Gençlik arkadaşım DoğanYurdakul hem 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinde hem de darbecilere karşı yapıldığı söylenen sivil dönemde acı çektirilen, hayatı karartılan, onurlu, namuslu bir aydın. Bir insana hem darbeciler hem de darbe karşıtları eziyet eder mi diyeceksiniz. Eder çünkü burası Türkiye. Akla, hayale sığmayan işler olur.
Doğan’ınsevgili eşi Güngör Yurdakul, hapiste olan eşiyle vedalaşamadan vefat etti. Şimdi Doğan, dört günlük izinle cenaze törenine katılmak için dışarıda. Eşini gömdükten sonra yine hücresine dönecek ve gazetecilik faaliyeti dışında neyle suçlandığını öğrenmek için çile dolduracak.
Yunan trajedilerini akla getiren bir kader.
Ne diyeceğimi bilemiyorum: Hem sevgili eşinin kaybı hem de çektiğin çile için sabır diliyorum kardeşim.
Ve Hrant
Bir başka acı da Hrant Dink’in ailesinde yaşanıyor. Hrant’ın hayatı bir zalim kurşınla elinden alınmasaydı 15 Eylül’de doğum gününü kutlayacaktı. Bırakmadılar.
Geçen hafta arkadaşları Başbakan’a şu mektubu yazdı:
“15 Eylül Hrant Dink’in doğum günü. Yaşasaydı 57 yaşına basacaktı.
19 Ocak 2007’de, bebeklerden katil yaratan o karanlık, Hrant’ı aramızdan almasaydı, muhtemelen yarın akşam torunları, ailesi ve dostlarıyla birlikte rakısını yudumlayacaktı.
İzin vermediler.
19 Eylül Pazartesi günü, katillerinin yargılandığı davanın yeni bir duruşması var.
Artık sayısını anımsamadığımız, bir arpa boyu yol alınamayan duruşmalardan biri daha...
Böyle bir günde, Hrant’ın arkadaşları olarak Başbakan Erdoğan’a hep birlikte aşağıdaki mektubu yazdık:
Sayın Başbakan,
Arkadaşımız HrantDink’i öldürdüler.
Beşinci yılına yaklaşan adalet arayışımız kadük kalmıştır.
Dilekçe verdiğimiz topyekün devlet, kendini katile yakın gördü.
Zaten katil, polis, bayrak ve muzaffer gülümseme kahramanlık posterinde poz vermişti.
Bir türlü ilamını malum edemediğiniz o kalabalık güruh, elbirliğiyle kıstırmışlar, hain pusuda kurşun sıkmışlar, kaçmışlar, saklanmışlardı.
Şikâyetçiyiz.
‘Adalet, namus sözümdür’ diye ölü evinde ant içtiğiniz halde, Hrant Dink’i işaret parmağıyla gösterip ‘Bunu’ diyen yardımcınızı ‘Meclis Başkanı’, resmi makamda adamları resmen, ‘Yakarız canını bak’ diyen valinizi vekil, emanet edilen canı kollamayan emniyet müdürünüzü vali, 17 yaşındaki O.S.’yi kocaman Ogün Samast ettiniz.
Kan adaletle susar, şikâyetçiyiz.
İsim verdik soruşturun diye. İçişleri Bakanı’nız, olmaz onlar bizim çocuklar dedi.
Dışişleri Bakanı’nız AİHM savunmasında bu toprakların yiğit evladına Nazi dedi.
Çevik kuvvetleriniz Rakel Dink önlerinden geçerken katillere yazılan methiye türkülerini mırıldanarak Beşiktaş Adliyesi’nde koro yapıverdiler.
Katillerimizi adalet evine getiren jandarma, cezaevi aracına ‘Ya sev ya terket’ diye yapıştırma asmıştı.
Sayın Başbakan,
Nedir daha derine inmeyi engelleyen o ‘büyük kasabanın sırrı?’
Azınlıklardan gasp edilenin birazını geri vermeniz sebebiyle seslendirdiğiniz nutukta, ‘Bu ülkede hiç kimse ruh tedirginliğiyle yaşamayacak artık’ diyordunuz Hrant’ın veda mektubuna atfen...
İnanın, tedirginliğimiz her zamankinden büyüktür.
Sayın Başbakan,
Mala gelenin telafisi bulunur.
Cana gelene de davranınız.
Anadolu toprağından HrantDink’in payına bir metrekare toprak düştü.
O da mezarıdır!
Kamera denilen vakanüvis silinmiş, bize kalan 19 Ocak 2007 tarihli seyirliğinde 5 kişi saydık, Hrant’a pusu kuranlardan...
Kim bunlar SayınBaşbakan?
Görüneni, görünmeyeni, katillerimizi istiyoruz, adalet olsun, hak hâkim olsun diye.
Bizim hakkımız bizde saklı duruyor, helalleşmekten başka çarenin kalmadığı savaş yorgunu memleketimizde...
Suallerimiz cevapsız!
Adalet nöbetçisi ‘Hepimiz Hrant’ız’ diyen yüz binlerin eli hâlâ vicdanında...
Cevaplarımızı almadan susmayacağız.
Sormaya devam edeceğiz.
Hrant için, adalet için!
Hrant’ın arkadaşları.”
***
İşte resim bu: Acılı ülkeden, acıklı insan manzaraları. Parçalanmış hayatlar, yüreği kanayan eşler, çocuklarÖÖlümün, cinayetin, haksızlığın sıradanlaştığı bir ülke.
Ne demişti Nazım:
“Hava kurşun gibi ağır
Yüreklerin kulakları sağır
Bağır, bağır, bağır,
Bağırıyorum.’’
Ama kimse duymuyor ne yazık ki!
NOT: Pazar günleri yayınladığım “Edebiyat Notları”nı bu iki acı olay nedeniyle salı gününe erteledim.
|