verdiklerine bakalım. Bir, “Hayatımdan memnun olduğum için, ekonomik olarak istikrar olduğu için memnunum” diyorlar. Buradan yola çıkarak şu söylenebilir; inşallah Batı’da, Avrupa’da pek çok yaraya, işsizliğe, yoksulluğa sebep olan ekonomik kriz bize bulaşmaz, AK Parti iktidar olur! Burada bir nokta çok önemli. Sadece AK Parti iktidarında değil, cumhuriyet tarihi boyunca insanlar şunu söylüyor. “Türkiye’de siyasi bir ayrışma var, etnik bir ayrışma var, mezhepsel bir ayrışma var! Türkiye’de yüzde 65 sağcı, yüzde 20 solcu. Tabii ki hep sağcılar iktidar olur.” Yok kardeşim, sağ, sol diye bir kavram yok bu ülkede.

- Hiç yok demiyorsunuz herhalde?

Hiç yok değil ama seçmenin önemli bir bölümü günümüzde kendisini ne sağcı ne solcu diye tarif ediyor. Sağ, sol gibi kavramlar artık tarihe gömüldü. Bu insanların önüne bir skala koyup diyorsunuz ki, “Kardeşim burası merkez, burası merkezin sağı, burası daha da aşırı sağı, burası merkezin solu, burası da daha solu. Sen neredesin?” Her iki seçmenden biri ve daha fazlası kendisini merkeze koyuyor. Yani adamın sağcılıkla solculukla ilgisi yok. Adamın “Ay sonunda kredi kartı borcumu nasıl ödeyeceğim, evimin kirasını nasıl ödeyeceğim, hastaneye gidince sağlık hizmetini nasıl alacağım” diye kaygıları var.

- Onlar da bugün AK Parti’de karşılık buluyor diyorsunuz?

Evet. O nedenle AK Parti başarılı. Bugün, “AK Parti iktidarının en başarılı icraatları nelerdir? AK Parti’ye oy getiren ana lokomotif nedir?” diye sorduğumuzda ise yanıt sağlık oluyor. AK Parti’ye giden her iki oydan birinin en önemli nedeni hükümetin sağlık alanındaki icraatları. Eğri oturup doğru konuşalım, Türkiye’deki sağlık hizmetleri Batı’daki, Avrupa’daki pek çok sosyal devlet ilkesini benimsemiş AB ülkeleri gibi neredeyse...

‘Eğitimliler AK Parti’ye giderek daha fazla oy veriyor’

- Seçmen oy verirken sadece cebine mi bakıyor?

Büyük bir bölümü öyle. Elbette ki ideolojik nedenlerle oy veren yüzde 30-35’lik bir kitle var. Ama yüzde 65-70 gibi büyük çoğunluk günlük yaşamına, dolayısıyla da cebine bakıyor. Sadece Türkiye’de değil, ısrarla altını çizerek söylüyorum dünyada da bu böyle... Seçmen rasyonel düşünür, gerçekçidir, akıllıdır; cahil değildir. Çok partili hayat boyunca seçmen davranışlarına baktığınızda her seçim döneminde belki size bize göre değil ama kendine göre doğru kararı vermiştir.

- Öyleyse seçmen için ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konular çok da önemli değil?

Eğitimli, okuyan, yazan, kafa yoran seçmen için elbette bunlar önemli. Ama seçmenin büyük bir bölümünün sosyoekonomik durumuna bakmak lazım. Akşam eve götürecek ekmeğini, ay sonunda ödeyeceği kirasını, kredi kartı taksidini düşünen insanın özgürlükler ve bağımsızlık talebinin bunların önüne geçmesini beklemek akılcı olmaz.

- Burada şu söylenebilir mi peki? Seçmen AK Parti’nin ekonomi politikalarından memnun, AK Parti’nin en önemli hedefi de ekonomik refahı artırmak... Ekonomik refah yükseldikçe eğitim seviyesi yükselecek, o zaman AK Parti’ye bakış da değişecek?

Yalnız bir şey daha var; bu seçimde AK Parti eğitimlilerden geçmiş seçimlere göre daha fazla oy aldı. Ve bu artış da hâlâ devam ediyor. Onun bir nedeni hizmetlerden memnun olma, ikincisi de istikrar sürsün isteği...

- Seçmen yerini doldurabilecek başka bir alternatif parti de görmüyor?

Belki muhalefet partileri bunu söylediğim için kızacak ama söylemeden de edemeyeceğim, Türkiye’de gerçekten muhalefet partileri muhalefet görevini yeterince yapamıyor. Bu böyle devam ederse, hep “AK Parti parçalanır mı içinden bir parti daha çıkar mı?” diye tartışılıyor ya, belki iktidarın içinden yeni bir parti çıkmadan, önümüzdeki dönemde 2013’te, 2014’te, 2015’te seçimlerden önce muhalefet kanadında bir parti daha doğabilir...

- CHP içinde bir bölünme olabileceğini mi söylüyorsunuz?

Bölünme değil. Yeni bir parti ve sadece CHP’yi değil, tüm muhalefet partilerinden memnun olmayan seçmenleri kapsayacak, daha merkezde, kendisini sağ veya sol diye konumlandırmayan yeni bir yapı ortaya çıkabilir. Yani kimseyi problemi olmayan, Kürt meselesiyle ilgili problemi olmayan, özgürlüklerle ilgili problemi olmayan yeni bir parti...

- Tabanda böyle bir istek var mı peki?

Olabilir. Bir müddet sonra insanlarda muhalefet partilerinden bıkkınlık olabilir. Güçlü bir muhalefet partisinin olması hem Türkiye’nin sorunlarıyla ilgili çözüm önerileri üretmede çok önemli bir görev üstlenecektir hem de muhalefet partileriyle başa baş yarışmaya çalışan bir iktidar partisi de kendisine daha çok çeki düzen verecek, ülkeye daha iyi hizmet etmeye çalışacaktır.

- AK Parti’nin başarısının birinci nedeni sağlık dediniz, ya ikinci, üçüncü neden?

AK Parti’nin kamuoyu algısında birinci neden sağlık, ikinci temel neden duble yollar, üçüncüsü de sosyal yardımlar ve TOKİ’ler... Bir şey daha var; her ne kadar muhalefet tarafından çok eleştiriliyorsa da dış politika da halkın gözünde AK Parti’yi çok başarılı kılan alanlardan biri...

- Peki AK Parti’nin hiç mi başarısız politikası yok seçmenin gözünde?

Elbette var. İşsizlikle mücadele, tarım politikları ve zaman zaman terörle mücadele gibi konularda hükümet başarısız bulunuyor

Kaynak : Mine Şenocaklı /VATAN

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2025 Bursa Bağımsız