ANALİZ
Başbakan son günlerde dış politika ile ilgili önemli açıklamalar yapıyor.
Sert sözler söylüyor.
Dışarıda aldığı tepkiler Türkiye’ye pek yansıtılmıyor, ama iç politikada, hele seçime gidilen yolda halk üzerinde hayli etkili oluyor, bunu teslim etmek gerek.
Vatandaş neredeyse tüm dünyaya kafa tutan, ayar veren bir başbakana sahip olduğumuzu düşünüyor. Başbakan dış politika konuştukça pek çok kişinin yüreğine su serpiliyor, gurur damarları şişiyor. Bunun ilk seçimlerde oya tahvil edilmesi kimseyi şaşırtmamalı.
Peki, bir de tersinden bakalım. Şu anda bizi sevindiren, gururlandıran çıkışları bir de kendimize karşı yapılmış gibi değerlendirelim:
DÜSSELDORF: Erdoğan hafta sonunda Almanya’nın Düsseldorf kentine gitti. Gitmeden önce tam 360 bin Euro harcanarak kentin neredeyse tüm açıkhava panolarına “Başbakanımız Düsseldorf’ta” diye yazıldı, üstelik Türkçe. Başbakan 12 bin kişiyi bir kapalı salona topladı. Almanya’nın her yanından özel araçlarla getirildi dinleyiciler.
Erdoğan konuşmasında çok önemli iki noktaya değindi. Dedi ki “Ailelerimizden şunu rica ediyorum, entegrasyona evet. Muhakkak Alman toplumuna entegre olacaksınız ama asimilasyona hayır.” Sonra dil konusuna eğildi ve “Herkes Almanca öğrenmeli. Çocuklarımız Almanca öğrensin istiyorum” dedi.
Bu sözleri Almanya’da tartışılıyor, ama biz Türkiye’ye gelelim.
Türkiye’de çok sayıda mensubu olan bir ülkenin Başbakanı İstanbul’a gelse. Gelmeden önce o ülkenin dilinde kentin her tarafına dev panolar asılsa. O ülkenin Başbakanı artık Tük vatandaşı olan kendi soydaşlarına “Türkçeyi öğrenin ama önce kendi dilimizi öğreneceksiniz, Türklerle entegre olun ama sakın asimile olmayın” dese, hangi duygular içinde oluruz acaba?
O başbakan hakkında neler yazılır çizilir ve hatta belki de istenmeyen adam bile ilan edilir.
AB’YE TEPKİ: Başbakan Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi almaktaki gönülsüzlüğünü de ağır eleştirdi. “Almazsan alma, ben de gelmem, ona göre” anlamına gelecek sözler söyledi. Bu çıkış da vatandaşın çok hoşuna gidiyordur mutlaka. Ki zaten AB’ye girme hevesinin yüzde 50’lerin altına indiği de biliniyor.
Peki AB bu tepkiye karşı “kardeşim, ben seni istemiyorum belki ama sen ne yaptın bugüne kadar, hangi koşulu yerine getirdin, hangi ilerlemeyi sağladın?” diye sorsa verecek mantıklı ve yeterli cevabımız var mı?
NATO’YA DİKLENME: Başbakan yine iç politikada çok prim yapan bir konuşması da NATO’ya karşıydı. Libya’ya müdahale söz konusu olunca “Bu ne saçmalık yav, NATO’nun orada ne işi var?” dedi. Vatandaş İsrail’den sonra Amerika’ya da kafa tutmaktan korkmayan Başbakan’ı yürekten alkışlıyordur herhalde.
Ancak tersten bakalım, ya NATO “Madem bu saçmalık o halde aramızda işin yok, çık dışarı” dese, bu bizim işimize gelecek mi? NATO Türkiye’yi dışlarsa bir B planımız var mı?
Ya da NATO bu sözleri hiç ciddiye almadı da “Libya’ya müdahale ediyoruz, iki savaş gemisi ile 250 piyade askeri gönder” derse buna uyacak mıyız, uymayacak mıyız?
İç politikada prim yapan, gururlandıran, başımızı göğe erdiren bazı tutum ve davranışlar uluslararası alanda hiç beklemediğimiz tepkilere yol açabilir.
*****
MERAK ETTİKLERİM
Füze Kalkanı Meclis’e ne zaman gelecek?
Olayları gününde tartışıyoruz da sonra peşini bırakıyoruz çoğu kez. Bir aralar biliyorsunuz gece gündüz İran’a karşı kurulacak Füze Kalkanı’nı konuşmuştuk. Başbakan yine esip gürlemiş, kontrol mekanizması elimizde olmadıkça bu kalkana izin vermeyeceğimizi söylemişti.
Sonra anlaşmalar imzalandı. Başbakan’ın dediği gibi füze sisteminin anahtarı bizde olmayacak. Hatta füzeler dışında hiçbir şey bizim elimizde olmayacak. Kontrol Akdeniz’deki ABD donanmasının elinde olacak.
Sonuçta bu anlaşmalar imzalandı, ama asıl yapılması gerekene henüz gelmedik. Füze Kalkanı içinde biz de olsak sonuçta olay, uluslararası askeri bir gücün ya da mühimmatın Türkiye sınırları içinde konuşlandırılmasıdır.
Bu durumda Meclis’ten izin alınması yani tezkere gerekmektedir.
O tezkere Meclis’e ne zaman gelecek? Bu ay içinde bitirilmesi gerekiyor.
Bu vesileyle, daha önce de sorduğum ama cevabına bir türlü ulaşamadığım soruları tekrarlamak istiyorum;
* İran ya da bölgedeki başka bir güç, İsrail’e yönelik bir nükleer füze atarsa, Füze Kalkanı anında harekete geçecek mi?
* İsrail İran’a yönelik bir nükleer füze harekete geçirirse Füze Kalkanı buna da karşı koyacak mı?
* Türkiye topraklarından bir nükleer füze hareketlenmesi olursa Füze Kalkanı bunu da durduracak mı?
*****
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Askerin cenazeye katılımı
Kimileri çok şaşırdı 1. Ordu Komutanı’nın cenazeye katılmasına, Genelkurmay’ın açıklamasına ve çelenk göndermesine. Öfkelenenler de oldu, askerin katılımını “özür” gibi niteleyenler, askerin de artık hizaya geldiğini savunanlar da.
Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ve bakanlar cenazedeydi. Asker de geldi. Fatih Camii’nin avlusundaki oldu bir “devlet töreni”, caddelerdeki de halkın töreni.
Bana göre asker çok doğru yaptı. Devlet geleneğine bağlı kalarak bir eski başbakana gösterilmesi gereken saygıyı yerine getirdi. Darbe paranoyası ile halkı asker düşmanı haline getirenlere “din ve dindar düşmanı olmadığını” gösterdi.
Diyorum ki; “Askerin tavrına ne tepki gösterin ne de aşağılamak için yeni malzeme bulduğunuzu zannedin. Asker çok önemli bir girişimde bulundu, akıllı olun ve ne demek istediğini iyice düşünün.”
*****
HOŞUMA GİDENLER
Yalanmış, iyi oldu
Referandumdan sonra İngiliz Daily Telegraph Gazetesi İran’ın AKP’ye 25 milyon dolar verdiğini yazmış, iktidar buna büyük tepki göstermişti. Birkaç ay sonra bu köşede “Ne oldu o tepkilerin sonucu, dava açıldı mı?” diye sorduğum gün dava açıldığını da öğrenmiştik.
Şimdi dava bitti, Erdoğan tazminat kazandı. İş bununla da kalmadı, İngilizlerin dünyaca ünlü gazetesi bir de ağır özür mesajı yayınladı sayfalarında.
Bu yalanın ortaya çıkması çok iyi oldu, hepimiz rahatladık.
Ama bir nokta var ki söylenmezse olmaz. Telegraph’ın o haberi tüm medyada yayınlandı. Elbette kimse inanarak yayınlamadı ama sadece bir haber sitesi üstüne basa basa haberin yalan olduğunu yazıp, haberi yazan gazetecinin ilişkilerini de açığa çıkardı.
O haber sitesi Odatv’ydi. Hani AKP iktidarını devirmek için ne pahasına olursa olsun her türlü ahlâksızlığı(!) yapan site.
Bilinmelidir ki, ülkenin gerçek demokratları muhalefeti körü körüne ve birinden emir alarak yapmaz. Doğruyu söylerler. Bu doğru, muhalefet ettiklerinin lehine olsa bile. Kimi gazeteciler belki biraz utanır.
|