Meclis tatilde. 2 aydan biraz fazla var açılmasına. Öldürülme tehdidi ile yaşayan kadınlarımız, 2 ay idare ediversinler. Eğer bu arada kocaları onları bıçaklar, kurşunlar, üstlerine asit filan dökerlerse, gazetelerde iki satır yazarız, rahat olsunlar. Ne de olsa mebuslarımızın dinlenmesi lazım.
Bu sıcaklarda sizler için toplayamayız onları.
Madem elektronik kelepçe ile kadınlar korunabiliyordu, İspanya ve başka ülkeler şiddet mağduru kadınları böyle koruyorlardı, biz neden korumadık bacılarımızı?
Peki neden hala ekim ayını, Meclisin açılmasını bekliyoruz biz? İki ay içerisinde öldürülen kadınların yerde kanlarını gördüğümüzde, 'Tatildeydik, hanımlar, kusura bakmayın' mı diyeceğiz?
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'nin elektronik kelepçe önerisi oldukça etkin bir korunma yöntemi. 6 ay için. Sonra ki altı ay? Bir yıl, iki yıl? Nasıl korunacak kadınlar?
Kelepçe hep modaydı bu ülkede. Kiminin bileğine, kiminin beynine.
Tacizcisi, tecavüzcüsü serbest kalırken, düşünce suçluları hep kelepçeliydi. Bir gün kelepçeyi destekleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Ama bu sefer ki başka. Diğer kelepçeler insanı mahkum ederken, bu kelepçe, kadının hayata kalmasını sağlayacak bir can simidi, bir çeşit erken uyarı sistemi.
Fakat, diyelim ki kocayı kelepçeledik, ailesindeki diğer erkeklere ne çözüm bulacağız?
Ya aile meclisi kararlarına? Kardeşi tarafından vurulan ve babasının odanın kapısı kilitleyerek ölmesini beklediği Ceylan'ı, hangi kelepçe kurtarırdı?
Mersin'de 'Bacım' dedikleri kadına tecavüz edenler ve etmesine izin verenlere hangi kelepçe takılmalı? Polisin canla başla iz sürüp yakaladığının kelepçelerini çözüp serbest bırakarak, adeta: 'Aferin çocuklar, bir dahakine daha dikkatli olun, yakalanmayın' diyenlere de, vicdanları, uygun bir kelepçe takmalı. Sorun sadece öldürülen kadınlarla sınırlı değil. Sorun kadının, alınan satılan, sahip olunan, eğlence aracı bir 'mal' olarak görülmesi, sunulması ve kabul edilmesinde.
Kelepçe çocuk istismarcılarında da koruyucu bir yöntem olabilir. Daha önce çocuklara cinsel saldırıda bulunmuş kişilerin cezaevi çıkışı sonrasında veya gözaltına alınmış ve soruşturması devam eden, araştırılmakta olan şüphelilerin elektronik kelepçeyle izlenmesi, okul, çocuk parkı, kreş veya belli noktalarda şüpheli zaman geçirmelerinde, polisin anında haberdar olması, önlem açısından etkili olabilir.
Ayrıca, ayağındaki cihazın, işlediği suçu vicdanına sürekli hatırlatması, kelepçe ile toplum içinde yaşaması, başkaları tarafından fark edilme korkusu ve polis tarafından sürekli gözetlenmek, suçlu üzerinde azımsanmayacak bir psikolojik etki yapacaktır.
Kadına karşı şiddet ve tecavüzü birinci derece kamu sağlığı sorunu kabul eden Alman devleti, her yıl 45 bine yakın şiddet mağduru kadına sahip çıkarak, onları koruyor. Bizde ise şiddet mağduru kadınlar ve çocuklar katledilmeye devam ediliyor.
Düne kadar şiddetin istatistikleri bile tutulmuyordu. Hatta hala, kız çocuklarımızın bir kısmının devlette kaydı bile yok. Elektronik kelepçe fikrinin uygulamaya konulması, çözüm odaklı projeler için 'Amerika'yı baştan keşfetmeye' gerek olmadığını tekrar gösterdi. Gelişmiş ülkelerde yıllardan beri zaten bu projeler uygulanıyor.
Ancak, elektronik kelepçenin yurt dışındaki uygulamalarında önemli bir ayrıntı var: Şiddet uygulayan koca, elektronik kelepçeyi taşıdığı 6 aylık süre boyunca, şiddet dürtüsünü kontrol edebilmesi için terapi almak zorunda. Gelişmiş ülkelerde şiddet öğrenilen bir duygu olarak kabul edilmekte ve kavramsal bir olgu.
Bu terapilerde alternatif düşünme yeteneği, empati, sorumluluk alma, farkındalık, sosyal iletişimde başarı ile yaşam kalitesinin yükseltilmesiyle kendini kontrol edebilme yetisi güçlendirilerek, şiddet uygulama isteği köreltilir. Terapi ile düzelme sağlanamayan kocalara, eşleri hakkında hiçbir bilgi verilmediği gibi, devlet tarafından korunmaya devam edilen kadınlara, farklı şehirlerde yaşam olanakları sağlanır.
Kocaya, kelepçeyi takar ama davranış bozukluğunu tedavi etmezseniz, koca, kadına olan hırsına, bir de kelepçeden doğan kinini ekleyecektir.
Esas amaç şiddete kelepçe takmaktan çok, şiddetin beyinlerimize taktığı kelepçeleri kırmak olmalıdır
|