İki gün bir yere gitmeye gör. Hafta sonunun akibeti hafta içinden belliydi zaten.
Siyaset kazanı kaynamaya başlamış fokurdamıştı bile.
Tamtamlar çalıyordu.
CHP’de olanları tekrar etmeye gerek yok. Ama olmayanları yazabiliriz belki.
Kendi içinde için için kaynayan, bir yanardağdan farksız hale gelen CHP, konuşulmaya değil ama düşünmeye değer bir kongre gerçekleştirdi.
Neden demeyeceğinizi biliyorum?
Görünen köy kılavuz istemiyor ama görünmeyenlerin ne dediği konusu karışık?
CHP’de olanlar tüm tarihi karışıklıkların üzerinde.
Genel Merkez ve Bursa ekseninin bir türlü tutmaması, Gürhan Akdoğan’ın vazgeçmeyişi, genel merkezin Gürhan Akdoğan’ın olmaması yönündeki ısrarları sonuçsuz kaldı.
Akdoğan zaten basın açıklamasında da verdiği rakam ve imzalarla, bu sonucu daha doğrusu ipi göğüslemeyi bekliyordu. Tabi kendi verdiği rakamın, son dakika gelişmeleri mi desek, golleriyle mi desek azaldığı ortada…
Ama yolda giderken karşılaştığınız engeller zafer sevincinizi de, sonucu da etkilemez.
Neticede kazanan da, şampiyon da bir tane olur hep.
Gönüllerin şampiyonu varsa ki genelde vardır ama o ayrıdır.
Neticeden, Hatice’ye gelecek olursak;
2010 ve 2011 yılları, CHP örgütünde temelden değişikliklere sebep oldu.
Gürhan Akdoğan uzun süre topun ağzında tutuldu ama o istifini hiç bozmadı.
Yerinde kalmayı da kafasına koymuştu, hakkını aramayı ve almayı da bana kalırsa.
Her şeye, herkese rağmen ve daha da önemlisi seçim kazanarak oturdu bu keza başkanlık koltuğuna.
Bundan sonra CHP’de neler konuşulacak, Bursa’daki yapılanların, gelişmelerin Ankara ve vekiller üzerinde etkisi ne olacak ya da bundan sonra Ankara, Bursa üzerinde nasıl bir çalışma yapmak isteyecek göreceğiz hep birlikte.
Müneccim olmaya gerek yok, şimdiden görmek için
CHP Bursa, kendinin bile düşünemeyeceği kadar çok konuşulacak, o kadar…
**************
Bülent Arınç’ı YSK’nın Bursa 1. Sıra milletvekili açıklamasının ardından 12 Haziran’a kadar, Bursa’da görmeye çok alışmıştık.
Ancak seçim süreci sonunda Ankara’daki olaylar, kendisinin aynı zamanda Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü görevleri, bir nebze de olsa Bursa’dan uzaklaştırmıştı.
İşin aslı Bursa’da Bülent Arınç’ı görmeyi özlemiştik.
Ancak bu yokluğu fırsat bilenler de olmadı değil.
Arınç bir geldi pir geldi.
Çünkü tahminime göre uzakta olunsa bile konuşulanların sesi oralara kadar gidiyor.
Şehir de parti de, kendi içindeki bir karmaşanın, gürültünün, ağzı olanın konuşması halinin içinde kalmış, dedikodular almış başını gitmişti.
Oysa şimdi kongre süreci başladı.
Ramazanla birlikte hızlı da başladı
Bülent Arınç, deyim yerindeyse, cumartesi, pazar Bursa’da bir düstur çekti herkese.
Üstüne alınması gerekenlerin fazlasıyla alındığı, ciddi ve her zamanki üslubuyla yaptığı konuşmalar da yerine ulaştı.
Kendi içinde çatışma yaratmaya çalışıp, ikilik çıkarmanın âlemi olmadığı gibi, Bursa gibi AK Parti için son derece önemli bir şekilde, bu tip olay ve oluşumlar, fazladan konuşmalar kabul edilebilir değil.
Ancak AK Parti’nin ağır topu, ağabeyi, Bursa Milletvekili Bülent Arınç, ne eksik ne de fazla, gerektiği kadar konuşarak, mesajı başarıyla iletenlerden.
Zaten iyi bir hatip olduğu biliniyor ama özellikle yaşanınca, etkisi de büyük oluyor.
Geçtiğimiz hafta, şehre siyasi gündem damgasını vurdu.
Tansiyon oldukça yüksekti.
Bülent Arınç’ın özellikle Başbakan’ın YAŞ toplantısında tek başına oturuşuna yaptığı yorum da hoştu: ‘Ailecek mi oturacaktı’
Ayrıca çok önemli başlıklar vardı cümlelerinde:
‘Bu dönem demokrasi dönemi
Bu dönem özgürlükler dönemi
Bu dönem egemenlik milletindir dönemi
Bu dönem insan odaklı anayasa yapma dönemi’ , bir kaçı sadece.
İşte siyasetten, siyasetçilerden ortak beklentimiz, bu cümlelerde yatıyor.
Bu dönem artık Türkiye için demokrasinin, özgürlüklerin, milletin egemenliğinin kayıtsız şartsız ve insan odaklı olmanın dönemi.
Üstüne başka cümle kurmaya gerek yok…
|