İnsan hangi yaşta olursa olsun hastalanamaz mı? Hastaneye kaldırılamaz mı? Elbette hasta da olur, hastaneye de kaldırılır.
Ama eğer kimi generaller, turp gibi görünürken, haklarında tutuklama kararı çıktığında soluğu hemen hastanede alıyorlarsa bunda bir iş vardır.
Belki gerçekten hastadırlar, ama diyorum ki “Ey generaller, sürünüyor olsanız bile, hiç olmazsa onurunuzu kurtarmak için hastaneye gitme yolunu seçmeyin.”
İnternet andıcı nedeniyle haklarında yakalama kararı verilen bir orgeneral ile bir korgeneral teslim olmak yerine GATA’ya yattılar yine.
Ne kadar, kaç gün, kaç saat kalacaklar orada?
Birkaç günü hastanede geçirince ne olacak? Tutuklamadan mı kurtulacaklar?
Hayır. O halde nedir bu telaş, nedir bu korku?
Anlamak mümkün değil?
Oysa bu generaller, onurlarıyla dik durmayı bilmeliler. Bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik aşağılamalara, karalamalara, ağır hakaretlere tek satır cevap verecek bile cesareti olmayanların hiç olmazsa sıra kendilerine geldiklerinde onurlu davranmalarını istemek, en azından vatanı için dalyan gibi oğullarını şehit verenlerin hakkıdır.
Bu generaller, kendilerinden önce hapse atılan, itilen kakılan arkadaşlarının hakkını arayamadılar. Bırakın haklarını aramayı, onları sormadılar bile, hukuk desteği vermediler, bir ziyareti çok gördüler, gidenler de “birlikleri teftiş” bahanesinin arkasına sığındılar.
Sıranın kendilerine gelmeyeceğini sandılar belki, “İktidar bu kadarıyla yetinmiştir” diye düşündüler.
Şimdi sıra onlarda ve hastaneye yattılar.
Ayıp değil mi bu?
Sizler, hukuk tarihinde görülmemiş biçimde 6 saat “tutuklanmak için” bekleyen bir orgeneralinize bile sahip çıkamadınız, ona yapılanı sineye çektiniz.
Biraz dik durun yahu.
Girin hapse.
Ne kaybedeceksiniz?
Son Genelkurmay Başkanı “Arkadaşlarıma sahip çıkamıyorum, o halde istifa etmeliyim” diye çekip giderken, peşinden biriniz bile gitmediniz, biriniz bile istifayı düşünmedi. Sıcak general koltukları rahat geldi besbelli.
Şimdi hastanede yatıyorsunuz.
Çok mu iyi hapishaneden?
*****
Haftanın neşeli fıkraları
Bu hafta Yıldırım Tuna’dan çok fazla fıkra seçtim.
Bol fıkrayı özleyenlere keyifli dakikalar dilerim;
Özür
Otoyoldan eve giderken maalesef asfalt dökümüne denk geldim, tabii trafik anında felç oldu, cep telefonum da arızalanınca evlilik yıldönümü yemeğine gecikeceğimi karıma haber veremedim. Son bir umut, bir kağıda durumun hassasiyetini ve eşimin telefonunu koyu, kalın mürekkepli kalemle yazıp arabamın arka camına yapıştırdım. Eve vardığımda korku ile kapıyı açıp karımdan tam özür dileyecekken birden boynuma atıldı, “İlk defa beni bu kadar sevdiğini hissettim” dedi, “76 arkadaşını birden arayıp bana haber vermelerini söylemişsin ya .”
Kötü sorular
- Kocan seni neden ava götürmüyor?..
- Çok saçma sapan sorular soruyormuşum..
- Ne tip sorular bunlar?..
- Gayet mantıklı sorular aslında.. “Neden önünde zıplayan kuşu değil de ağacı vurdun?”, “Önünde sekip duran kekliğe değil de neden arabamızın ön camına ateş edip patlattın?”, “Madem ha bire sen önde ayı arkada koşuşturup duracaksınız neden ava geldik mahalledeki pistte koşsana?” falan gibi sorular..
Titreyen el
Terzi “Doktor ellerim müthiş titriyor” diye gelmiş ağlayarak, “Hallederiz” demiş doktor, “Titremeler şiddetli mi?..” Terzi “Ne diyorsunuz doktor” demiş hıçkırarak, “Size şöyle tarif edeyim, dikiş makinesi son sürat çalışırken iğnesine ipliği çok rahat takabiliyorum..!”
Masum prenses
Kadın arkadaşlarına damadını çekiştiriyormuş, “Benim o hassas, o nazik, o utangaç kızım gitti kaba saba bir keresteyle evlendi” diye, “Hayrola?.. ne oldu ki?” diye merakla sormuş arkadaşları, “Adam nikah günü deliler gibi böğürmeye başlamaz mı?.. Benim masum prensesim vallahi az daha çocuğunu düşürüyordu!”
İyi kadındır
Adam evinde otururken kapı çalmış, kapıda 2 polis “Evli misiniz?” diye sormuşlar. “Evet..” diye cevap vermiş adam, karısının bir fotoğrafını görmek istemişler, adam koşup karısının büfenin üzerindeki çerçeveli bir fotoğrafını getirmiş, fotoğrafı dikkatle inceleyen polisler birbirlerine bakıp “Korkarım bu kadın..” demişler ve adama dönüp “Sanırız karınıza bir kamyon çarpmış.” Adam “Yok, yok yok” demiş adam gülerek, “Tipi öyledir ama inanın çocuklarına düşkün iyi biridir o..!”
Uygun saat
Kadın doktoruna “Aşk yapmak için en uygun saat hangisidir? Ne tavsiye edersiniz?” diye sormuş, hiç düşünmeden “Öğlen 12 ile 1 arası” diye net bir cevap vermiş doktor. “Neden o saatler doktor?” diye sormuş kadın şaşırarak. “Eee..” demiş doktor sesini kısıp gözüyle kapıyı kontrol ederek, “O saatler arasında sekreterim öğle yemeğine çıkıyor..”
İnanılmaz
Aslında “Alt tarafı bir makine” falan derler ama arabamda müthiş bir ilerleme var.. Kendi kendini geliştiriyor.. Eskiden deposu 80 liralık mazot alıyordu, şimdi 250 liralık mazota “Bana mısın?” demiyor.. Gerçekten inanılmaz bir alet..
Aynı kadın
Playboy dergisi sadece “Evli erkekler” için bir dergi çıkarmış.. Her sayısının kapağında her ay aynı kadının fotoğrafı konacakmış..
*****
Gani Yıldız’dan
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partinin Merkez Yönetim Kurulu’nu değiştiriyormuş. “Eski CHP” ile “Yeni CHP” arasındaki en büyük fark bu olsa gerek; eskiden koltuğa oturan kalkmak bilmezdi, şimdi oturan arkasına yaslanamadan gidiyor!
***
İngiltere’de yaşanan yağmalama olaylarında gözaltına alınan bir kızın milyoner olduğu ortaya çıkmış. Bu kız bizim “Yeşil Kart sahibi olup Mercedes kullanan vatandaş”a benziyor!
***
Başbakan vatandaşa israf uyarısı yapmış, “Bence lüks eve girme!” demiş. İstese de giremez ki; o lüks evin güvenliği vatandaşı kapıdan çevirir!
***
CHP’nin ülkeyi yönetemeyeceğini belirten Başbakan, “Bunlar çırak bile olamazlar!” demiş. Her vatandaşın eşit olduğu ülkemizde, “Muhtar bile olamaz!” denilen kişi Başbakan olabildiyse Kılıçdaroğlu’nun da bir şansı var demektir!
***
ÖSYM Başkanı, sınav sisteminde “temelli bir değişiklik” olmayacağını açıklamış. Anlaşıldı, bu yıl da “Temel fıkrası gibi bir sınav” geliyor!
***
TBMM Başkanı Çiçek, “Yeni anayasa, yapıldıktan sonra tekrar tartışma konusu olmamalı!” demiş. Güzel de, bunun böyle olabilmesi için yapılırken tartışılabilmesi gerekir!
***
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin, “Eylül’de yerel seçim startı veriyoruz, herkes ‘yarın seçim varmış gibi’ çalışacak!” demiş. Böylece, seçimin ertesi günü olası başarısızlıkta bahane hazır: “Sadece iki gün hazırlanabildik!”
|