İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

HABER

Denizli Milletvekili Cihaner: “Hopa; AKP’nin gerçek yüzüdür. AKP’nin demokrasi anlayışı; Hopa Davasıdır”

Denizli Milletvekili Cihaner: “Hopa; AKP’nin gerçek yüzüdür. AKP’nin demokrasi anlayışı; Hopa Davasıdır”

11 Aralık 2011 Pazar, 10:28

Denizli Milletvekili İlhan Cihaner Hopa Davası ile ilgili olarak yaptığı açıklamada intikamcı uygulamalarla karşı karşıya olduklarını lakin Hükümeti eleştirmenin terör suçu olmadığını belirterek “Hopa; AKP’nin gerçek yüzüdür. AKP’nin demokrasi anlayışı; Hopa Davasıdır.” diye konuştu.

Denizli Milletvekili Cihaner Ankara’daki Hopa Davası ile ilgili açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Geniş toplum kesimlerini mağdur eden pek çok davayla karşı karşıyayız. Bunların tamamının kökeninde, iktidarın kontrolü altına girmiş yargı anlayışı olduğunu hepimiz, her geçen gün, biraz daha anlar hale geldik. İster Ergenekon olsun, ister Balyoz olsun, ister KCK davası olsun, isterse Devrimci Karargâh olsun. Odatv davası olsun ya da Şike Davası olsun, ya da bugün sizlerin karşısında bulunmamın gerekçesi olan, Hopa Davası olsun… Bu davaların tamamında benzer hukuk uygulamaları, hukuk dışı uygulamalar söz konusu ve bunların tamamının hedefi de; mevcut ya da potansiyel muhalif güçleri susturmak, onları ezmek. Hopa Davası’yla ilgili söyleyeceklerime geçmeden önce herkesin, her zaman çok sık tekrar etmesi gereken, göz önünde bulundurması gereken 4 tane Anayasa Maddesi’nden söz edeceğim sizlere.

Anayasa Madde 25 der ki; “Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebeple ve amaçla olursa olsun, kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”

Madde 26: “Herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla, tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir alma ya da verme serbestîsini de kapsar.”

38.Madde: “Kimse işlendiği zaman yürürlükte olan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.”

Madde 34’te ise: “Herkes önceden izin almaksızın (Bu noktaya dikkatinizi çekiyorum)silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”

Bu maddelerin herkesin, her an aklında bulunması gerekir diye düşünüyorum.

Bilindiği gibi kamuoyunda Ankara Hopa Davası olarak bilinen davanın ilk duruşması yarın, 9 Aralık 2011 tarihinde, saat 10:00’da, Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Tabi bu davaya ilişkin olarak, nasıl hazırlandığına dair, çok kısa bir geriye gitmekte fayda görüyorum.

Bilindiği üzere 31 Mayıs 2011 tarihinde, AKP Hopa’da bir seçim mitingi yapmak istedi. Ancak o tarihten yaklaşık bir ay önce, Bakan Hayati Yazıcıoğlu’nun Hopa’ya girişine izin verilmedi. Muhtemeldir ki, bu protesto eyleminin intikamını almak istediler.

Maalesef intikamcı bir uygulama ile karşı karşıyayız.

Çok hazırlıklı bir şekilde AKP oraya yığınak yaptı. Neredeyse Hopa nüfusunun yarısı kadar polis çevre illerden Hopa’ya geldi. Ancak, Hopalıların mitinge ilgisi yoktu. Daha çok kurulmak istenen HES’leri, düşük çay fiyatlarını, gecikmiş çay ödemelerini, bunlar gibi güncel olayları, protesto etmek için, başka bir yerde toplanmış, barışçıl bir gösteri yapmak istiyorlardı. Ancak bu gösteri alanının bulunduğu yerdeki bir pankartı, Başbakan’ın görmemesi için, polis indirmek istedi ve olaylar böyle başladı.

Olaylar sırasında polisin kullandığı aşırı şiddet, gaz bombaları, tazyikli su ve coplama nedeniyle birçok yurttaşımız yaralandı ve olayları yatıştırmak isteyen emekli öğretmen Metin Lokumcu da, maruz kaldığı şiddet sonucunda hayatını kaybetti.

Başbakan, olayları “Eşkıya Hopa’ya inmiş” diye açıkladı. Hayatını kaybeden Metin Lokumcu’dan, “Bir tanesi de kalp krizi geçirerek ölmüş. Kimliğini bilmiyorum. Üzerinde durmak gereği de hissetmiyorum” diyerek bahsetti.

Bugünlerdeki Libya ve Suriye’deki isyancılara gösterdiği ilgi ve şefkati – tırnak içinde- demokrasi aşkının(!) zerresini, kendi yurttaşlarına göstermedi.

Bu olayları protesto etmek için Türkiye’nin her tarafında protesto gösterileri yapıldı. Bunlardan birisi de AKP’nin Ankara İl Başkanlığı’nın önündeydi ve yurttaşlar, değişik platformlardan, sendikalardan, sivil toplum örgütlerinden, öğrenci derneklerinden, bir çelenk koymak istediler protesto için. Polis, Hopa’da uygulanan şiddeti, orada toplanan vatandaşlarımıza da gösterdi. Unutmayın ki, yurttaşlarımız, biraz önce Anayasa’da da dayanağını bulan Anayasal Haklarını, temel insan haklarından olan toplantı, gösteri yürüyüşü ve ifade özgürlüğü haklarını kullanmak için toplanmışlardı. Aynı şiddet burada da uygulandı. Birçok yurttaşımız yaralandı.

Bu durum, demokratik haklarını kullanmak isteyenlerin, protesto hakkını kullanmak isteyenlerin, hangi sonuçlarla karşılaşabileceklerinin en somut örneklerinden…

“Hükümeti eleştirmek, terör suçu değildir!”

Ülkemizde artık hükümetin icraatını herhangi bir açıdan beğenmemek ve bunu bir şekilde ifade etmeyi istemek, terör örgütü üyesi olmak suçlamasıyla karşı karşıya kalmak için yeterli bir hale gelmiş durumda. Toplumsal muhalefetin, demokratik haklar dâhilinde olan meşru eylemlerine katılmaktan dolayı insanlar tutuklanmakta, haklarında davalar açılmaktadır. Ankara Hopa Davası ile herkese, toplumun bütün kesimlerine verilmek istenen mesaj şudur: Kim olursan ol, ne söylersen söyle, muhalefet ediyorsan, eleştiriyorsan, protesto ediyorsan silahlı bir terör örgütüne üye olduğun gerekçesiyle her an gözaltına alınabilir ve yargılanabilirsin. Üstelik ne ile suçlandığını bilmeden, artık infaz haline gelmiş uzun tutukluluk sürelerini göze alacak şekilde, terör suçlamasıyla karşı karşıya kalabilirsiniz. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, bu davada söz konusu olan eylemler için, bu kadar ağır bir suç-ceza tehdidiyle karşı karşıya kalmanın tek bir açıklaması var. AKP iktidarının kendisine yönelik hiç bir bireysel ya da toplumsal muhalefete tahammülü kalmamıştır. Ancak bu şekilde açıklanabilir.

Şu anda dünyada terör suçundan yargılanan kişilerin 3’te 1’i bizim ülkemizdedir. Dünya’da, terör suçundan tutuklu bulunan 35.217 kişinin 12.897’si ülkemizdedir. Bu yerleştirilmek istenen yeni terör algısı ve hükümet uygulamalarına karşı gelen herhangi bir eylemi terör olarak tanımlaması çerçevesinde hayata geçirilmeye çalışılıyor.

HES’lere karşı mücadele etmek, çay fiyatlarını beğenmemek, bu fikirleri açıklamak tamamen terör suçu olarak kabul edilmekte hatta bir stat açılışında çalınan ıslık, yapılan tezahürat bile bir terör eylemi olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte şunu kabul etmemiz gerekir. Mevcut durumu anlamak için AKP’nin, özellikle Özel Yetkili Mahkemeler aracılığıyla ve anti-demokratik hükümler bulunduran terörle mücadele kanunu, ceza kanunu, ceza muhakemeleri kanunu gibi kanunlar aracılığıyla Devlet Güvenlik Mahkemelerine rahmet okutan Özel Yetkili Mahkeme savcı ve hâkimlerinin uygulamalarına bakmamız ve kökeninde bunun olduğunu kabul etmemiz gerekir.

Ankara’daki Hopa Davası, HES’leri protesto eden, toprağına ve suyuna sahip çıkacağını dile getiren Hopa’lı yurttaşlarımızın akıl almaz bir şiddete maruz kalmasını ve emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun öldürülmesini protesto etmekle ortaya çıkmıştır.

Özel Yetkili Mahkemeler eliyle yürütülen dava, gerek tutuklananların çoğunun henüz 20’li yaşlarda olması, gerekse iddianamenin faşist 12 Eylül zihniyetini yansıtması açısından dikkat çekicidir. Terör örgütüyle ilgili olmak, örgüt propagandası yapmak gibi iddiaların gündeme getirildiği davada delil olarak gösterilenler, nasıl bir akıl tutulmasının ve hukuk katliamının içinde olduğumuzun açık göstergesidir.

“AKP, 12 Eylül’ün öz evladıdır”

Delil olarak gösterilenler, her kitapçıda bulunabilecek Sol Yayınları, başbakanın seçim sürecinde posterlerine bakıp gözyaşı döktüğü, daha sonra da herkesin haksızlığa uğradığını kabul ettiği sol eylemciler, flamalar, saç kestirme eylemi, sapı kırık bir şemsiye ve puşidir. Bu delillerle ağır cezalar istenmektedir. Delil olarak sunulan şeylere baktığımızda, çok net olarak şu tespiti yapabiliriz. 12 Eylül’ün hala devam ettiğini ve AKP’nin 12 Eylül’ün öz evladı olduğu çok açık bir şekilde tespit edebiliriz. 12 Eylül de, 12 Mart da, kitapları suç olarak, fikirleri düşman olarak görüyordu. Bu anlayışın AKP tarafından çok vahşice hala yürürlüğe konulduğunu görüyoruz.

Hükümeti eleştirmek, protesto etmek, terör suçu işlemek demek değildir. Ankara Hopa Davası’nın, toplumumuzda, protesto eylemlerine katılmanın terör örgütü üyesi olmak anlamına geleceği yönünde bir algı oluşturma ihtimali açısından bile; yıldırma, korkutma, toplumu bölme yönünde etki oluşturduğu açıktır. İşte asıl terör budur. Asıl terörist bu uygulamayı hayata geçirenlerdir.

Ancak tüm yurttaşlarımız şunu bilmelidir ki, Cumhuriyet Halk partisi olarak, CHP milletvekilleri olarak, toplumun tüm muhalif kesimleri, demokratik kitle örgütleri ve toplumun haksızlığa karşı duran bireyleriyle birlikte tüm bu davaların takipçisi olacağız. Ülkemizde korku ve sindirme politikası uygulamalarına müsaade etmeyeceğiz. Vatandaşlarımızın düşüncelerini ifade etme, gösteri ve toplantı yürüyüşü düzenleme, tek tek ve toplu halde protesto etme hakkını arama, fikrini belirtme özgürlüklerin demokratik bir hukuk devletinin içinde olmanın kendilerine getirdiği özgürlüklerin hiç birisinin ellerinden alınmasına müsaade etmeyeceğiz.

“Hopa, AKP’nin Gerçek Yüzüdür”

Hopa; AKP’nin gerçek yüzüdür. AKP’nin demokrasi anlayışı; Hopa Davasıdır.

Düşmanlığın, nefretin, özel yetkili mahkemeler eliyle hukukun ve siyasetin, hatta sporun dizayn edildiği günümüzde, hiç kimsenin: “Adalet tecelli eder.”, “Hak yerini bulur.”, “Yargıya güvenelim.”, ya da “Olay yargıya intikal etmiştir.” gibi beylik cümlelere kendisini kaptırmaması gerekir.

AKP, küçük-büyük demeden, her muhalif hareketi, kendisinden olmayanı boğmak, şiddetle yok etmek ve yarattığı korku imparatorluğunu devam ettirmek istemektedir.

AKP adaletinin terörist diye yaftaladığı 12.897 kişi içerisinde Mustafa Balbay da var. Ayağa kalkmadığı için cezalandırıldığı Başbakan tarafından söylenen MHP’li Engin Alan da var. Duvara “Kahrolsun Faşizm” yazdığı için hayatının baharında hapishaneyle tanışan liseli Fırat Barik var. “Parasız eğitim istiyoruz.” pankartı açan Berna ve Ferhat var. KCK soruşturmasında, sırf BDP binasına girip çıktığı için tutuklanan, 20 yaşını henüz doldurmamış Buşra Beste Önder var.Kitap yazmaya kalkışan Ahmet Şık, uydurulmuş elektronik delillerle tutuklanan yurtseverler var. Puşi taktığı için suçlanan Cihan Kırmızıgül var.

Bu saydığım kişilerin terörist olduğuna bizleri hiç kimse ikna edemez. Oysa terörü, teröristi arıyorsak çok uzağa gitmeye gerek yok. Teröristlerin kim olduğunu, yarattıkları korku ikliminden teşhis edebilirsiniz.

“Hukuksuzluklara bigâne kalınması ‘siyasi ahlaksızlık’tır.”

AKP iktidarı; hak, ekmek ve özgürlük mücadelesi veren TEKEL işçilerine neler yaptı hatırlayın lütfen. Ankara’nın soğuğunda, ayazında kimseye zarar vermeden sorunlarını dile getiren TEKEL işçilerini, tazyikli sularla, yüzlerce gaz bombasıyla dağıtan, savunmasız işçileri polis postallarıyla ezen, deprem mağdurlarına bile biber gazı sıkan hükümetten her şey beklenir.

Demokrasiden, hukuktan, adaletten, özgürlükten ve insan onurundan yana olan bütün yurttaşlarımızı AKP’nin faşizan uygulamalarına karşı demokratik tepkilerini ortaya koymak üzere davayı takip etmeye davet ediyorum.

AKP, açıktır ki; yazmayan, konuşmayan bir parlamento istiyor.

AKP, düşünmeyen, düşündüğünü söylemeyen bir gençlik istiyor.

AKP, üretmeyen bir üniversite istiyor.

Seçim döneminde 12 Mart, 12 Eylül mağdurlarının mektuplarına gözyaşı dökenler, şimdiki mektuplara kör-sağır kaldılar. Deniz Gezmiş’in, Erdal Eren’in portresi altında göz yaşı dökülmesiyle şimdiki hukuksuzluklara bigâne kalınması; patalojik bir durum, bir zihni yarılma, şizofreni değil ise, her acıyı, her trajediyi sömürüp araçsallaştırabilen bir “siyasi ahlaksızlık” demektir.

“Boyun eğmeyin, diz çökmeyin.”

Buradan medya mensuplarına seslenmek istiyorum: Korkmayın, yazın!

Bu uygulamalarda, hukuksuzluklarda görev alan kamu görevlilerine sesleniyorum: şu anda hiç kimse 12 Mart’ı, 12 Eylül’ün yargıçlarını, savcılarını, polis şeflerini hayırla yad etmiyor. Hepsi utancından kimliklerini gizleyecek durumda.

Milletvekillerine, özellikle AKP milletvekillerine seslenmek istiyorum: vicdanınızı, aklınızı kimseye emanet etmeyin.

Özellikle AKP’ye destek veren yurttaşlarımıza sesleniyorum. Bu çocukların sadece ceza tehdidiyle değil, disiplin soruşturmalarıyla adeta daha sert terörist eylemler, daha sert protestolar içerisine itilmesine tepkisiz kalmayın.

Bunlar sizin çocuklarınız da olabilir. Onlara sizler de sahip çıkın, vicdanınızı hatırlayın.

Tüm yurttaşlarımıza sesleniyorum. Boyun eğmeyin, diz çökmeyin.”

Kaynak : Bursa Bağımsız

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2025 Bursa Bağımsız