Kalem kırılmışsa...

07 Mart 2011 Pazartesi, 09:41

Yaşar Seyman/Birgin

Cuma günü Ankara’da gazeteciler "SİYAH BANTLI" protesto eylemi yaparak gazetecilerin gözaltına alınmasını kınadık. Ve Adalet Bakanlığına yürüyerek, kalem kırdık.

Tutkunu olduğum Ekşi Sözlüğün 3. maddesinde kalem kırmak eylemi şöyle yazıyor:

“Birilerinin suyunun ısındığını gösteren ifadedir. Ferman yazılmış, mürekkep kurumuştur, durum artık değişmez. Dönüşü olmayan yola kesilmiş bilettir, kırılmış kalem. Kalem kırılmışsa, alınacak nefesler sayılı demektir. Hükmeden kırar kalemi, gâh adliyenin hâkimi olur bu, gâh derin vadilerin kudretli baronu… Lakin hükmedenlerin üzerinde bir hükmeden vardır ve daha doğmadan kırılmıştır, insan soyunun kalemi.”

İNSAN EYLEMDE GÜZEL
Her yaşta basın emekçisi, “ Özgür basın, özgür Türkiye" sloganları atarak, taşıdığı ve üzerinde "İleri demokrasiyle gurur duyuyoruz. ABD'den daha özgür basınımız var" yazan pankartla Kızılay’dan Adalet Bakanlığına yürüdük.

Yürürken; dostlarla karşılaşırken ne çok düşündüm:

Kendimi ve insanları en çok eylemlerde seviyorum. Tanıdığım insanlar o gün o eylemde nasıl da yakışıklı nasıl da güzel görünüyor gözüme anlatamam. Onlarla aynı Duyguları paylaşmak, söyleşmek, sevgiyle dokunmak insanı güçlü kılıyor, direnç tazeletiyor, çoğalıyor.

Bir ülke düşünün ki; onlarca yıldır basına açıklamasına, mitinge, yürüyüşlere koşuyoruz. Bu eylemleri yaparken ne yazık ki, tazyikli sudan, biber gazından, polis kuşatmasından kurtulamıyoruz. Her eylemde olduğu gibi bu eylemde de her tür olaya hazır koştuk. Çünkü ayaküstü söyleştiğim basın emekçileri hangi konumda olursa olsun çok tedirgin ve ‘artık yeter!’ diyordu.

“Kalemlerimizi kırıyoruz ama susmayacağız”

TGS Ankara Şube Başkanı Göksel Yıldırım, ülkede daha önce de gazetecilerin gözaltına alındığını, gözaltında öldürüldüğünü, faili meçhullere ve "geliyorum" diyen cinayetlere kurban gittiğini anımsattı. Bazı uygulamalarla ilk kez karşılaştıklarını, hayretle karşıladıklarını, tedirgin olduklarını söyleyen Yıldırım, şunları dile getirdi: “Bir ülkede basın özgürlüğünün düzeyini, ölçüsünü iktidarlar koyamaz.”

"Halen cezaevlerinde 61 gazeteci tutuklu ve hükümlü olarak bulunuyor, cezanın infazı beş yıl süreyle erteleniyor ya da mahkeme kararı temyiz edildiği için haklarında verilmiş olan cezalar henüz kesinleşmemiş olan 39 gazeteci var. 3 binden fazla gazeteci aleyhinde açılmış gizliliğin ihlali ve benzeri davalar sürüyor. Gazeteciler kendini tehlike altında duyumsayıp tedirgin oluyor. Ülkedeki basın özgürlüğünün ciddi sorgulanması gerekiyor."

Gözaltına alınan ya da tutuklanan gazetecilere sürekli yenilerinin eklendiğini belirten Yıldırım, "Yapılan haberlerin, yazılan ya da henüz yayımlanmayan kitapların, gazetecilerin ellerinde meslekleri gereği olmasından daha doğal bir şey olamayacak bir takım bilgi ve belgelerin suç unsuru olarak gösterilmesi basın özgürlüğünün kısıtlanması değil de nedir?"

Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay da basın özgürlüğü isteklerine vurgu yaparak, tarih boyunca direnenlerin kazandığını, kendilerinin de susmayacağını ve verdikleri mücadeleyi kazanacaklarını söyledi.

“Susma sustukça sıra sana gelecek!” sloganı ile bir kez daha tazelendik…

Bir de;

Savcı Öz’e gerek kalmadan biz o eylemle kendimizi fişledik…