İşte; CHP’nin ‘gölge kabine’si...

21 Temmuz 2011 Perşembe, 07:50

Mustafa Mutlu/Vatan

Konuyu ilk kez ben gündeme getirmiştim; hatırlarsınız, 30 Haziran perşembe günkü yazımın başlığı, “CHP Mutlaka Bir Gölge Kabine Kurmalı”ydı!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da geçen hafta telefonda, bu öneriye sıcak baktıklarını açıklamış ve Türkiye‘nin ilk “gölge kabinesi”ni en kısa zamanda kuracaklarını söylemişti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in dün bir başka gazeteye verdiği demeçten öğrendik ki; gölge kabine, sonbaharda resme açıklanacakmış...

Tekin’in konuya yaklaşımı da hoşuma gitti:

“Laf olsun diye gölge kabine kurmayacağız. Kabine üyelerini artık gölge gibi takip edeceğiz. Gölge kabine sayesinde artık mağdur veya şikâyetçi vatandaşın bir muhatabı olacak. Türkiye’de yeni bir muhalefet anlayışını hayata geçireceğiz...”


***


Gazete; (isimleri de Gürsel Tekin‘den mi aldı bilmiyorum ama) CHP’nin olası gölge kabinesinde yer alacak milletvekillerini de yazmış... Şöyle:

Sencer Ayata / Açılımdan Sorumlu Başbakan Yardımcısı

Bihlun Tamaylıgil / Başbakan Yardımcısı ve Kabine Sözcüsü

Oktay Ekşi / TRT ve AA’dan Sorumlu Başbakan Yardımcısı

Faik Öztrak / Hazine’den Sorumlu Başbakan Yardımcısı

Emine Ülker Tarhan / Adalet Bakanı

Turhan Tayan / Milli Savunma Bakanı

Gülsün Bilgehan / Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı

Aydın Ayaydın / Ekonomi Bakanı

Akif Hamzaçebi / Maliye Bakanı

Osman Korutürk / Dışişleri Bakanı

Erdoğan Toprak / Gençlik ve Spor Bakanı

Haluk Koç / Sağlık Bakanı

Rıza Türmen / Avrupa Birliği Bakanı

Umut Oran / Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı

Haluk Eyidoğan / Çevre ve Şehircilik Bakanı

Muharrem İnce veya Nur Serter / Milli Eğitim Bakanı

Gökhan Günaydın / Tarım Bakanı

Mevlüt Aslanoğlu / Gümrük ve Ticaret Bakanı

Ali Haydar Öner / İçişleri Bakanı

Vahap Seçer / Orman ve Su Bakanı

Tolga Çandar / Kültür ve Turizm Bakanı

İhsan Kalkavan / Ulaştırma Bakanı

Süleyman Çelebi / Çalışma Bakanı

Aykut Erdoğdu / Enerji Bakanı


***


İsimler konusunda istediğinizi düşünebilirsiniz, “O niye var da bu niye yok” diyebilirsiniz...

Benim için önemli olan, gelişmiş demokrasilerde yıllardır etkin roller üstlenen bir “gölge kabine”nin ana muhalefet partisi tarafından kurulması ve bunda benim de “gazeteci” olarak bir tutam tuzumun bulunması...

Şimdilik tek eleştirim var:

Gölge kabinenin resmen açıklanması ve göreve başlaması için, neden ille de sonbahar bekleniyor?

Türkiye’nin sıcak gündemi, böyle bir lükse izin veriyor mu?


*****


17’NCİ GÜN!

Dün size ehliyetsiz Melek Doğan isimli kadının kullandığı minibüsün altında kalarak can veren Yazgülü Keleş’ten söz etmiştim... Melek Doğan olaydan sonra kocasıyla birlikte kaçmıştı ve ne hikmetse bir türlü (!) yakalanamıyordu. Ben de söz vermiştim:

“Yazgülü’nün ölümüne neden olan Melek Doğan yakalanıncaya kadar sormaya devam edeceğim!”

Soruyorum:

Bugün 17’nci gün; herkesin aldığı nefesi bile izleyen polisimiz neden hâlâ Melek Doğan’ı bulamıyor?

Yoksa...

Büründüğü kara çarşaf yüzünden mi?


*****


Günün Sorusu

Başbakan Erdoğan’ın son günlerde Kıbrıs konusunda söylediği sözler, dört-beş yıl önce söylediklerinin tam tersi... Rauf Denktaş bile Rumlar’la ilgili bu kadar ağır sözler söylememişti... Sorum, Başbakan’a:

Ne değişti de Kıbrıs konusunda bu kadar sertleştiniz?


*****


Başbakan’a dokunmak ibadetmiş!

Çok yağcı gördüm de... Ne yalan söyleyeyim; AKP Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin kadar ileri gidenini ben bile görmedim!

Vekil Bey, partililere verdiği yemekte, “Hayırlı olsun demek için Ankara’ya gelen arkadaşlarla birlikte Sayın Başbakanımızla 5 dakikalığına bile olsa sohbet etmek imkanı bulduk. Arkadaşlarım Sayın Başbakanımıza yakınen sorular sordular, elini sıktılar. Sayın Başbakanımıza dokunmak bile inanın bence ibadettir. Ben bunu söylüyorum” demiş...

Dinimizde böyle bir ibadet var mı?

Bu da bir tür “putlaştırma” değil mi ve dinimizce “haram” kılınmamış mı?

Tamam; insanların siyasi geleceklerini garanti almak için yağ çekmeleri, bizim için ne yazık ki alıştığımız şeylerden...

Ama ölçüyü kaçırmamak

lazım!

Kaçırınca ne mi oluyor?

Bilmem... Belki ilerideki bir kabinede “bakanlık” koltuğu garanti ediliyordur...

Ama...

En azından “inançlı” bir insan için, garip oluyor!