Kritik bir dönemden geçiyor, kritik sorunları tartışıyoruz. Hükümetin Kürt politikası, KCK operasyonları, Suriye-Türkiye ilişkileri gerek iç politikada gerek dış politikada ülkenin rotasını yeniden şekillendirecek güçte meseleler.
Bu konularda hükümetin \'kuvvetli fikirleri\' var.
BDP, MHP gibi siyasi partiler de kendi açılarından sorunların içinde dolaşıyor.
Basın, aydınlar, parlamento dışı sol keza...
Ama sahnede bir eksik var.
Okkalı bir eksik...
Eksik olan ana muhalefet partisi, CHP...
Ülkede yer yerinden oynuyor CHP var mı yok mu farkına varmıyor Türkiye...
Suriye meselesinde, KCK operasyonlarında, çıkardığı cılız sesler dikkate alınmazsa, CHP'nin ne fikri, ne ağırlığı hissediliyor...
CHP ya gündeme Suriye rejimine destek veren, Suriye ziyareti yapan milletvekilleriyle geliyor ya da parti içi gerginlikleriyle.
Nitekim parti içi son tartışma malum Dersim katliamı...
Dersim'in kendi milletvekilleri tarafından CHP'ye ve Atatürk'e mal edilmesine kızan başka bir grup milletvekilinin, bir grup ulusalcının kazan kaldırmasıyla ortalık karışmış durumda.
Ne garip değil mi?
Partinin başında bir Dersim'li var, ailesinden pek çok insanı Dersim katliamına kurban vermiş Kılıçdaroğlu...
Partinin en önemli destekçileri Alevi kitleler...
Ama partinin bir kısmı Dersim kırımına neredeyse sahip çıkma için ayakta...
Aslında Dersim'e, Atatürk'e sahip çıkma da bahane...
Hedef kurultaya doğru parti içi iktidar yıpratma, olan parti içi iktidar mücadelesi. Nitekim Baykal'ın, Sarıgül'ün adları tekrar dolaşıma boşuna girmiş değil.
Durum şu:
CHP'de Kılıçdaroğlu projesi tam anlamıyla iflas etmiş durumda.
Kılıçdaroğlu'nun \'derinliği\' ve \'özgül ağırlığı\' ne CHP genel başkanlığını kaldırmaya müsait, ne de CHP içinde bir değişim hareketi başlatmaya. Böyle olunca partiye hâkim olacak, yön verecek bir liderlik de oluşamıyor.
Anayasa hazırlık komisyonuna partinin en ulusalcı ismi Süheyl Batum'u gönderen, Dersim meselesini gündeme getiren Hüseyin Aygün'e yönelik tepkileri sessizlik içinde izleyen, hiçbir konuda tutarlı, ön alan bir siyasi fikir öne süremeyen Kılıçdaroğlu'yla açıktır, tüm beklentilere rağmen, CHP yerlerde sürünüyor.
Geleceğe yönelik de hiçbir ışık yok...
Ortada her hangi bir kesimden, gruptan, kişiden gelecek değişim projesi ışığı yok...
Bunun içindir ki, \'itiraz fikri\', \'ulusalcılar\', bu partinin hala en güçlü unsurları...
Hala kendi toplumundan, toplumsal değerlerinden irkilen, kuşku duyan, bunları tehlike kaynağı gören bir anlayış hâkim CHP koridorlarına...
Dahası da var: Dün Ayhan Aktar yazıyordu, \'Sultan Abdülmecid ile son halife Abdülmecid Efendi'yi karıştıran, bu sanıyla sert açıklamalar yapan \'derin\' sözcüler bile var CHP'de...
Çıta bu...
Bu durumun her şeyden önce Türkiye demokrasisi açısından acıklı olduğunun altını çizmek gerekir. Siyasette ağırlığı, siyasi sorunlarda önerisi, değişim sürecinde alternatifi olmayan, Türkiye'yi adeta tek parti düzenine mecbur bırakan bir ana muhalefet partisiden söz ediyoruz...
Nitelik farkına bakmayın, CHP'nin Türk demokrasisinin yol alma sıkıntılarındaki payı dün neyse bugün de odur:
Her şeyden ve herkesten daha büyüktür...
|