Resmen açıklandı, terörle mücadelede polis daha etkin kullanılacak.
“Neden”i belli de, merak edilen “nasıl”ı.
İlk algılama; yeni dönemde artık, polisin de dağda, teröristle temas edeceği şeklinde. Bazen askerle birlikte çatışmaya gireceği, bazen ise tek başına.
Pekiyi bu algı doğru mu?
Biraz evet, biraz hayır aslında.
***
Hem Genelkurmay’da yıllarını terörle mücadeleye verdikten sonra emekli olmuş üst düzey isimlerle konuştum hem Emniyet Teşkilatı’nın en üst seviyesinde görev yapmış olanlarla.
Ve ortaya şu aşağıda sıralayacaklarım çıktı.
***
- Aslında şu anki mevzuat, gerektiğinde Polis Özel Harekat timlerinin, jandarma ile birlikte dağda, yani cephede görev yapmasına zaten uygun.
- Bir vali, eğer gerek görürse; polisi jandarma, jandarmayı da polis bölgesinde kullanma yetkisine sahip. Hatta, birlikte görevlendirmenin ötesinde, isterse jandarma bölgesinde sadece polise operasyon yetkisi vermesi de mümkün.
- Polisin terörle mücadelede daha etkin kullanılması gündemi ‘yeni’ ama Emniyet Genel Müdürlüğü, Polis Özel Harekat birimine son bir buçuk - iki yıldır ciddi yatırımlar yaptı. Özel Harekat’ın ödenekleri, silah ve mühimmat çeşitliliği arttırıldı, eğitimleri (yurt dışındaki benzerleri de incelenip örnek alınarak) güncellendi ve yoğunlaştırıldı.
- 90’lı yıllarda, bölgede (şehir merkezlerinde) kamuflaj üniformalarının üzerine çapraz taktıkları şerit mermiler, elde otomatik tüfek ve kafada sadece gözler ile ağzı açıkta bırakan o kar maskeleriyle, sade vatandaşa da korku salan ‘Özel Harekatçı’ görüntüsü, yeni dönemde olmayacak. En azından bu konuda bir hassasiyet var ve hedef, geçmişten karelerin yeniden canlanmaması.
Terörün dağda bitmeyeceğini bilmek için uzman olmak gerekmiyor.
‘Cephe’ sonuç.
‘Dış destek’in ‘cephe’ye ulaşmasının yolu, ‘iç destek’.
‘İç destek’ kesil(e)medikçe, ‘dış destek‘ bir bağlantı noktası bulup, ‘cephe’yi şekillendiriyor. Örgütün insan kaynağında da, maddi destekte de, lojistikte de, istihbaratta da yıllardır olan bu.
Yani...
Şimdi, bir kez daha öncelikli hedef ‘iç destek‘i çökertmek (tabii sadece doğu ve güneydoğu illerinde değil) ve çarkı durdurmak.
İşte ‘polisin daha etkin kullanılacağı yeni dönem’in en can alıcı yönü bu hedef.
***
Kırsalda asker ve jandarma teröristle mücadele ederken, ilçe ve il merkezlerinde, polis artık çok daha yoğun mesai verecek. Özellikle de istihbarat konusunda.
Amaç ve görev yeni değil aslında: Dağdaki örgüt üyesinin şehir ile temas noktalarının tespiti ve bağlantıların kesilmesi.
Özel Harekat Polisi, ihtiyaç halinde araziye de çıkabilecek ama öncelikli misyonu, terör örgütünün ilçe ve kent merkezlerindeki yapılanmasına yönelik operasyonel faaliyet icra etmek olacak.
***
Yeni dönem vizyon ve misyonuna dair aldığım bilgileri harmanlayınca ortaya bunlar çıkıyor.
Bölgede geçmişte yaşananlardan hareketle, çok önemsediğim bir ayrıntı ile bitireyim.
Teorinin pratiğe başarıyla yansıması ve önümüzdeki süreçte mesafe alınabilmesi için, ‘polis - jandarma - asker üçgeni’nde tam bir iş ve güç birliği yapılması şart.
‘Ortak hedef’e yönelik ‘ortak mücadele’ hayata geçirilemezse... Yani bu ‘üçgen’ içinde de birbirleriyle bilek güreşi yaşanırsa, Ankara’da kim ne planlarsa planlasın - yine - hiçbir işe yaramaz.
*****
Monsieur le president irrégulier
Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, farklı tarzı ve dikkat çekici görüntüsüyle, göreve geldiği günden bu yana gündemde.
Koltukta ilk günleriydi, hatırlarsınız; “Fransız tabiriyle beni irrégulier birisi olarak düşünebilirsiniz“ dedi.
‘İrrégulier’nin Fransızca’da iki anlamı var. Biri, ‘kural dışı’, diğeri ‘düzensiz’.
Keşke yeni başkan, kendini tarif için ‘irregulier‘ yerine ‘inhabituel‘ (yani alışılmadık), ‘extraordinaire‘ (yani olağan dışı) ya da ‘excepsionel’ (yani sıra dışı, istisnai) sıfatlarından birini seçseydi. Aslında en güzeli, Fransızca yerine Türkçe’den uygun bir sözcük bulması olurdu. ‘Kural’ dışı yerine ‘sıra’ dışı deseydi mesela. Çünkü görevi, yasalarla tanımlı kuralları uygulamak olan bir hukukçunun ‘sıra dışı’lığı renktir ama ‘kural dışı’lığı problem olabilir.
Hüseyin Karakullukçu’nun kullandığı ve kulağa çok hoş gelen bir cümle daha var.
“Artık yasak yok“ diyor.
Aman Sayın Başkan dikkat edin, tek bir harf bazen çok önemlidir. Bir dil sürçmesi ya da bir tape hatasıyla o sondaki ‘k‘ harfi ortadan kayboluverirse, geriye “Artık ‘yasa’ yok“ cümlesi kalıyor.
HMösyö lö prezidan irregüliye diye okunur ve (erkekler için) Sayın Kural Dışı Başkan anlamına gelir.
|