Türkiye'nin; 'Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi dondururuz' uyarısı, sadece Rum Kesimi'nin AB Dönem Başkanı olması tehlikesine mi yönelik? Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, KKTC'den Avrupa'yı hedef alan güçlü sözleri, sadece Kıbrıs meselesiyle mi sınırlı?
Sanmıyorum.. Küresel ekonomik kriz yeni bir aşamaya geçiyor. Göstergeler ve bazı çevrelerin ciddi uyarılarına bakınca, 2011 sonbaharının çok daha sarsıcı bir kriz dalgasını haber verdiğini söyleyebiliriz. Hem AB ülkeleri hem de ABD, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en derin krizini yaşıyor. Üstelik, olağanüstü toplantılara ve çabalara rağmen, krize gerçek anlamda çözüm olabilecek iç bir formül üretilemedi. En azından bu güne kadar..
Euro bölgesi liderleri artık ödenemez noktaya gelen ve Avrupa'yı batırma tehlikesi barındıran borç krizini görüşmek için olağanüstü toplandı ve yeni bir paket üzerinde anlaştı. Birkaç hafta sonra bu paketin de kurtarıcı olmayacağını göreceğiz. Şimdilik Yunanistan'ı kurtarıp, İspanya ve İtalya'nın batışının önü alınmaya çalışılıyor. Ancak, önümüzdeki haftalarda 'ülke kurtarma'nın yerini 'ülke ihraç etme' alacak.
AB Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso'nun, devlet ve hükümet başkanlarına yaptığı şu çağrıyı bir yere not edelim:
'Kimse kendini kandırmasın, durum çok ciddi ve çözüm gerektiriyor. Aksi takdirde bunun olumsuz sonuçları Avrupa'nın her köşesinde ve daha da geniş bir alanda hissedilecek. Euro bizim en büyük kazanımlarımızdan biri. Getirisi, üye ülkelerin sarf etmesi gereken çabalardan çok daha ağır basıyor. Burada düşüncesizce davranamayız. Aksi takdirde tarihin bu kuşağın siyasetçileri hakkındaki hükmü çok ağır olacaktır?'
Durum bu kadar kötü. Felaket tellallığı yapmak istemiyoruz ama 2006 yılından bu yana krize ilişkin yaklaşımımız hiç değişmedi ve bu yaklaşımı ciddiye almayanlar daha sonra gelişmelerin aynı yönde seyrettiğini gördü. Hala aynı inatçılık ve körlük devam ediyor.
Krizin niteliği ve boyutlarına dair çok şey söylendi. Biz, krizin jeopolitik çözülme boyutuyla daha çok ilgileniyoruz. ABD ve Avrupa'yı, dünyanın merkez ekonomisini vuran krizin, küresel denklemi kökünden sarsıp yeni güç yapılanmasının önünü açacağına inanıyoruz. Bir ya da iki yıl içinde, bu değişimin dramatik örneklerini göreceğiz. Ekonomik, siyasi ve askeri hegemonyanın parçalandığına, ABD'nin daha da içe kapandığına, Avrupa Birliği projesinin belki de çöktüğüne tanık olacağız.
Türkiye'nin bu süreci okuduğunu ve ona göre pozisyon belirlemeye çalıştığını, son mesajların arkasında bu düşüncenin yattığını düşünüyoruz.
Jeopolitik çözülmenin Birleşik Avrupa düşüncesini nasıl sarsacağına dair ihtimaller, belki şu an krizden daha çok konuşuluyor. Belli merkezler ve çevreler; 'Birleşik Avrupa'nın, 'Parçalanan Avrupa'ya veya bölgesel birlikteliklere doğru gittiğini söylüyor. Onlara göre Avrupa Birliği'nin dağılma haritası şöyle:
Alman bölgesi: Almanya, Avusturya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Hırvatistan, İsviçre, Slovenya, Slovakya..
Kuzey Bölgesi: İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, İzlanda, Estonya, Litvanya ve Latviya? Bu Baltık ülkelerinin Rusya tehdidine karşı en yakın müttefiki Almanya olacak..
Doğu Avrupa ülkeleri: Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan? Knedi içinde bölgesel bir yakınlaşmaya gidebilir?
Akdeniz ülkeleri: İtalya, İspanya, Yunanistan, Portekiz, Kıbrıs Rum Kesimi ve Malta.. Bugün bu ülkelerin hepsi derin ekonomik sarsıntı içinde ve hızla iflasa sürükleniyor. Bu konuda 'The Divided States of Europe' başlıklı analiz bir örnek olarak okunabilir?
Fransa ve İngiltere ise her hangi bir bloka mensup sayılmıyor. İngiltere'nin durumu ve tercihleri ortada. Almanya ve Fransa gibi AB'nin lokomotifi olan, kara Avrupası'nın en güçlü iki ülkesinin kendilerini kurtara tercihi AB'nin geleceğini şekillendirecek.
Avrupa Birliği için tehlike çanları çalıyor. Olmaz demeyin, oluyor. Aynı tehlike ABD için de geçerli. Bu sonbahar, Atlantik ittifakının kaderi, geleceği üzerinde derin izler bırakacak gibi?
Afrika çağrısı!
TVNET olarak, Birleşmiş Milletler'in 'Açlık Salgını' ilan ettiği Afrika Boynuzu dahilindeki ülkelere özellikle de Somali'deki trajediye duyarlılık çağrısı yaptık. TVNET ve Yeni Şafak gazetesi olarak, bu duyarlılığı devam ettirmek, aç insanlarla birlikte olmak, onların yardımına koşmak için çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Çağrımıza ilk tepki, 'Yeryüzü Doktorları'ndan geldi.
Türkiye olarak, bireyler olarak, kurumlar olarak Anadolu'dan Afrika'ya insani yardım köprüsü kurulması için herkesi bu seferberliğe çağırıyoruz?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Diyalog Gazetecilik San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan köşe yazısı/habere aktif link verilerek kullanılabilir
|