|
|
|
|
|
ATATÜRK Diyor Ki; |
Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.
|
|
|
|
|
YAZAR YAZI |
|
Ne farkı kaldı Erdoğan’ın eskilerden
21 Temmuz 2011 Perşembe, 07:51
Can Ataklı /Vatan
|
|
Tayyip Erdoğan’ın “koşulsuz” desteklemek için canhıraş biçimde çabalayanların ortak söylemi şu: “Tayyip Erdoğan değişimden yana, eskinin bütün hatalarından arınmaya çalışıyor. Demokrasi ve hukuk konusunda çok önemli adımlar attı, Türkiye artık eski Türkiye değil.”
Buna karşı çıkanların savundukları da şu: “Hayır Erdoğan Türkiye’yi değiştirmiyor, kendi zihnieti doğrultusunda dönüştürüyor. Bu uğurda demokasi, hukuk, özgürlükler ve insan hakları kavramlarını alabildiğine sömürüyor, kendini aydın sananları bir güzel kandırıyor.”
Bu tartışmanın içinden çıkmak zor. Çünkü bugüne kadar karşılıklı olarak verilen örneler iki tarafın da haklı olduğunu gösterebilir.
Ancak, geldiğimiz güne bir bakın.
Güneydoğu politikasının, o çok eleştirilen eski dönemden bir farkı kaldı mı?
Aradaki tek fark, eskiden bir “Kürt realitesi inkarı” vardı ya da pekçok kimse bunu dile getirmeye korkuyordu.
Şimdi Kürt realitesi kabul ediliyor. Kimse de korkmuyor.
Ancak sorunun çözümüne bakış yine eskisi gibi.
“Kürt yoktur” yerine “Kürt vardır” oturdu oturmasına, ama sorunun çözümü yine “terörle mücadele” kapsamında ele alınmaya başlandı.
Üstelik eskisinden de baskın biçimde “Sabrımızı taşırmasınlar” tehdidi ile.
Oradan geçelim Kıbrıs’a. 9 yıl boyunca “Çözümsüzlük çözüm değildir” diyerek bir hatta “Kıbrıs’ı satıyorlar” eleştirilerine bile göğüs geren Erdoğan neredeyse 1970’lerin söylemine geri döndü.
Hemen söyleyeyim, Avrupa Birliği’nin çirkin yaklaşımına karşı Erdoğan’ın tavrının doğru olduğunu söylemeliyim. Elbette Türkiye her dayatılanı kabul etmeyecek kadar güçlü ve büyük bir ülke.
Ama şunu da unutmayalım ki, bundan önceki yönetimler de benzer biçimdeki kaygılar nedeniyle siyaset geliştirmeye çalıştılar.
Eskilerin hatası bunu kamuoyuna anlatıp paylaşmak yerine işin kolayına kaçıp ihaleyi askerin üzerine yıkmalarıydı.
Tabii Erdoğan’ın yeni Kıbrıs siyasetinde de askerin gücünü kullandığını unutmamak gerek bu arada.
Gelelim kişisel hak ve özgürlüklere. Erdoğan hukukun üstünlüğünden, özgürlüklerden ve insan haklarından çok söz ediyor. Geçmişin solcuları, günümüzün Türkiye sevgisizi kimi liberalleri de Erdoğan’ın bu söylemine sanki “kutsal” sözlermiş gibi sarılıyor.
Oysa, 12 Mart ve 12 Eylül askeri yönetimlerindeki uygulamalar Erdoğan iktidarında tekrar yaşanmaya başlandı.
Herkese potansiyel suçlu gözüyle bakan polis kalabalık yerlerde insanları durdurup üstbaş araması yapıyor kimlik soruyor. Arabalar durdurulup aranıyor. Lokantalara barlara ansızın dalınıyor, hüviyeti olmadığı gerekçesiyle insanlar gözaltına alınıyor, karşı çıkan dövülüyor bile.
Devlet eskiden “sakıncalı” diye damgaladığı insanları arkasına adam takarak izlerdi, fotoğraflar çekmeye çalışır, mahalle bakkalından “bunlar ne konuşuyor” diye öğrenmeyi denerdi.
Şimdiki iktidar ise teknolojiden yararlanıyor, sokakta adam gezdirmek yerine insanların telefonlarını dinliyor, videolarını çekiyor.
Peki ne oldu “Değişen Türkiye’ye, özgürleşmeye, demokratikleşmeye?”
*****
Savcı Ali Demir’i neden kovalıyor?
Üniversite giriş sınavlarında tarihi bir skandal yaşadık bu yıl. Soruların cevaplarının belli bir şifre düzeni içinde olduğu ileri sürüldü, kıyamet koptu. 1 milyon 700 bin öğrenci “geleceğimiz mi çalınıyor” kuşkusuna kapıldı. Öğrenci aileleri perişan oldu, hatta bu skandalın seçimlerde bile etkili olabileceği vurgulandı.
İktidar her olayda yaptığı gibi “yargı çözsün” dedi. Savcılar harekete geçti. İncelemeler yapıldı. Sınavdan iki ay sonra “Şifre var ama hile yok” kararı verildi.
Hukuka çok saygılı olduğumuz için kararı da kabul ettik.
Buraya kadar herşey iyi, güzel, doğru.
Burada garip olan savcılığın ÖSYM Başkanı Al Demir’in peşini bırakmaması. Savcılık diyor ki “Ali Demir görevini kötüye kullandı, talimatlara aykırı hareket etti.” Peki ne yaptı?
Sınavlarda hile var mı? Yok. Nasıl Cumhurbaşkanı ve Başbakan “İçimiz ferah, Ali Demir bizi tatmin etti” dediyse yargı da sınavın tertemiz olduğunu kabul edip bunu rarara bağlamadı mı? O halde Ali Demir ne yaptı?
Eğer talimatlar yasadışı biçimde uygulandıysa, Ali Demir görevini kötüye kullandıysa bunun sınavlara da yansıması gerek.
Yok öyle değil. Mahkeme diyor ki “Her şey iyi güzel ama Ali Demir suçlu.”
YÖK Başkanı önce koruyordu Ali Demir’i sonra “istifa etseydi” dedi. Soruşturma iznini de ısrarla vermedi bir türlü.
Sanki bu işin içinde bir iş var. Biz bir türlü çözemiyoruz. Aklı eren biri izah etsin lütfen.
*****
Şike ve trafik polisi
Şike konusunun yeni olmadığını bunun çok yaygın bir uygulama olduğunu söyleyenler “Trafik polisi- kırmızı ışık” benzetmesi yapmayı çok seviyor.
Söylenen şu: “Herkes kırmızı ışıkta geçiyordu bu ülkede, ama trafik polisi olmadığı için kimse yakalanmıyordu. Bu sefer polis kırmızı ışıktaydı ve geçenleri yakaladı.”
Güzel benzetme. Ama bir yanlışı var.
Işıkların başında aslında eskiden de polis vardı. Ama kırmızıda geçenlere bir şey demiyordu.
Sonra birgün birden polisin biri “Kırmızı ışıkta geçtin” dedi. Durum budur.
Peki böyle oldu diye kimseden hesap sormayalım mı?
Soracağız tabii. Sadece şunu de belirtmek isterim. Eline adaletin kılıcını alıp “ahlakçı ve hukuka çok saygılı” kesilenlerin kendi kendilerine “Acaba ilk taşı ben mi atmalıyım?” diye düşünmesi gerekir.
*****
“Kişiye özel muhtıra”
Bu kadar ses getireceğini ve tepki yaratacağını tahmin etmemiştim. Kara Kuvvetleri’nin beni şahsen kınamasından söz ediyorum.
O kadar çok destek mesajı geldiki anlatamam. Hemen herkesin ortak kanaatı “Sakın üzülme, çekinme, bu halk neyin ne olduğunu görüyor” şeklinde.
Üzülmesine üzüldüm tabii, başına gelenlerin hiçbirine ses çıkaramayan koca bir kurumun bunu yapması hoş değildi.
En güzel destek mesajlarından biri çok yakın bir arkadaşımdan geldi onu da söyleyeyim. Dedi ki “Artık hiçbir şeye ağzını açamayan asker, sana kişiye özel muhtıra çekmiş. Daha ne istiyorsun?”
Güleyim mi ağlayayım mı..
*****
Hata
ABD Uçak gemisinden kalkan pilot Japon savaş gemilerine önemli hasar verdikten sonra gemiye dönmüş, kokpitin camını açıp aprona atlamış onu karşılayan subayın karşısında selam verip, “Nasıldım ama komutanım?” demiş başlığını heyecanla çıkarırken. Komutan ağır ağır ona doğru yürümüş, avuç içlerini birbirine gelecek şekilde bitiştirip hafif öne eğilerek selam vermiş, çekik gözlerindeki sinirli bakışla “Mister” demiş, “Yapmak var siz önemli bir hata!” (Yıldırım Tuna)
*****
KKTC’de, Başbakan Erdoğan’ı protesto etmek isteyen eylemcilere polis müdahalesi sert olmuş. Eee ne de olsa “yavru vatan”, anasını taklit ediyor!
(Gani Yıldız)
|
|
|
|
|
|
|
Yazarlar |
|
AKP ‘darbeyi’ kapatacak
25 Ekim 2016 Salı, 12:14
|
|
AKP ‘suç ortağı' arıyor
Mustafa Ünal /ZAMAN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:28
|
|
Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Haziran 2015 Cuma, 09:21
|
|
Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez
Erhan BAŞYURT/BUGÜN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:16
|
|
Ya Koalisyon ya Başkanlık...
Eren Erdem/YURT
12 Haziran 2015 Cuma, 08:58
|
|
Kırılma noktası!
Güngör Mengi/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:45
|
|
AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?
İbrahim Kiras/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:42
|
|
Ali İsmail…
Bekir Coşkun - Sözcü
23 Ocak 2015 Cuma, 09:34
|
|
Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?
Mehmet Kamış/ZAMAN
14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39
|
|
Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi
Can Ertan /HABER
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57
|
|
Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik
Özgür Şen
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17
|
|
AKP’nin IŞİD çıkmazı
Hüseyin ALİ/Özgür Gündem
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10
|
|
Siyasi etik yasası çıkarılmalı
Serpil Çevikcan/Milliyet
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37
|
|
MİT’in sicili
Gültekin AVCI/BUGÜN
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17
|
|
İslamofobi ve provokasyon
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11
|
|
Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”
Hüseyin Özay/Taraf
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32
|
|
AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor
Zilar STÊRK/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25
|
|
Barışı, ancak özgürlükler besler
Hüda KAYA/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14
|
|
Bilim siyasetin elini öptüğünde...
Cüneyt Ülsever/YURT
11 Ocak 2015 Pazar, 10:19
|
|
Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı
Nazlı Ilıcak /BUGÜN
11 Ocak 2015 Pazar, 10:18
|
|
|
|
Son 20 Yazım |
|
CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI
|
|
AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN
|
|
GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.
|
|
ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..
|
|
12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?
|
|
Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?
|
|
Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'
|
|
Tüm Dostlara Teşekkür…
|
|
Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!
|
|
Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:
|
|
Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...
|
|
Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.
|
|
Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...
|
|
Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım
|
|
CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…
|
|
Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!
|
|
“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…
|
|
Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.
|
|
Sadece İnsan Olmak!
|
|
Annemin de Başını Ezerler mi?
|
|
|
|
Takvim |
Pt |
Sl |
Çr |
Pr |
Cm |
Ct |
Pz |
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
|
|
|
|
|
|
|
|