- İçinden çıktığı “Milli Görüş” hareketini bitirdi.
- Numan Kurtulmuş’u bitirdi.
- Abdüllatif Şener’i bitirdi.
- Fatih Erbakan’ın istikbalini bitirdi.
- Dik durdu, üstüne gitti, çekinmedi ve “askeri vesayet”i bitirdi.
- Evirerek, çevirerek, başka bir hale getirerek de olsa “eski tip İslamcılık” anlayışını bitirdi.
- “İrtica geliyor / Laiklik elden gidiyor” teranesini bitirdi.
- İçine alarak, üstüne konarak, kendisine benzeterek de olsa “merkez sağ”ı bitirdi.
- “İstanbul dükalığı” diye bir şey var mıydı bilmiyorum ama eğer var idiyse “İstanbul dükalığı”nı bitirdi.
- Allem etti, kallem etti, kendi medyasını oluşturdu ve “merkez medya”yı bitirdi.
- “Andıç” sözcüğünü bitirdi.
- Merkez sağda her türden yeni arayışı bitirdi.
- “Liberallerin desteği olmasa AK Parti meşruiyet kazanamaz” anlayışını bitirdi.
- Üniversitelerdeki muhalefeti bitirdi.
- Ulusalcılık dalgasını bitirdi.
- Yargıdaki muhalefeti bitirdi.
- Hep gündemde tutulan “AK Parti kendi içinde bölünecek” iddiasını bitirdi.
- Milli Gazete’yi bitirdi.
- Darbe sevdasını bitirdi.
- Radikal İslamcı dergileri bitirdi.
- İslami gruplar arasındaki tefrikayı bitirdi.
Beklediğimiz konser: Leman Sam ve kızları
LEMAN Sam’ın kızlarından Şevval Sam’ın “Hey Gidi Karadeniz” albümünü bu yazın başında keşfettim.
Ve keşfettiğim andan itibaren de “Ne kadar geç keşfetmişim” diye söylenip durdum.
Şevval Sam nasıl da “hiç şehir dağdağası görmemiş bir Karadeniz kızı” gibi söylemiş o güzelim Karadeniz türkülerini.
Karadeniz türkülerinin hırçınlığı, neşesi, hoyratlığı, ince kederi, basit ama derin göndermeleri bu kadar mı güzel yansıtılır.
Neyse... Geç olsun da güç olmasın diyelim ve geçelim.
* * *
Leman Sam’ın tatlı bir rüzgâr gibi söylediği şarkılar zaten malumumuz.
Şevval Sam’ı geç keşfettik, Şehnaz Sam’ı ise şu ana kadar dinlemek nasip olmadı.
Ve işte böyle bir ortamda “Leman Sam ve Kızları”nın bu cuma Açıkhava’da sahne alacaklarını öğrenince acayip hayıflandım.
Ben Tarafsız Bölge nedeniyle maalesef bu müthiş fırsatı kaçıracağım.
Ama siz gidin ve lütfen benim yerime de dinleyin.
Hayırda yarışanlar
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan ailesiyle birlikte Somali’ye gidecek.
Kemal Kılıçdaroğlu da bir yük uçağı arıyor, o da Somali’ye gidecek.
Ne güzel değil mi?
Fakat medyanın kılıç kalkan ekibi rahat durmuyor ki?
“Kim kimi taklit ediyor” sorusunu sormaktan tutun da “birini yücelten / ötekini yerin dibine batıran” gayretlere kadar her türlü yaklaşım mevcut.
Oysa bu konuda şu mübarek günlerde sadece ve sadece “hayırda yarışanlar” başlığı atılsa çok daha münasip kaçmaz mı?
İskender romanı bir tür Mahsun filmi gibi
ELİF Şafak’ın “İskender” adlı romanı hakkında “kapak çalıntı”, “intihal var” türü yazılar dışında doğru dürüst bir eleştiri yazısı okumadık diyenlere müjdeyi veriyorum:
O yazı yazıldı... Taraf yazarı Pakize Barışta tarafından...
Dünkü Taraf’ta yayınlanan Pakize Barışta’nın yazısı metni esas alıyor, dedikodulara prim vermiyor, kitabı roman sanatı açısından yorumluyor.
* * *
Pakize Barışta yazısında Elif Şafak’ın “İskender” romanında bir biçimde ele aldığı, üstünden geçtiği temaları ve malzemeleri şu şekilde sıralamış:
“Fırat Nehri, Kürt, töre, namus cinayeti, kadının töre intiharı, köy düğünü, eşkıya, köy yoksulluğu, yoksul yalnız yaşayan köy ebesi otçu kadın, anarşistler, feministler, nihilistler, çevreciler, pasifistler, punk’lar, tasavvuf, uzakdoğu mistisizmi, İslam, Ömer Hayyam, Nemrut, Midas, Hudini, İngiliz ırkçı çeteleri, göçmen savunma çeteleri, Abu Dabi, Filistin, Gazze, FKÖ, Arafat...”
Bunları okuyunca aklıma Mahsun’un “bir filmin içine bin mesaj yerleştirme” kaygısı geliverdi.
Mahsun da tek bir filme “Doğu-Batı çekişmesi, Kürt sorunu, eşcinsellere yapılan ayrımcılık, varoşlarda hayat, vatan sevgisi, çocuk sevgisi, yoksulluk” gibi temaları ve malzemeleri yerleştiriyordu ya, o bakımdan.
* * *
Madem öyle...
Gelin, o hınzır soruyu soralım:
“Yoksa Elif Şafak, Türk edebiyatının Mahsun Kırmızıgül’ü mü?”
Muhafazakâr camiaya dair yanlış bilinen 6 şey
BİR: AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik eski solcu değil eski İslamcıdır.
İKİ: Deniz Feneri sunucusu Uğur Arslan’ın ideolojik yönü yoktur.
ÜÇ: Yeni nesil muhafazakârlar Fatih’te değil Acıbadem’de ikamet etmeye meraklıdır.
DÖRT: Hayrettin Karaman Hoca’nın tutuculuğu sonradan olmadır, Hoca’nın ilk çıkışı “reformist çıkış” olarak görülmüştür.
BEŞ: Vakit gazetesi fazla ciddiye alınmaz. Hakkında bir şeyler yazılmıyorsa “Aman bulaşmasınlar” endişesinden dolayıdır.
ALTI: İslamcı sol hareket İhsan Eliaçık ile başlamamıştır. İslami sol anlayışın babası Mısırlı Seyyid Kutub’dur.
Tercih ederim
- Pozisyon kaybetme pahasına kafama göre yaşamayı, pozisyon korumak adına akmaz kokmaz bir adam olmaya tercih ederim.
- Güler yüzlü bir faşisti, asık suratlı bir liberale tercih ederim.
- Herkese sonuna kadar güvenip sürekli hayal kırıklığına uğramayı, herkese kuşku duyarak sürekli tetikte yaşamaya tercih ederim.
- Sert, dobra, söylenmesi gerekenleri sonuna kadar söyleyen dostları, melankolik, mızmız, hep dram yaratan dostlara tercih ederim.
- Sakin bir göl kıyısını, şamatacı bir deniz kıyısına tercih ederim.
- İçinde çok hafif çapta skandal barındıran bir tanecik Demet Akalın dedikodusunu, içinde bin adet en ağır çapta skandal barındıran İvana Sert dedikodusuna tercih ederim.
|