Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil yazdı...
Değerli ağabeyim Uğur Dündar’la sevgili arkadaşım Nedim’in telefon görüşmeleri “şüpheli” bulunmuş...
Sanırsın, biri Pekin’de oturuyor, öbürü Stockholm’de yaşıyor, mecburen telefonlaşıyorlar, şifreli mesajlaşıyorlar.
Halbuki... Aynı binadayız birader.
50’li yıllar...
Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü siyasi şube şefi, üstün hizmet ödüllerinin yanı sıra, Scotland Yard’tan dedektiflik sertifikası bulunan, Sarı Osman...
Kapı komşusu var, beyefendi bi adam, kamu kurumunda müdür, ailece görüşüyorlar. Gel zaman git zaman, Sarı Osman öğreniyor ki, komşusu olan beyefendi “azılı komünistler” listesinde yer alıyor! Gölge gibi izleniyor, kimlerle görüştü, nerelere girdi çıktı, fotoğrafları çekiliyor, nefes alışı bile kayda geçiriliyor.
“Allah Allah?” diyor Sarı Osman... İşinde gücünde, çevresine saygılı, pırıl pırıl aileye sahip, karıncayı incitmeyen adam, nasıl olur da, azılı ve tehlikeli olabilir? Hatta, nasıl olur da, bunca yıllık tecrübesi bulunan Sarı Osman’ı bile kuşkulandırmadan böylesine alengirli işler çevirebilir? Takıyor kafaya... Dosyasını inceliyor. Anlaşılıyor ki... İstanbul’da “mimli” birinin evi basılmış, o evde bir kitap bulunmuş, o kitabın içinden bir gazete kupürü çıkmış, o kupürde evi basılan “mimli” adamla birlikte, 15 kişinin ismi var. Komşunun ismi, o 15 kişinin arasında... “Şüpheli şahıs” yani... O nedenle ruh gibi takip ediliyor. Daha fena merak ediyor Sarı Osman... Nedir bu gazete kupürü? Niye o 15 kişinin ismi o listede yer alıyor? Gazete arşivlerine giriyor, inceliyor, şunu buluyor: Söz konusu gazete, ödüllü bulmaca yarışması düzenlemiş, 15 kişi kazanmış, gelip ödülü alsınlar diye liste halinde yayınlamış iyi mi!
*
Sarı Osman kim derseniz...
Uğur Dündar’ın babası.
*
Aslına bakarsanız, sadece “şüpheli şahıs” olduğu için, gene de şanslıdır
Uğur ağabey...
*
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın İstanbul Bölge Müdürlüğü’nü de yapmış olan, ünlü istihbaratçılardan Osman Nuri Gündeş var. “İhtilallerin ve Anarşinin Yakın Tanığı” ismiyle kitap yazdı. O kitapta, şehit edilen diplomatlarımızı anlatıyor. Ve, 329’uncu sayfasında, suikastla öldürülen diplomatlardan birinin fotoğrafı var... Hangisinin biliyor musunuz?
*
Benim!
*
Ünlü MİT’çi, hadiselerin o kadar yakından tanığı ki, beni hem diplomat, hem rahmetli ilan etmiş... Herkes “şüpheli şahıs” olmaktan şikâyetçiyken, biz olmuşuz sana “şüpheli şehit...”
|