|
Van’da yaşanan iki depremin mağdur ettiği halkı, bir de AKP hükümeti mağdur etti. Depremzedeler, prefabrik evler ve kış koşullarına uygun çadırların dağıtımında üst düzey bürokratlar ve AKP’lilere öncelik tanındığı, AKP’li olmayanlara ise derme çatma çadırların dağıtıldığı iddia edildi.
23 Ekim’de merkez üssü Tabanlı Köyü olan 7.2 ve 9 Kasım’da merkez üssü Edremit olan 5.6 şiddetindeki depremlerle sarsılan Van’da, halk kenti terk ediyor. Depremlerin üzerinden geçen bir aylık süreye rağmen AKP hükümeti halkın yaralarını sarmazken, yardımların dağıtımında yaşanan partizanlık nedeniyle halkın büyük bir kısmı, AKP hükümetinin ve kentteki yerel yandaş idarecilerin tutumları nedeniyle ya derme çatma çadırlarda, zor kış koşulları altında yaşam mücadelesi veriyor, ya da çareyi başka yere göç etmekte arıyor.
YARDIM SÖZÜ VERDİLER AMA...
Depremzedelerden Muharrem Aydınlı, Türkiye'de yandaş basının Van'da gerçekleri değil AKP’nin istediği görüntüyü yansıttığını belirterek, yardımların dağıtımında yaşanan ayırımcılın medya tarafından gizlendiğini ifade etti. Depremden sonra Başbakan ve hükümet yetkililerinin gelip yardım sözü verip geri döndüğünü ancak durumlarında bir iyileştirme yaşanmadığını vurgulayan Aydın, şunları söyledi:
“Depremin ardından bir-iki gün devlet yetkilileri ve hükümet, başbakan başta olmak üzere gelip sözde insanlık yardımı ettiler. Bir hafta geçtikten sonra Van'da yaşam gün geçtikçe kötüye gitmeye başladı. Türkiye'nin her yerinden yardımın olduğu söyleniyordu ama orada insanlar perişandı. O yardımların nereye ve kimlere verildiği ise bilinmiyordu. Vali, kaymakam ya da AKP'li tanıdığın olursa yardımlardan ilk sen yararlanıyordun. Kimsen yoksa kaderine mahkum bırakılıyordun. Yardımlar geliyordu, polis ve jandarma kontrolünde depolara konuluyordu. İnsanlar bu yardımları alana kadar akla karayı seçiyordu. Yani kısacası AKP'li olursan yardım var, yoksan beklemek zorundasın. Belediye yardım etti mi, onu hemen basın yağma diye gösteriyordu. Kimse valinin çevirdiklerine bakmıyordu. Çünkü basın onlara göre hareket ediyordu.”
PREFABRİKLER YANDAŞLARA VERİLDİ
Erciş'in Çelebibağ Beldesi sakinlerinden Cafer Kozanlı depremde neredeyse bütün evlerin zarar gördüğünü ancak yetkililerin kendilerine gereken yardımı yapmadığını söyledi. Hükümetin yardım yerine reklamı tercih ettiğini belirten Kozanlı, yardımların dağıtılmasında yaşanan ayırımcılığı şöyle dile getirdi:
“6 çocuk ve eşimle 2 metre karelik bir çadırda kış ortası yaşam mücadelesi veriyorum. Sözde prefabrik evler kuruldu. Gelin bakın evlere yerleşenlerin hepsi vali, kaymakam tanıdıkları ya da AKP'de tanıdıkları olanlar oldu. Benim gibi binlerce gariban hala çadırlarda ve her gün ölüme bir adım daha yaklaşıyor. 10 sefer televizyonlarına konuştum ama hiç biri bir gün yayınlamadı. Ne zaman TV seyretsem, ‘Başbakan şunu yaptı, yok bakan bunu yaptı vatandaş bunu dedi’ diye veriyorlar. Ama bizim söylediğimiz gerçekler hiç yayınlanmadı. Yani varsa yoksa hükümet ve onların sözde yaptıkları verildi.”
AKP'Lİ VEKİLE SORUŞTURMA YOK
Öte yandan AKP Van Milletvekili Fatih Çiftçi'nin, Erciş belediye başkanlığı yaptığı dönemde kendi yetkisini kullanarak, imar verdiği binalar hakkında açılan soruşturmalarda ise savcının usulsüzlük yaptığı ortaya çıktı. Yurt-Kur ve Telekom binalarına imar izni veren Fatih Çiftçi'yi soruşturmanın dışında tutan savcının, binaları inşa eden müteahhitler hakkında soruşturma yürütürken, imar izni verenler hakkında ise bir işlem yapmadığı öğrenildi. (anf)
İLK DERSLERİ DEPREM OLDU
Depremin vurduğu Van'da ders zili de acı çaldı. Birçok öğrenci Bakanlığın sağlam raporu verdiği okula korkudan gidemedi, kimiyse enkaz altından kitaplarını çıkarmaya çalıştı.
Van 7.2 ve 5.6 büyüklüğündeki depremlerden sonra okulların hasar görmesi üzerine ara verilen eğitime 42 gün sonra, önceki gün Van kent merkezi ile Erciş ilçe merkezi dışında başlandı.
Sabah öğretmenlerin gözleri öğrenci yolunu gözlerken, Edremit ilçesine bağlı Hilmi Irak İlköğretim Okulu’na sadece 4 öğrenci geldi. Bir çok öğrenci binalara girmeye korktuğu için okul yolundan geri dönerken, Edremit TOKİ’deki Erdemkent İlköğretim Okulu’nda da sadece 50 öğrenci vardı. Kimi sınıflarda 1, kimi sınıflarda 4 öğrenci oturup arkadaşlarını bekledi.
OKUL ARTIK KORKUNUN ADI OLDU
Milli Eğitim Bakanlığı teknik ekiplerinin yaptığı aletsel incelemede, sağlam raporu verilen 240 mevcutlu Edremit Köprüler Köyü İlköğretim Okulu ise yaklaşık 70 öğrenciyle eğitime başlayan okullardan biri oldu. Öğrencilerin Van’daki diğer okullarda da durum farklı değildi. İlk dersi deprem oldu ve sarsıntı anında ne yapmaları gerektiğini öğrendiler. Okul müdürleri ve öğretmenler telefonla ulaşabildikleri ailelerden öğrencileri okula göndermelerini istedi.
Bina enkazlarının etrafında gezen çocuk görüntülerinin hâlâ düzelmediği Van'da, bazı çocuklarınsa enkaz altında kalan kitap-defterlerini çıkarmaya çalışmaları görenleri duygulandırdı.
YİNE ÇADIR YİNE YANGIN
Van'da iki ailenin birlikte kaldığı çadır yandı. Yangında, 2'si çocuk ve 1'i hamile kadın olmak üzere 9 kişi dumandan zehirlenerek hastaneye kaldırıldı.
Van'ın Bostaniçi (Sixkê) Beldesi'nde Çekem ve Oktatar ailesinin birlikte kaldığı çadır yandı. Gece 03.30 sularında çıkan yangına elektrik sobasının neden olduğu öğrenilirken, Sipan ve Zeynep Çekem isimli 2'si engelli ile Amina Çekem isimli hamile kadın olmak üzere toplam 9 kişi çıkan dumandan zehirlenerek hastaneye kaldırıldı.
Çadır olmadığından dolayı zor şartlar altında aldıkları bir çadırı ortak kullanan Çekem ve Oktatar ailesine ait televizyon, battaniye ve yorganların tamamı yanarak kullanılmaz hale geldi. Kendi imkanlarıyla çıkan yangını söndüren aileler, Başbakan Tayip Erdoğan'ın \'Ağustos ayına kadar bekleyin\' açıklamasına tepki gösterdi.
'Başbakan gelip bir gün dayansın!'
Gece saatlerinde çıkan yangını oğulları ile birlikte zor şartlar altında söndüren baba Şükrü Çekem, gece uyuduklarını ve kız çocuklarının bağrışmaları üzerine kendilerini dışarıya atarak, çadırlarının yandığını gördüklerini söyledi.
Çekem, \'Gece uyuyorduk birden bağırma ve çığlık sesi duyduk. İlk önce deprem olduğunu zannettik. Ama daha sonra deprem değil de, çadırımızın yandığını gördük. Oğullarımızla birlikte çadırı söndürdük, çabuk yetişmeseydik çocuklarımızın tamamı yanacaktı. Çocuklarımızı çadırdan zorlukla çıkardık. Başbakan 'Haziran'a kadar dayanın' diyor, gelsin Sayın Başbakan bir gün dayanabiliyorsa ben çoluk, çocuğumu alıp yıkılan evimizde kalacağız \' diyerek, tepkisini dile getirdi.
Çadır yangınına her gün bir yenisi eklenirken, farklı tarihlerde yanan iki ayrı çadırda 4 yurttaş yaşamını yitirmişti. (diha)
ADALET DE ENKAZ ALTINDA
Van Adliyesi'nde en az 3 ay mahkemelerin görülmeyeceği açıklanırken, tutuklu yargılananların tutukluluk süreleri de doğrudan duruşma görülmeden uzatılıyor.
Deprem ve sonrasındaki uygulamaların en fazla mağdur ettiği kesim Van Adliyesi'nde davaları görülen tutuklular oldu. 5.6'lık depremden bu yana duruşmaların sürekli ertelendiği Van Adliyesi'nde görülecek davalar, en az 3 ay süreyle erteleniyor. Adliyenin önüne el yazısıyla \'Mahkemeler en az 3 ay ertelenmiştir. Adreslerinize mahkeme tarafından yeni mahkeme çağrıları gönderilecektir\' diye ilan asıldı. Aylarca hatta yıllarca süren tutukluluk sürelerine en az 3 ay daha eklenmesi, hem tutukluları, hem onların avukatlarını hem de ailelerini mağdur ediyor. Duruşmaların ne zaman görüleceğine ilişkin bilgi akışı gerçekleşmezken, mahkemeler ise duruşma günü gelen dosyaları, duruşma görülmeden dosya üzerinde karar vererek, davaları erteliyor. Avukatlar bile dosyalardan haber alamazken, Van F Tipi Cezaevi'nin boşaltılmasından sonra farklı illere gönderilen tutuklular, duruşma tarihlerinden bile haber alamıyor. Yaşananların büyük bir hak ihlali olduğunu belirten Van Barosu Saymanı Kerem Akdoğan, kişilerin özgürlüğünün söz konusu olduğu yargılama sürecinin sürekli uzatılmasının hak ihlali olduğuna dikkat çekti. Özellikle tutukluluk süreleri zaten çok uzun olan KCK tutuklularının davalarının ertelenmesinin büyük bir mağduriyet yaşatacağını belirten Akdoğan, mahkemelerin 3 aylığına ertelendiğine dair ilandan haberleri dahi olmadığını, Baro'ya bir bildirim de yapılmadığını kaydetti.
İfade vermeden dosya üzerinden yargılanacaklar
Adliye binasına kimse güvenmediği için girmezken, Edremit yolu üzerinde inşa edilen adliye binasının ne zaman biteceği ise belli değil. Acilen mahkemelerin görüleceği alternatif bir binanın gösterilmesi gerektiğini ifade eden Akdoğan, \'Kişinin tutuklu olması ciddi bir iştir. Ertelenecek şeyler değildir. 1 yıla yakın tutuklu olanlar var şimdi çıkıp, ancak 3 ay sonra çıkabilirsin diyorlar. Bu iş sudan bahanelerle 3 ay ertelenecek bir iş değildir\' diye konuştu. Mahkeme başkanlarıyla yaptıkları görüşmelerde, tutukluların durumlarının dosya üzerinden değerlendirileceğinin söylendiğini aktaran Akdoğan, kentteki çok sayıda hakim ve savcının bulunmadığını, bu dosyaların kim tarafından inceleneceğine dair kuşkuları olduğunu vurguladı. Dosyaların mahkeme heyeti tarafından incelenmesi gerektiğinin altını çizen Akdoğan, \'Kim inceleyecek bu dosyaları. Mahkeme heyeti 3 kişiden oluşuyor. Hakim yok, savcı yok\' diye konuştu.
'Sağlıklı bir yargılama olmayacak'
Tutuklunun mahkemenin önüne çıkarak ifade vermeden, deliller toplanmadan bir yargılamanın yapılmasının sağlıklı bir yargılama olamayacağını belirten Akdoğan, dosya üzerinden karar verilmesinin ya da duruşmaların ertelenmesinin doğru bir yöntem olmadığını dile getirdi. Akdoğan, sağlam olan kamu binalarından birinde en azından bir mahkeme salonu oluşturulması gerektiğinin altını çizdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın memurlar için, \'Kimse tayin için gelmesin\' sözünü hatırlatan Akdoğan, bunun sadece lafta kaldığını, Van'da hiçbir memurun tutulmadığını söyledi. Akdoğan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in de Van'a geldiğinde ciddi şekilde bu konuyu ele almadığını belirtti.
Avukatlar zor durumda kaldı
İlanda, yeni mahkemelerin çağrılarının adreslere bildirileceğine ilişkin ibareyi de değerlendiren Akdoğan, avukatların bürolarının olmadığını, kendilerine bu şekilde tebligat gelemeyeceğini dile getirdi. Çağrıların telefonla da avukatlara bildirilmediğini ifade eden Akdoğan, bu nedenle ilanların sağlıklı şekilde günlük olarak belirli bir noktaya asılması gerektiğinin altını çizdi. Bu durumlardan ailelerin de kendilerinin de mağdur olduğunu vurgulayan Akdoğan, \'Tutuklu yakınlarına karşı zor durumdayız. Bizden şikayetçiler.. 'Çocuklarımız esir kaldı, nasıl çıkacaklar' diye soruyorlar\' diye konuştu.
Avukatların müvekkillerinden haberi yok
Avukatlar, çeşitli cezaevlerine gönderilen müvekkillerinin nerede olduğunu dahi bilmezken, aynı davadan yargılanan tutuklular bile birbirlerinden ayrı cezaevlerine gönderildi
|
