Fransa’nın “Türkler, Ermenilere soykırım falan yapmamıştır” diyenlere hapis cezasını kabul ettiği günün gecesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki milletvekilleri “ayıp” bir düzenlemeye imza attılar!
TBMM Genel Kurulu’nda, Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı görüşülürken; hiçbir konuda uzlaşamayan iktidar ve muhalefet milletvekilleri, ortak imzayla bir önerge verdiler ve...
Sadece iki yıl milletvekilliği ya da “dışarıdan bakanlık” yapanlara ömür boyu emeklilik maaşı verilmesini sağladılar!
Ayrıca; emekli milletvekillerinin maaşlarının yüzde 100’e yakın artırılmasının önünü açtılar! 3 bin ile 5 bin lira arasındaki maaşlarını önce 5 bin 600, sonra da ikinci bir önergeyle 7 bin 750 liraya çıkardılar!
Kendilerine böyle cömertçe yontarken, faturayı da yoksul vatandaşa kesmeyi unutmadılar!
Reçetelerde yer alan üç kutuya kadar ilaç için 3 lira, sonraki ilave her ilaç için 1 lira katılım payı alınmasına karar verdiler!
Tekrar ediyorum:
Bu düzenleme, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve atalarımızın Fransa tarafından tarihin en büyük hakaretine uğradığı günün gecesinde, yangından mal kaçırırcasına, “sinsice” yapıldı!
***
Bu yasa; Millet Meclisi’ne hakarettir!
Vekilin, millete karşı kendisini “ayrıcalıklı sınıf” olarak gördüğünün kanıtıdır!
Anayasa’nın “eşitlik” ilkesine ihanettir!
“Bal tutanın parmağını yalaması” değil, elini bileğine kadar ağzına sokmasıdır!
Umarım o ellerinizi, çıkaramazsınız boğazınızdan...
Umarım; hasta ve yoksul insanların kullanacakları ilaçlardan kutu başına alacağınız 1’er lirayla “emekliliğinize” yaptığınız bu yatırım, burunlarınızdan fitil fitil gelir!
***
Meclis’te üçü yakın arkadaşım olmak üzere çok iyi tanıdığım, daha doğrusu tanıdığımı sandığım en az 50 milletvekili var...
En azından onlara yakıştıramadım bu ayıbı... İsyan bayrağı açmalarını ve böyle bir düzenlemeyi engellemelerini beklerdim.
Meğer gırtlak, mide ve bağırsaklar söz konusu olunca; insanın nasıl da çirkinleşebildiğini unutmuşum!
Haktan yana, adaletten yana sandığım vekillerin bile, üç kuruşluk çıkar uğruna, böylesine “özel” bir gecede, “fırsattan istifade” yöntemine sarılabileceklerine ihtimal bile vermemişim!
***
İşte, buradan ilan ediyorum:
Bu düzenlemeden dolayı özür dilemedikleri ve iptal edilmesi için çalışacaklarını açıklamadıkları sürece... Hiçbirinin telefonuna çıkmayacağım. Karşılaştığım yerde gözlerinin içine bakıp, “Yazıklar olsun” diyeceğim!
Selam vermeyeceğim, selamlarını almayacağım!
Soru önergelerini, demeçlerini, faaliyetlerini yazmayacağım.
Ve onlardan söz etmek zorunda kaldığım zaman, “keser gibi” hep kendilerine yonttukları için, “keser vekili” ifadesini kullanacağım!
Çünkü bu düzenleme; AKP’lisinin, CHP’lisinin, MHP’lisinin, BDP’lisinin, kısa adı TÇP olan “Türkiye Çıkar Partisi”nin vekilleri olduğunu gösterdi!
Bu garip, ayıp ve hatta skandal düzenleme iptal edilinceye kadar, Türkiye Millet Meclisi Başkanı da benim için Türkiye Çıkar Partisi Genel Başkanı’ndan ibarettir!
***
Arkadaş olduğumuzu düşünen milletvekilleri; birazcık aklınız varsa, bu düzenlemenin iptalini sağlamadan, bunun için mücadele etmeden sakın çıkmayın karşıma...
Yemin ediyorum; ananızdan doğduğunuza pişman ederim!
*****
HA O, HA BU!
Aralarında bir Genel Merkez Danışmanı ve Ankara’daki il ve ilçe yöneticilerinin de bulunduğu çok sayıda AKP’li, bu pazar günü düzenlenecek törenle CHP’ye katılacakmış...
Yeni üyelerin rozetlerini de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu takacakmış...
Bu bile...
Meclis’teki partilerin birbirlerinden hiçbir farkı kalmadığının göstergesi olarak kabul edilemez mi?
*****
GÜNÜN SORUSU
Sorum; her konuda gırtlak gırtlağa girerken, emekli vekillere kıyak konusunda “kan kardeşi” olan Recep Tayyip Erdoğan’a, Kemal Kılıçdaroğlu’na, Devlet Bahçeli’ye ve Selahattin Demirtaş’a:
Partilerinizin hayata geçirdiği bu skandal düzenlemeden sonra insan içine nasıl çıkacaksınız?
*****
Prof. Dr. Türköne, Atatürk milliyetçiliğini bilmiyormuş!
Cumhurbaşkanı Gül’ün, “Atatürk Kurumu” üyeliğine atadığı Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne, “Atatürkçülük tam bir bağnazlık, yobazlık ve çağdaşlığa kapalılık şeklinde yayılıyor. Mevcut Anayasa’nın ikinci maddesinde yer alan ‘Atatürk Milliyetçiliği’ ifadesi, yeni yapılacak Anayasa’dan çıkarılmalıdır. Çünkü bunun ne olduğunu bilen bir Allah’ın kulu yok” demiş...
***
Bu ülkenin ilkokul bitirmiş bütün vatandaşları, “Atatürk milliyetçiliği”nin tanımını adı gibi bilir.
O, asla ırkçılığa dayalı bir milliyetçilik değildir. Din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, “dil, kültür ve siyasi birliktelik” gibi değerlere dayanır. Amacı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlüğünü korumak ve ayrılıkçı akımları engellemektir.
Tüm bunları elbette Prof. Dr. Türköne de bilir...
Ama o koltuğa atanma nedeni, birçok kavramdan sonra “Atatürk ilkelerinin de içini boşaltmak” olduğu için, bilmezden gelir...
Türköne’nin daha görevine başlamadan söylediği bu sözler bile, Cumhurbaşkanı’nın yaptığı bu atamayla nasıl büyük bir sorumluluk altına girdiğinin kanıtıdır!
|