Londra'yı ateşe veren güç nedir? Başkent dışında bir çok kente yayılan isyan ve öfke neyin işareti? Avrupa başkentlerini yakacak bir isyan çağının göstergesi mi?
Suriye'deki dram ve karmaşayı, rejim-muhalefet hesaplaşmasını izlerken, Suudi Arabistan-İran cepheleşmesinin bütün bölgeyi nasıl ateşe attığına şahitlik ederken, Mısır'dan Yemen'e kadar isyan ve kitlesel arayışları analiz etmeye çalışırken, bölgeye yönelik istilacı-ayrıştırıcı uğursuz hesapları sorgularken aslında çok önemli bir konuyu yeterince tartışamıyoruz.
AB'deki ve Avrupa'daki krizin sosyal ve siyasal sonuçları, Batı başkentlerine ödeteceği bedel, Batı'nın kendi içindeki krizleri bugüne taşıma ihtimali, \'Batı kendi içinde çatışacak\' tezleri ve daha bir çok konu, yirmi yıldır Ortadoğu'ya odaklandığımız için ilgimizi çekmiyor.
Ama göstergeler, bizim coğrafyada yaşadıklarımızdan çok daha baskın biçimde, Batı'nın üstesinden gelmeye çalıştığı krizin sonuçları belirleyici olacak diyor.
İngiltere'de dört gündür yaşanan isyan, yağma, ateşe verilen şehir, öfkenin hızla diğer kentlere sıçraması, meclisin olağanüstü toplantıya çağrılması, göçmen öfkesine karşı sağcı grupların harekete geçmesi aslında Avrupa başkentlerinde ve büyük şehirlerinde önümüzdeki dönem sıkça göreceğimiz yeni gerçekler..
Mağripli gençlerin Paris'i yaktığı gibi Londra ateş altında şimdi. Yarın Roma'da benzerlerini göreceğiz. Ancak bunları sadece etnik sorun, göçmen sorunu gibi algılarsak 21. yüzyıla damgasını vuracak gerçeği göremeyeceğiz. Fakirlerin, aç insanların, yeryüzünün öfkesinin Avrupa'yı kasıp kavuracak bir isyana dönüşmek üzere olduğunu ne zaman anlaşacağız?
Artık ülkeler değil şehirler savaşıyor, devletler kendi insanlarıyla savaşıyor, toplamsal ayrışmalar yeni çatışma alanları oluşturuyor. Devlet otoritesinin en güçlü olduğu, güvenlik imkanlarının zirvede olduğu 21. yüzyıl, o otorite ve silahların hiçbir işe yaramadığı bir yüz yıl olarak anılacak belki.
Ortadoğu coğrafyasında olanlara kilitlenip kalmayın... ABD'nin kredi notunu düşürenlerin bunu birkaç yıl önce yapması gerekiyordu. Trilyon dolarlık kriz dalgalarının yol açacağı sarsıntının yıkıcı etkileri bu sonbahardan, yıl sonundan itibaren görülecek. Aynı sonuçları Avrupa'da göreceğiz. Birleşik Avrupa masalının yerini \'hasta adamlar\' dolduracak. Daha şimdiden o Avrupa Birliği, İspanya ve İtalya'yı kurtların önüne attı. Kimse kimsenin umurunda değil, Almanya hiçbir ülkeyi kurtarma derdinde değil. Herkes kendi batışına engel olmaya çalışıyor.
Anlatmak istediğim, Ortadoğu'da gördüğümüz kitlesel öfke, bu coğrafya ile sınırlı değil. Asya Pasifik'ten Avrupa ve Amerika'ya kadar bu yüzyıla damgasını vuracak bir dalga bu. Her ülkede, her bölgede gerekçeleri farklı olacak (bu coğrafyada adaletsizlikler ve baskıcı rejimlerse Avrupa'da kriz, ABD'de refah düşüşü) sonuçları aynı olacak. Bazen ekonomik, bazen siyasi, bazen de kimlik üzerinden büyük çıkışlar, çatışmalar ve isyanlar göreceğiz.
Paris'ten sonra Londra bu geleceğin ikinci büyük işareti. Yarın Roma'yı da yakarlar, kim bilir... Şu kaygıyı daha önce birkaç kez alıntı yapmıştım. Tam da bugünleri hatırlatıyor, tekrar okuyalım:
\'Avrupalılar için 20. yüzyılın sonları 2. Dünya Savaşı ile yakın zamanda çıkacak kimlik savaşının arasındaki dönem olacak. Bu savaş, bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu olan bölgeyi tamamıyla yutup Avrupa'ya yayılacak. Devletler veya süper güç blokları ya da imparatorluklar arası bir savaş olmayacak. Bir iç savaşa benzeyecek. Yaklaşan çatışma çerçevesinde ordular, kıtalar veya ülkeler arasındaki jeo-stratejik fay hatlarında mevzilenmeyecek, savaşanlar siviller, siyasetçiler, polisler olacak. Kentler mahallelere, devletler internet ve örgütlü suç üzerinden başka yerlerdeki müttefiklerine bağlı etnik ve mezhepsel gruplara bölünecek. İhtilaflar kimlik üzerinden yaşanacak. Leeds, Kopenhag, Marsilya, Halepçe, El Halil, Kerkük ve İskenderiye varoşlarında çatışma belli zamanlarda kanlı bir hal alacak. Avrupa devletleri ayakta kalacak ama liberal demokrasi pahasına. Ortadoğu'da bazı devletler çözülecek ve savaşın başladığı nokta bu olacak....\'
Bu noktaya doğru hızla gidiyoruz... Evet, bu bir isyan çağı!
|