Londra
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Londra'daki ikinci gününün sonunda, 'Temaslarınız nasıl geçti?' soruma biraz şaşkınlıkla biraz da yakınmayla şöyle yanıt verdi:
'İnanılır gibi değil. Her gittiğimiz yerde ilgi gördük ama kiminle konuşsak 'Siz darbeci değil misiniz, siz AB karşıtı değil misiniz?'
sözleriyle karşılaştık. Yeni CHP'yi anlatmak için çok çaba harcamak zorundayım.'
Büyükelçilik rezidansındaydık. Çok yoğun bir günü geride bırakmıştık. Kılıçdaroğlu, Avrupa'daki bu algı için AKP'yi de suçluyordu. İtiraz ettim, 'Siz boşluk bırakmıştınız. Buralara gelmediniz. Evet, AB karşıtı göründünüz, o algının ardında gerçeklik payı da var. Uzun zaman sonra sizin liderliğinizle siyaset tarzınız değişti.'
CHP Genel Başkanı, AKP'nin propaganda gücünün hakkını veriyor ve kendilerinin de önceki dönemlerde hata yaptıklarını kabul ediyor.
Kılıçdaroğlu şimdi her fırsatta Türkiye'de basın özgürlüğü yok, diyerek Avrupalıların gözünde hükümeti buradan vurmaya çalışıyor. Doğru mu yapıyor, emin değilim.
Üç etkili Avrupa gazetesine, iki ayrı büyük televizyona röportaj verdi. Sadece Avrupa çapında değil, dünya siyasi çevrelerinde de prestijli bir konuma sahip olan London School of Economics, Chatham House ve Oxford'da da konuşmalar yaptı. İkili görüşmeleri dahil, tüm temaslarında 'Daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi' söylemi hakimdi. Avrupa Birliği yanlısı, Türkiye'nin üyeliğini destekleyen vurgulamaları ağırlıklıydı.
Chatham House'taki soru cevap bölümü CHP'nin nasıl bir dış politika çerçevesine sahip olduğunu gösteriyordu.
Bu arada şunu not düşelim. Başbakanlık ofisi, London School of Economics
koordinatörlerini arayıp 31 Mart'ta Başbakan için konuşma organize etmek istediler.
Sohbet etme ve soru sorma fırsatı bulduğum anlarda Kemal Bey'den yaklaşan seçimler öncesinde içeride ve dışarıda ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştım. Olası bir CHP iktidarından veya CHP'li koalisyondan korkanlara yönelik ne diyeceğini sordum. 'Farkındayım' diye söze başladı, 'garanti veriyorum' diyerek büyük bir parantez açtı ve şunları söyledi:
'Hem garanti hem de söz veriyorum faizler daha düşük olacak. İstikrar bozulmayacak. CHP iktidarından kimse korkmasın, ekonomiyi iyi yöneteceğiz. Uluslararası sistemle uyumlu ekonomi politikaları sürecek. Daha iyi yöneteceğiz. Acaba iktidar değişirse faizler çıkar mı diye endişe edenler var, hayır böyle bir şey olmayacak. Garanti veriyorum, iktidara gelirsek faizler daha da düşecek.'
TOPLUM BORÇLU, KORKU BUNDAN
Kılıçdaroğlu, istikrar bozulur havasının iktidar tarafından pompalandığını iddia ederken, 'Vatandaşların kaygısını anlıyorum, çünkü toplum çok borçlu. Bu AKP'nin bir tuzağıydı, kimse endişelenmesin' dedi. CHP kurmay heyeti, AKP'nin yurt çapında ve
uluslararası arenada hem meşruiyetinin hem de arkasındaki desteğin, izlediği liberal
politikalarla, küresel sistemle uyumlu mekanizmalar olduğunun farkında. Dünya finans sisteminin ve Avrupa siyasetinin merkezi Londra temaslarını bu açıdan önemsemek gerekiyor. İşi zor, Financial Times editörünün ona 'Gerçekten iktidar olacağınıza inanıyor musunuz?' diye sorduğu gibi umutsuz gözlerle kendisini izleyenleri görüyor. Zorluğunu şu cümlesi ne kadar da güzel ortaya koyuyor: 'Değişim için altı ay yetmez...'
Evet aynen böyle söyledi. London School of Economics'de soruları yanıtlıyordu. '15 yıllık alışkanlıkları altı ayda değiştiremeyiz ama iyi bir yola girdik, başaracağız' diye güvenle konuştu. Salon doluydu, ilgi yüksek. Yazılı metinden konuşması iyi olmadı, durgundu. Ancak soru cevap bölümünde çok başarılıydı. Espriliydi ve provokatif sorular karşısında bile sakindi. Eleştiriler de aldı. Türkiye'yi yanlış okuyorsunuz sözleriyle de karşılaştı. Sinirlenmedi. Çok çarpıcı iki değerlendirmesi oldu, aktaralım...
ZENGİNDEN DEĞİL, ORTA SINIFTAN OY ALIYORUZ
Önce sahiller dışında neden güçlenmiyorsunuz sorusuna yanıtı:
'Söylendiği gibi zenginlerden değil, orta sınıftan ve beyaz
yakalılardan oy alıyoruz. Zenginler AKP'ye oy veriyor.'
Sonra tıpkı Başbakan Erdoğan gibi cumhuriyetin yüzüncü yılını hedeflemesi... Erdoğan 2023 vizyonunu dile getiriyordu, Kılıçdaroğlu da aynı sahada top çevirmeye başladı. Bu bir ilk.
Londra'da Kemal Bey'i dikkatle izledim, her an takip ettim. Yurtdışı temaslarının siyasiler için son derece önemli olduğuna inanırım. Siyasal hedeflerin ve ilişki kurmanın dışında besleyici, öğretici, zenginleştirici etkileri vardır. Başbakan Erdoğan'ın 9 yıl önceki Erdoğan olduğunu kim söyleyebilir. Binlerce görüşme kim bilir ona neler kattı. Kılıçdaroğlu'nun da CHP lideri olarak uluslararası ilişkiler ağına ve mekanizmasına nüfuz etme çabaları hayli kritik önem ve değerdedir. Türkiye için de, kendisinin liderlik potansiyeli açısından da...
|