İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

HABER

Dersim Katliamı 1926’da başladı

Dersim Katliamı 1926’da başladı

23 Kasım 2011 Çarşamba, 08:14

Dersim’de katliam yapılacağı 2 Şubat 1926 tarihli raporda yazılıyordu:
‘Dersim, Cumhuriyet hükümeti için bir çıbandır.
Bu çıban üzerinde kesin bir ameliye yapmak mutlaka lazımdır...’
İlk katliam da General Muğlalı komutasında 6 Eylül 1926’da gerçekleşti

KATLİAM ŞEYH SAİD’LE BAŞLADI

Dersim Katliamı ile ilgili AKP ve CHP tarihi yüzleşmeden kaçınıyor.
Bununla birlikte Dersim Katliamı’yla ilgili gerçekler de yerli yerine oturtulmuyor.

Oysa Dersim Katliamı, 1925’te Şeyh Said İsyanı bastırıldıktan sonra, Bölge’de her alanda katliamı öngören Şark Islahat Planı çerçevesinde gündeme gelmiş ve hayata geçirilmişti.

İLK KATLİAM KOÇUŞAĞI’NA YÖNELİK

2 Şubat 1926’da Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey, İçişleri Bakanlığı’na şu raporu sunmuştu:

“Dersim, Cumhuriyet hükümeti için bir çıbandır.
Bu çıban üzerinde kesin bir ameliye yapmak mutlaka lazımdır...
” 8 ay sonra yüzlerce kişi Koçuşağı Katliamı'nda öldürüldü.
Aynı dönemde başka yerlerde de katliamlar vardı.

Dersim Katliamı ne zaman başladı?

CHP’li Hüseyin Aygün Zaman’a bir ropörtaj verdi, CHP karıştı.
Neden? Çünkü Aygün demiş ki; “Dersim katliamı’nı CHP yaptı!”

AKP de bu söze atladı!
“Yüzleş” dedi. CHP’de “komplo var” diye veryansın etti.
Bu durum iki kara tencerenin birbirine kara çalması gibi trajik bir atışma.
Çünkü iki tencere de aynı ocağın karasına sahip.

Her zaman söylerim eksik bilgi, yanlış bilgiden daha tehlikeli ve aldatıcıdır.
Çünkü Dersim’de soykırım 38’de değil, 1926’da başladı. Bu soykırım bir partinin değil, devletin politikasının sonucuydu. Lokal değil bölgesel katliam sürecinin parçasıydı.

Bu devlet politikası yalnızca o yıllarda var olmadı, hâlâ değişik biçimlerde kendini üretmeyi sürdürmektedir.
Hakikatlerle yüzleşme ve adalet süreci gerçekleşmediği için devleti temsil eden tüm siyasi yapılar yaşananların birinci dereceden sorumlusu durumundadır.

Soykırımın siyasi sorumlusu dönemin tek partisi olan CHP olsa da, bugünkü sorumluluk, CHP dışında Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına hareket eden AKP de olmaktadır.

Korkunç kırımı sadece CHP ile izah hakikate zuldür!

Soykırımın siyasi ve askeri sorumluluğu dün Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Celal Bayar, Mareşal Fevzi Çakmak’a aitti, bugün onların temsili olan CHP lideri ve devlet temsilindeki Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül’e aittir.

Nasıl CHP “reddi miras”ta bulunamayacaksa bugün devleti temsil eden AKP de “reddi miras”ta bulunamaz.

İkincisi, Dersim’de odaklaşan soykırımın tarihi 1938 değildir.
Soykırım politikası 1925 Şark Islahat Planı’ndan sonra planlanarak sitematik olarak hayata geçirilmiştir.

İlla açık bir tarih ifade edilecekse bu 1926’dır. Konu hakkında Genel Kurmay Harp Tarihi Başkanlığı’nın “Türkiye Cumhuriyetinde Ayaklanmalar” (1924-1938) tarihli yayınının 370-377. sayfaları dikkatle okunmalıdır.

Dersim’de yaşanan katliamın lokal olmadığı da burada ayan beyan ifade ediliyor.

İlgili bölümde Mülkiye Müffettişi Hamdi Bey’in İçişleri Bakanlığı’na 2 Şubat 1926’da sunduğu uzun rapor unutulmamayı hakkediyor. Şu birkaç cümle ise raporun içeriği hakkında yeterince fikir veriyor:

“Yaptığım temasların bende hasıl ettiği izlenime göre, Dersim gittikçe Kürtleşiyor, ülküleşiyor ve dolayısıyla tehlike büyüyor...

Dersim, Cumhuriyet hükümeti için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde kesin bir ameliye yapmak ve elim ihtimalleri önlemek, memleket selameti bakımından mutlaka lazımdır...

Daha fazla geciktirilmeye tahammülü kalmayan Dersim meselesinin bir an önce halli uygun bir ileri görüşlülük olur...”

Bu raporun ardından ne oluyor biliyor musunuz? Bu konuyada Nuri Fırat’ın “Kürtler Aslında Yoklar” kitabını refere ederek değinelim.

Bu raporun ardından Kürtlerin çok iyi tanıdığı bir isim Dersim’e tayin olunur: Albay Mustafa Muğlalı!

Özalpt’teki 33 köylünün öldürülmesi ile ünlenen Muğlalı’nın ilk en büyük katliamı 1926’de Dersim’de yaşandı.
İttihat Terakki’ye uzanan bir geçmişe sahip olan Muğlalı Dersim bölgesinde etkin olan Koçuşağı Aşireti’ne yönelik “tedip” (uslandırma, terbiye etme) harekatı gerçekleştirdi.

“Devlet, özellikle 1925’teki Şeyh Said İsyanı’ndan sonra bölgede nüfuz sahibi olan etkili Kürt aşiretlerine şüpheyle bakıyordu ve üstelik bu aşiretlerin devletle ilişkileri sorunlu olunca daha da şüpheli konumuna düşerlerdi.

Koçuşağı Aşireti de, yıllardan beri belli bir özerklik içinde ve devletin otoritesinin fazla hissedilmediği Dersim yöresinde varlığını sürdürmüştü.
Bu durumundan rahatsız olan devlet, Şeyh Said İsyanı sonrasında 1925’te yürürlüğe konan Şark Islahat Planı†kapsamında Koçuşağı Aşireti’ne de yöneldi.

Şark Islahat Planı’nın esasında Kürtlere karşı tedip ve tenkil harekatlarının geliştirilmesi vardı.
Kürtlük bilincinin tamamen yok edilmesi, bunun için de başta dil yasağı olmak üzere Kürtlüğü canlı tutacak her şeyin yasaklanması, yoğun bir asimilasyon sürecinin başlatılması ve böylece Kürtlerin terbiye edilmesi (tedip), bu uygulamalara karşı isyan edebilecek Kürtlerin imha edilmesi, geriye kalanların da Batı illerine sürgün edilmesi ve yerlerine Türk nüfusun yerleştirilmesi gibi amaçları barındıran Şark Islahat Planı, uzun yıllar boyunca sistematik bir şekilde ve vahşi uygulamalar eşliğinde yürürlükteydi.

Bu kapsamda 6 Eylül - 27 Kasım 1926 tarihleri arasında Koçuşağı Aşireti’ne yönelik kapsamlı† imha operasyonları düzenlenmesine karar verildi.

Mustafa Muğlalı, ‘öteden beri Dersim’in yenik olmayan aşireti ve milli kahramanları adını taşıyan Koçuşağı haydutları’ dediği Koçuşağı Aşireti’ne yönelik imha harekatında görevlendirildi.

O dönem Albay rütbesinde olan Muğlalı, Elazığ ve Havalisi Komutanı idi.
Koçuşağı Aşireti’ne yönelik başlatılan ve uçakların da kullanıldığı harekat kapsamında çok sayıda köy bombalanmış ve yakılmış, çok sayıda kişi öldürülmüş ve çok sayıda mala el konulmuştu.
Aşiretin toplam nüfusunun en fazla 5 bin civarında olduğu kaydediliyor.

Bu harekat kapsamında aşirete yönelik ciddi bir zaiyat oluştuğu belirtilebilir.
Net bir bilanço olmamakla birlikte, Muğlalı’nın 28 Kasım 1926’da yayınladığı emirde belirttiği gibi ‘her kaya arkasında, her meşe dibinde, her kaya kovuğunda, her mağara içinde’ Koçuşağı Aşireti mensubu aranmış ve öldürülmüştü.

Genelkurmay belgelerinde özellikle Ali Boğazı’nda bulunan mağaralarda onlarca kişinin imha edildiği belirtiliyor.”

“Muğlalı; 1926’da Dersim’de 1938’deki katliamın bir provasını yapmıştı, 1927’de Şeyh Said İsyanı sonrasında başlayan ‘tedip ve tenkil’ harekatının mimarıydı ve son icraatı da Özalp’taki olay olmuştu...

Ayrıca Muğlalı’nın yargılanırken avukatı Hamid Şevket İnce’ye şunları söylediği aktarılır:

‘İnönü bana ‘Ordu içinden seni seçtim. Şark’taki şekaveti (eşkıyalığı) önle.

Senin gibi demir adam oraya giderse o havaliye salah (barış) gelir, ne yaparsan yap, ben varım arkanda’ demişti.’

Bu gerçeğin ortaya çıkarılması açısından Muğlalı’nın İnönü’ye yazdığı ve hala mahkeme kayıtları kapalı olduğundan içeriği bugüne kadar açığa çıkmayan mektuplar oldukça önemli.”

Şimdi dönersek konumuza; Genelkurmay kaynaklarından da anlaşıldığı üzere Dersim’de yaşananlar 13 yıllık bir soykırım politikasının sonucuydu.

Odağında Kürt inkarı ve sorunu vardı.

Kürt sorunundan kaynaklı ortaya çıkan politikaların bir parçasıydı.
Bu bir devlet politikasıydı. Günümüzde bu soykırım sürecinin sorumlusu ise öncelikli olarak ilgili devlet temsilinde bulunanlardır. AKP ve CHP’dir. Bu iki aktörün de “reddi miras” şansı bulunmamaktadır.

AKP’nin son 3 yıldır Dersim meselesini gündemine aldığını söylemesine rağmen bir hakikat ve adalet süreci başlatmamış olmasının altında bu gerçek yatmaktadır.

Sorumluluğunu üstlendiği devlet adına hesap vermekten kaçmaktadır. İkincisi Dersim’le başlayacak olan bir yüzleşme ve adalet süreci cumhuriyet tarihi boyunca yaşanan günümüze kadar süren Kürt sorunuyla yüzleşmeyi zorunlu kılmaktadır.
Bu AKP’nin tüm Kürt politikasınında çökmesi demektir. Ne de olsa dün “Şaki’yi yok eden” devletin yüzü, bugün “terörist” yok etmektedir

Kaynak : Yüksel GENÇ /Özgür Gündem

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2025 Bursa Bağımsız