İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

HABER

Kadın tüpteki macunsa, Ali Bulaç ne?

Kadın tüpteki macunsa, Ali Bulaç ne?

15 Aralık 2011 Perşembe, 07:44

Eski bir Kadir İnanır filminden, o meşhur replikle başlayalım; “bundan sonra çocuklarının anası, evinin kadını olacaksın!” Bu replik Kadir İnanır ile özdeşleşmesine rağmen bir dönem Türk sinemasının da özeti gibi. Türlü felaketler nedeniyle “kötü yol”a düşmüş kadın, erkeğin yüce gönüllülüğüyle “evinin kadınlığı” mertebesine çıkardı o yıllarda. Gerçi -di’li geçmiş zaman kalıbıyla gidiyoruz ama bu anlayış hâlâ çok yaygın. Geçen hafta İzmir’de bir kadına şiddet uygulayan polislerin, savunma olarak “ama konsomatristi” demesinden anlayabilirsiniz. Yani eğer konsomatris değil, evinin kadını, çocuklarının anası olsaydı dokunmazdık der gibi tıpkı. Endişe etmeyin, medya bu olaya duyarsız kaldı filan diye girişmeyeceğim. Zira “kadına şiddete” karşı çıkma ve teşhir etme söz konusu olunca kimse mangalda kül bırakmıyor neyse ki. Lafa gelince böyle de, kimi bilinçaltlarına yerleşik öyle bir anlayış var ki, belki de kadına şiddetin sebeplerinden biri. İşte bu haftaki Köşe Vuruşu’nda o anlayışı Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç ile örneklemek istiyorum.

KADINLAR PİYASAYA DÜŞMESİN
Ali Bulaç iki haftadır köşesinde “kadın” konusunu tartışıyor. İstanbul eski müftüsünün ve Diyanet İşleri Başkanı’nın kadınları ibadethanelere çağırmasını eleştirerek başlayan yazılar, kadının yerinin evi olduğunun altını çizer nitelikte gidiyor. Kadın erkek eşitliğini savunanları “şirretliği feminizm diline çevirmiş mütecaviz” kişiler olarak tanıtıyor örneğin. Hızını alamıyor belki de sırf polemik sevdasıyla yine kendi gazetesinin yazarı Etyen Mahcupyan’ı “o da böyle düşünür zaten” diye işin içine çekmeye çalışıyor. Bulaç daha ilk yazıda işi dış mihraklara havale ediyor. Zaten bu kadın erkek eşitliği ve kadınların işgücüne katılımı safsataları hep Batı merkezli formüle edilerek Müslüman toplumlara empoze ediliyor diyor. Bunun altında da bazı komplo teorileri arıyor. Kadının evden çıkmasını “piyasaya düşmek” diye tarif eden Bulaç, umarım bunun meşruiyeti din içerisinden sağlanmaz diyor. Bulaç ikinci yazısında iyice istatistiklere dalarak kadınların işgücüne katılımının yıllar içinde nasıl da arttığını panikle anlatıyor ve “yetmedi mi” diye soruyor?

EYVAH “EN AZ ÜÇ ÇOCUK NE OLACAK”?
Bulaç üçüncü yazıya “Seferbirlik” başlığını atarak, kadın-erkek eşitliğiyle ilgili uyarı ve olumlu gelişmeleri yine “aman Allah’ım neler oluyor?” diye neredeyse vahvahlanarak anlatmaya devam ediyor. Ancak yazının sonlarına doğru Bulaç’ın ağzındaki bakla çıkıyor. Çalışmak ve ekonomik özgürlüğünü elde etmek için evden bir kere çıkan kadın, ya doğurmak için evine dönmezse? Bulaç Avrupa’daki eksi nüfus artışını kadınların iş hayatına yoğun katılımına bağlarken, işte “Türkiye’yi de bu hale getirmeye çalışıyorlar” diye bağlıyor işi. Bizimkiler de bu büyük oyunu yutuyor minvalli yazılarla, tıpkı 28 Şubat günlerindeki bir Emin Çölaşan gibi uyarıyor devletini. Çölaşan nasıl “Türkiye İran olmasın” diye orduyu göreve çağırıyorsa, Bulaç da “en az üç çocuk filan güme gidecek, aman şu kadın erkek eşitliği masalına inanmayın” diyerek uyarıyor büyüklerini.

KADIN TÜPTEN ÇIKAN MACUN GİBİDİR
Ali Bulaç artık nasıl dertlendiyse kadınların iş hayatına katılmasını meselesini bir türlü bitirmiyor. Dördüncü yazıda kadının iki ayağıyla birden evinin dışına çıktığı anda bir sömürü nesnesi haline geleceğini, bir ayağının hep evde olması gerektiğini belirtiyor. Bunu İslam tasavvurunda “kadın pergel gibidir” diyerek de örnekliyor. Örnek vermeyi pek sevmiş olacak ki, “kadın tüpten çıkan macun gibidir bir çıktı mı eve dönmez” diyerek kadını birşeylere benzetmekten kendini alamıyor. İyice kendinden geçerek “zaten kadın evden çıkınca özgürleşmiyor ki, yine çoğu erkek patronların emrine giriyor” gibisinden muhteşem fikirlerle tezini kanıtlamaya çalışıyor. Artık burada ne imâ etmeye çalışıyor onun yorumunu okura bırakıyorum.

ALİ YAZAR, VELİ BOZAR
Şimdi bir anlığına 28 Şubat ve öncesine gidelim, şu anda iktidarda olanlar, türban veya başörtüsü yasağının kadını eve hapsettiğini savunarak siyaset yapıyor, o dönemki statüko ise bunların birer siyasal simge olduğunu ve Türkiye’ye şeriat getirilmeye çalışıldığını iddia ediyordu. Balans ayarı, postmodern darbe, internet andıcı, Anayasa mahkemesi derken o günün mağdurları bugünün iktidarı oldu.. Sırf örtülü diye eve hapsedilmeye çalışılan kadınlar özgürlüklerini kazandı. Gelinen noktada artık nasıl bir statüko bekleniyorsa sanırım onu da Ali Bulaç tüpten çıkardı. Evet “kadına şiddet” önemli bir sorundur. Ama bir kadına şiddeti meşrulaşturabilecek bu bakış, yani bilinçaltında yatan bu kadın-erkek eşit değildir anlayışı ondan çok daha önemlidir. Sırf şu yazıda verdiğim örnekler bile insanı dehşete düşürmeye yeter. Feminizmi şirretlik, kadını pergel yahut tüpteki macun olarak gören anlayış, sizce kadına şiddete ne kadar mesafe alabilir? Ali Bulaç’ın yazıyla ve şiddete başvurmadan ifade etmeye çalıştığını maalesef karakoldaki polis yahut eve dönünce sıcak yemeğini tabakta görmeyen koca farklı şekilde ifade edebilir. Pekâlâ tüpten çıkan macunu içine geriye sokmaya çalışıyorduk diye kendilerini savunabilirler. Çoğunun evinde “pergel” olmakla beraber, herkesin elinde kalem yok nitekim; Ali yazar, Veli bozar, tüp macunu sıkar azar azar...

Kaynak : ÜMİT ALAN/Birgün

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2025 Bursa Bağımsız