Hükümetin taşeron işçilerin sorunlarıyla ilgili yeni bir çalışma başlatacağı, taşeron işçilerin sosyal ve özlük hakları ile ilgili tüm konularda birtakım düzenlemeler yapılacağı iddia ediliyor. Bazı gazete ve internet sitelerine aynı cümlelerle yer alan “500 bin taşerona tazminat müjdesi!” başlıklı habere göre; başta kıdem tazminatı hakkı, iş garantisi, asgari ücretin üzerinde ücret alma hakkı vb gibi konularda hükümet tarafından yasal düzenleme yapılacakmış.
Haberin ne kadar gerçekçi olduğu bir tarafa, veriliş tarzına bakıldığında, geçmişte işçilerin ve kamu emekçilerinin haklarına yönelik saldırılar gündeme geldiği zaman verilen haberler gibi, yeni bir saldırı dalgasının arifesinde olunduğu anlaşılıyor. Hükümetin çalışma ve sosyal güvenlik alanında yeni düzenlemeler yapacağı ve “işsizlikle mücadele” için yeni istihdam paketi hazırlığı içinde olduğu belirtiliyor. Yıllardır kıdem tazminatlarını alamayan taşeron işçilerin kıdem tazminatı fonu kurulduğu zaman artık tazminatlarını alabilecekleri, ücretlerinin asgari ücretin üzerine çıkacağı gibi haberler gerçek niyetin taşeron işçilerin sorunlarını çözmek olmadığını gösteriyor.
Hazırlıkları süren istihdam paketi içinde kıdem tazminatı fonunun yanı sıra, her sektör için taban ücret belirleneceğinden bahsediliyor. Buna göre örneğin sağlıkta çalışan taşeron işçiler ile diğer alanlarda çalışan taşeron işçilerin ücretlerinin farklı olacağı belirtiliyor. Bu durum, muhtemelen bölgesel asgari ücret uygulaması ile ortaya çıkacak eşitsizliklerin bir benzerinin farklı işkolları üzerinden kamuda da hayata geçirilmesini gündeme getirecek. Hastanede çalışan taşeron işçi ile belediyede çalışan taşeron işçi farklı ücretler alacak. İşsizliğin de etkisiyle taşeron işçiler arasında rekabetin artması işçi ücretlerini mutlak olarak azaltacağından, asgari ücretin altında işçi çalıştırma yaygınlaşacak. Ancak hükümetin yapacağı düzenleme ile işçilerin asgari ücretin üzerinde ücret almalarının önünün açılacağı öne sürülüyor. Hatta daha da ileri gidilip, taşeron işçilerin ücretlerinin kadrolu işçilerle aynı seviyeye gelebileceğini bile iddia ediliyor. Oysa taşeron sisteminin temelinde işçileri daha ucuza, daha fazla ve herhangi bir ek ödeme yapmadan çalıştırmak var. Böyle bir düzenlemeyi yapmak, taşeron çalıştırma sistemini fiilen ortadan kaldırmak anlamına gelir ki, yıllardır bu sistemden beslenen bir hükümetten böylesi bir adım beklemek mümkün değil.
ASIL HEDEF KIDEM TAZMİNATI
Hükümetin seçimden hemen sonra istihdam maliyetlerini azaltmak için kapsamlı bir “istihdam paketi” hazırlığı içinde olduğu ve merkezinde kıdem tazminatlarının kaldırılarak yerine fon kurulmasının bulunduğu bazı düzenlemeler için kamuoyu oluşturmaya çalıştığı biliniyordu. Kıdem tazminatı fonu, özel istihdam bürolarının kurulması, bölgesel asgari ücret vb gibi düzenlemelerin içinde yer alması planlanan istihdam paketi açıklanmadan önce, daha önceki benzer örneklerde olduğu gibi yandaş gazetelere özel olarak “servis edilmiş” haberlerin bu seferki figüranı taşeron işçiler ve onların yaşadıkları ağır sorunlar oldu.
Hükümet programının açıklanmasının hemen arkasından işçi sınıfının elinde kalan en önemli haklardan birisi olan kıdem tazminatına yönelik tartışmalar başlatıldı. Bu tartışmalar, kıdem tazminatının patronlar için ciddi bir maliyet oluşturduğu, işçilerin büyük bölümünün kıdem tazminatını alamadığı ve bu nedenle kıdem tazminatının bir fonda toplanması gerektiği ekseninde yürütüldü. Tartışmaların büyümesi üzerine Çalışma Bakanı Faruk Çelik, “sosyal taraflar”ın görüşlerini alarak önümüzdeki dönemde bu sorunu çözeceklerini açıkladı.
“500 bin taşerona tazminat müjdesi!” başlığıyla basına yansıyan haberler, Hükümetin daha önce benzer girişimlerinde olduğu gibi, “kıdem tazminatı fonu” oluşturmak için taşeron işçilerin yaşadıkları sorunları istismar ederek bu işi çözmeyi planladığını gösteriyor. Yıllardır kıdem tazminatı alamayan taşeron işçilerin fon sayesinde kıdem tazminatı alma hakları olacağını iddia ediyor. 4857 Sayılı İş Kanunu’na göre bir yıl kıdemini dolduran her işçi, en azından hukuki olarak, kıdem tazminatı almaya hak kazanıyor. Taşeron olarak çalıştırılan işçilerin sanki kıdem tazminatı hakları yokmuş da, hükümet sayesinde bu hakkı elde edeceklermiş gibi bir hava yaratılmaya çalışılması ayrıca dikkat çekici.
AKP hükümetinin işçi hakları konusundaki gerçek niyetini bilmesek, geçmişte işçilerin haklarına yönelik yaptığı ağır saldırıları hatırlamasak, taşeron işçilere yönelik olarak gösterdikleri duyarlılık karşısında gözyaşlarımızı tutamayacağız. Ancak gerçekler hiç de öyle gösterilmek istendiği gibi değil. Geçtiğimiz 9,5 yıl içinde işçilerin elinde avucunda hangi hakkı varsa gasp eden, hakkını arayan, sendikalaşan işçilerin üzerinde polisiyle, panzeriyle, gaz bombasıyla saldıran bir zihiyetin taşeron işçilerin yaşadığı sorunları çözmesini beklemek ne kadar gerçekçi?
AKP DÖNEMİNDE TAŞERON ÇALIŞTIRMA PATLADI
Taşeronlaştırma, bir fabrika ya da kurum içindeki iş ya da hizmetin tamamının ya da bir kısmının asıl işi yapanın, ikinci işverene (taşerona) yaptırılması olarak, özellikle son yıllarda kamuda ve özel sektörde hızla yaygınlaştı. Hatta Devlet Bakanı Egemen Bağış, bu yılın başında bir soru önergesine verdiği yanıtta; “kamuda bazı hizmetlerin hizmet alımı yoluyla sürdürülmesinin daimi personel istihdamına göre daha ekonomik olduğunu” söyleyerek, “taşeron işçi daha ucuz oluyor” cevabını vermiş ve hükümetin taşeron işçi çalıştırma konusundaki düşüncesini özetlemişti.
AKP iktidarı döneminde kamuda çalışan kadrolu işçi sayısı hızla azalırken, taşeron olarak çalıştırılan işçilerin sayısında resmen bir “patlama” yaşandı. 2002 yılından bu yana bütün işkollarında yaşanan yoğun taşeronlaştırma uygulamaları sonucu 6 milyona yakın insan iş güvencesi ve diğer sosyal güvencelerden yoksun olarak, düşük ücretle ve her an işten atılma korkusu ile çalıştırılıyor. Bugün sadece kamuda çalıştırılan taşeron işçi sayısının 400 bine yaklaştığı tahmin ediliyor.
Taşeron olarak çalıştırılan işçilerin yüzde doksanı ücretlerini zamanında alamıyor. Özellikle hastanelerde çalışan taşeron işçilerin ücretlerini zamanında alamadığı için sık sık iş durdurduğunu biliyoruz. Başbakanlığa bağlı Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) yaptırdığı inşaatların tamamına yakını taşeronlar tarafından, hatta bazıları taşeronun taşeronu tarafından yapılıyor ve bu inşaatlarda çalışan işçiler sık sık ücretlerini alamadıkları için eylemler yapıyorlar.
Fabrikalardan hastanelere, okullardan belediyelere, tersanelerden madenlere kadar özel ya da kamu fark etmeksizin taşeron işçi çalıştırma uygulamaları son yıllarda büyük bir artış gösterdi. AKP iktidara geldiğinde Sağlık Bakanlığı bünyesinde sadece 11 bin taşeron işçi çalıştırılıyorken, bu sayı bugün 150 bini bulmuş durumda. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde bulunan 27 bin okulda bir tane bile kadrolu yardımcı hizmetli yok. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bütün okullarda ve diğer eğitim kurumlarında öğrencilerden toplanan paralarla ücretli yardımcı hizmetliler istihdam ediliyor. Yine pek çok belediyede çalışan taşeron işçi sayısı kadrolu işçilerin sayısını geçmiş durumda.
AKP hükümeti döneminde özellikle kamuda taşeron işçi çalıştırmanın geldiği boyutlar göz önüne alınırsa, yıllardır taşeron sisteminden ve onun yarattığı eşitsizliklerden beslenen bir hükümetin, gerçek anlamda taşeron işçilerin sorunlarını çözmesi, onların mevcut koşullarını iyileştirecek düzenlemeler yapması beklenemez. Bu durumda hükümetin başka bir oyun içinde olduğu, gerçek niyetini gizlemek ve kamuoyu desteğini almak için taşeron işçilerin yıllardır yaşadığı sorunları istismar etmeye çalıştığı anlaşılıyor.
BU OYUNU BOZMAK GEREK
İşsizliğin yaygın ve vasıflı işgücünün sayısını düşük olduğu Türkiye gibi ülkelerde taşeronlaştırma, çok sayıda vasıfsız (sermaye açısından yeterince nitelikli olmayan) işgücünün bulunması nedeniyle işçi ücretleri çok düşük düzeylerde (bazen asgari ücretin bile altında) belirleniyor ve bu durum işyerlerinde yaşanan hak ihlallerinin temel tetikleyicisi olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanı sıra, sosyal hakların tasfiyesi sürecinde taşeronlaşma hem son derece etkili bir araç, hem de bu tasfiye sürecinden beslenen tehlikeli bir sistem olarak dikkat çekiyor.
Taşeron çalıştırma, başta iş güvencesi olmak üzere kıdem tazminatı, yıllık izinler, fazla mesailer gibi kazanılmış tüm haklarını ortadan kaldırmayı hedefliyor. Taşeron sisteminin patronlar için yarattığı avantajlar ortadayken, devletin bizzat kendisinin de bir işveren olarak taşeron işçi çalıştırmayı yaygınlaştırmak için peş peşe adımlar attığı bir ortamda işgücü maliyetlerini arttıracak düzenlemeler yapılması hiç de mantıklı değil.
Taşeron işçilerin büyük bölümü asgari ücretle her türlü haktan yoksun olarak, insanlık dışı koşullarda çalıştırılıyorlar. Dışlanmaları, aşağılanmaları, ikinci sınıf insan muamelesi görmeleri ayrı bir sorun. Her koşulda patronların ekmeğine yağ süren taşeron sisteminin aynı zamanda işçi sınıfının kendi içindeki rekabeti arttıran bir rol oynaması, kadrolu ya da taşeron işçilerin sorunlarının esas kaynağı olan patrona karşı birlikte hareket etmelerini engelliyor.
AKP Hükümetinin, bırakalım işçilerin lehine düzenlemeler yapmasını, bütün istihdam yapısını taşeron sistemine uygun hale getirmek için bugüne kadar çok sayıda adım attığı biliniyor. Bu nedenle işçi sınıfının en ağır koşullarda çalışan kesimini oluşturan taşeron işçilerin bugün içinde bulundukları koşullarda çalıştırılmalarının öncelikli sorumlusu olan bir hükümetin çıkıp da “taşeron işçilerin sorunlarını çözeceğiz” açıklamaları yapmasının ciddiye alınır bir tarafı yok.
Hükümetin yeni istihdam paketi ile ne yapmak istediği çok açık. Bu nedenle hükümetin kamuoyu desteğini almak için taşeron işçilerin sorunlarını istismar ederek oynamak istedikleri oyunu doğru okumak gerekiyor.
Ne zaman işçi sınıfının haklarına yönelik yeni bir saldırı gündeme gelse, hükümet aynı senaryo eşliğinde hep aynı oyunu oynuyor. Sendikalar ve diğer emek örgütleri, bir şey yapılmadığında nasıl sonuçlanacağı bugünden belli olan bu oyunun bir kez daha sahnelenmesine izin vermemek gibi önemli bir sorumlulukla karşı karşıyalar.
|