Solu biz öldürdük

23 Kasım 2011 Çarşamba, 07:02

YAŞAR SEYMAN /Birgün

Pazar günü büyük zevk kahvaltı sonrası eve gelen gazetelerle yenidünyalara savrulmak…

Radikal Gazetesinde Emekli korgeneral Atilla Kıyat’la Kenan Başaran’ın röportajını ilgiyle okudum.

Atilla Kıyat: “ Türkiye’nin iki dokunulmazına fena halde dokunuldu! Birisi asker diğeri, Fenerbahçe” Diyor.

Ve Paşa diyor ki; en büyük hatamız şu: Biz solu öldürdük. Türkiye’de en çok sol mağdur edildi. Ciddi bir sol olsaydı Türkiye bu hallere düşmezdi. Soldan kastımsa sosyal demokratlar.

Artık Muhteşem Bir Deniz Gezmiş Sempatizanı

Röportajın tamamı çok vurucu... Beni en etkileyen bölümlerden biri de şu yanıt:

“ Mahir Çayanlar, Deniz Gezmişler.. 1970’li yıllarda genç bir yüzbaşı olarak ben onlara çok kızıyordum. Yetiştirilme tarzım, genç oluşum, komutanıma gözü kapalı itaat eden biri olmam ve bir denizci olarak eşimi evde bırakıp aylarca göreve gitmem. Korkum var. Mahallemde bir şey olur mu eşim bir serseri kurşuna gider mi bunlardan ötürü kin kusuyorum o insanlara o zaman. Ha şimdi Deniz Gezmiş ne diyorsanız muhteşem bir sempatizanıyım. Bu ülke Nazım’a düşmandı. Oğlum Brüksel’de Amerikan Lisesi’ni bitirdi. Bir gün eve geldi ve bana çok kızdı! “ Nazım Hikmet diye bir şairimiz varmış. Bundan niye haberim olmaz” dedi. Amerikalı öğretmen dünyanın en büyük şairlerinden birinin Türkiye’den çıktığını söylüyor ve oğlan kıpkırmızı kesiliyor. Çünkü adını bile duymamış…

İNTİKAM ALALIM

Faili meçhuller hariç darbe planlayanlara bir af çıkartılmasını savunarak, “ Yoksa bu süreç de ‘ Sıra bize gelsin onlardan intikam alalım’ neslinin yetişmesine neden oluyor” diye konuşmasını sürdürüyor.

Atilla Kıyat hem orduda hem de Fenerbahçe’de üst düzey görev yaptığı için iki kurumsal kimlik adına da çarpıcı yorumlarda bulunuyor.

“Solu biz öldürdük” bu ilk paşa itirafı değil bundan öncede bazı paşalar “Solun üstünden silindir gibi geçtik” diye röportajlar verdiler.


SİZ DE YAŞARKEN ÖLDÜNÜZ

Solu siz öldürdünüz!

Siz de yaşarken öldünüz!

Sol da hiç korkmadan “ Paşa paşa yargılanacaksınız” diye haykırdı.

Yazılar yazdık…

Bu bana bir dönemler bizi dikenli tellerle çevreleyen sonra da siyasi yaşamda çekilince bize haksızlık yaptığını itiraf eden sosyal demokrat siyasilerin hiçbir kıymeti olmayan sözlerine benziyor.

Bu sözler bizim değil sizin ve onların vicdanını yıkıyor.

Bizim vicdanlarımız zaten hiç kirlenmedi ki?

Sol Nazım’ı hep bildi ve sevdi.

Paris’te uluslararası bir toplantıda tanıştırıldığım şair bana “Dünyanın en büyük şairi seni ülkende ben şimdi sana nasıl şairim diyeceğim.” Dediğinde ona teşekkür ettim ve Nazım’dan bir dörtlük okudum.

Oğullarımız, kızlarımız Nazım Hikmet şiirleriyle büyüdü.

Çok şükür öyle bir utancımız olmadı.

Oysa bu ülkede hala Can Yücel’i tanımayan profesörler var.

Bu örnekler öyle çok ki?

Daha fazlasını yazmaya gerek yok!

Ondandır ölmedik!

“Güzel günler göreceğiz çocuklar” dizelerini yineledik, durduk…

Solu öldüren o kadar çok kesim var ki?

Sola düşman o kadar çok ki?

Solu asıl öldüren uğruna öldüğü kitlelerin bilinçsizliği değil mi?

Solu öldüren kendi içindeki ayrışmalar değil mi?

Solu asıl yaralayan sosyal demokratlar değil mi?

Solu öldüren sevgisizlik değil mi?