Girizgah:
Malum olay olağanüstü kongrelerin, olağan sayıldığı CHP’nin Bursa ilinde geçmektedir. Bursa yeni il başkanını seçmek için, toplandığında elde 5 aday vardı.
Hayırlara vesile olması dileği ile kahramanlarımızı ve etkili elemanlarımızı birer birer tanıyalım.
Serim:
Bursa İl Başkanı, 2011 seçimlerinden önce, yerelden bakıldığında, güllük gülistanlık olarak devam ederken, bir anda Ankara’dan Tamaylı imzası bir yazı ile görevden alınmıştı...
Seçimler artık doğum iznine ayrılmışken, yine CHP’ye has bir ağabey formülü kullanılarak, Erhan Sevimli atamasıyla seçimlere girilmiştir. Kar zarar hesabını hesap uzmanı yapsın. Biz tespitimizi yapalım. Kahramanlarımızı tanıyalım.
Yasa ve tüzük gereği seçilmiş il başkanı olmak için süreç başlamış ve kollar sıvanmıştır. Ben olayım diyenlerden ilki Erhan Sevimli, ardından Mustafa Şenyurt, ardından ve fuzuli olarak Sevil Pamirol, ardından, Gürhan Akdoğan ve son olarak da Metin Çelik mindere çıkmaya karar verdi.
Karar vermekle olsa ben bile aday olurdum. %20 destek imzası da gerektiğinden, Şenyurt yerim dar dedi çekildi. Pamirol derseniz, artık Ardiles’in Bursaspor’a başkan adaylığı bile bana ondan daha ciddi gelecek. Bir depo benzin, 10 gazete maili ile aday olup, sonra majesteleri lehine adaylıktan çekildim nameleri ile basının işgali. Yeni bir parti bulmazsa 4 yıl sonra yine TBMM aday adayı olur.
Elde kaldı üç aday!
Düğüm:
Kongre, emanetçi ağabey başkan’ın konuşmasıyla açıldı. Ardından, divan seçimi yapıldı ve Yahya Şimşek oy birliği ile divan başkanı seçildi.
Nükteli bir merhabadan sonra, kurşun gibi ağır sözlerle dolu Tamaylı imzalı, görevden alınma yazısı okundu. O yazının içeriğinde Bursa’dan verilen kalleş suflelerin gölgesi kendini hissettiriyordu.
Yazı ile ilgili söz verilmek istendi. Ankaralılar grubu sus pus ve asık suratla beklediler. İlk söz makama(!) verildi. Makam, itiraz ederek, ilk sözü savunmaya iade etti.
Gürhan Akdoğan seçimi kaybetse bile, hepsini bir arada yendiği kısa ve öz konuşmasını yaptı. İddialara cevap bile vermenin anlamsızlığını dile getirerek. Ankara yolcularına güzel bir ders verdi.
Ankara yolcularına söz verildiğinde başta Genel Başkan Yardımcısı dillerini düşürdüklerinden, masa altlarında bakınıp dillerini aradılar. Ama bulamadılar ki cevaben de konuşamadılar.
Bu arada aynı masada sizdenim diyen Bozbey, tabletle çalışıyordu. Ya kongre hesabı yapıyor, ya da sanki eskisi merdiven altında yapılıyormuş gibi yeni nikah salonu hak edişlerine bakıyordu
Aday listeleri ve imza aşamasında, Erhan Sevimli manevrası izledik. Ama Divan Başkanı, bana hukuksuz ve tüzük dışı bir şey yaptıramazsınız dedi. Duvarı örüverdi.
CHP delegesi, ağabeylerden bıktığı ve çok çektiği için, Erhan Sevimli’ye imza desteği vermedi. Divan da Sevimli’nin ölümü geciktirme manevrasına ışık yakmayarak, adaylığına rahmet okundu.
O noktadan sonra, Gürhan Akdoğan ve ötekilerin cümlesinin mücadelesi haline döndü. Genel Başkan Yardımcısından tutun, belediye kapıcı görevlisi dahil, sıfatı olan herkes, Metin Çelik’i desteklediler.
Burada şu tespiti yapayım. Sayın Sena Kaleli partisine ve Bursa’ya hizmet etmek istiyorsa, başkan yardımcısı unvanını geri vermelidir. Objektif olamıyorsun, bari sübjektif ol sevgili milletvekilim. Genel başkan yardımcılığınız, luna parktaki delikten kafayı sokup Spider Man resmi çektirmeye benzedi. Genel Başkan yardımcısı sanal ve etkisiz eleman olmamalıdır.
Aday konuşmalarını merak etmeyiniz. Hepsi birbirinin aynıdır.
Birlik, beraberlik, ilkeler, genel merkezle ilişkiler, parti ilkeleri, kucaklaşma vs vs.
Onlarda zaten öyle yaptılar.
Doğal olarak arada tansiyon yükselmeleri oluyordu. Ama bir eski milletvekiline yumruk atmak, tansiyon değil terbiyesizliktir. Onların benim sayfamda yeri değil, virgülü olamaz. Onların baytarla randevusu olmalıdır.
Çözüm:
Divan başkanının, buyurun sandığa komutundan sonra, delegeler, büyük markajlar altında sandıklara gittiler. Minik arızalarla oy kullanma işi sona erdi.
Sayımda, oylama gibi kıyasıya geçti. Gürhan Akdoğan, az farkla önde gitti ama yürekleri ağzındaydı. Sonunda 2 oy farkla kazandı.
Gürhan Akdoğan ilkeleri, seçimdeki kırgın ama küskün olmayan duruşuyla ve bence en çok o kurşun gibi görevden alınma yazısına vermediği cevapla yarışı kazandı.
Bu süreç içerisinde sürekli, hatalar yaptım, derslerimi de çıkardım diyen Akdoğan için bu bir il başkanı seçilme başarısı değil, ilkesel bir zaferdir.
Genel Merkez mi? Artık durmasını bilmeli ve parasız yatılı Gürhan Akdoğan gerçeğini kabul etmelidir.
Ben kulunuz da Gürhan Akdoğan’ı eleştirmek için kalemimi hazırlamakla meşgulüm.
Her hikaye gibi bitirelim, biz gidelim evimize, Gürhan Başkan çıksın kerevetine diyelim.
|