13 Şehit haberi geldiğinde Genel Başkan’ın yaptığı yorum aşırı sıcaklara bağlanabilirdi. “Askerler hapse atıldığı için moralleri bozuk, o yüzden şehit veriliyor” diyen sosyal demokrat partinin genel başkanı zaten partiyi eylül başına kadar tatile sokmuştu. Bu süre içinde partili vekillere siyasi faaliyet olarak Ramazan boyunca halkın arasında bulunmaları talimatını vermişti.
Ama CHP’de demokrasi korkusu tatile çıkmıyor.
Bu korku hızla tepki verebilecek kadar yüksek düzeyde bir korku.
“Yeni” CHP’nin yeni kadrosundan, eski Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, 13 genç insanın kaybı ve ardından yayılan şuursuz tepkiler üzerine bir açıklama yaptı.
Tanrıkulu’nun açıklamasını aynen tekrarlayalım:
***
“Hepimizin başı sağ olsun.
Bugünler tüm toplum için yas günleri.
Çatışmayla iç içe yaşadığımız neredeyse 30. yıla giriyoruz. Ancak çatışmalarda ölenlerin çoğu 30 yaşını göremedi bile.
Sadece çatışmayı görerek büyüyen, çatışmaktan başka bir alternatifi hayaline bile getiremeyen, ancak neden çatışıldığını da bilemeyen, çatışmaya sürükleyen sebeplerden habersiz nesiller yetiştiriyoruz. Gelecek kuşaklara mirasımız bu olmamalı.
Yakıp yıkmak ve öldürmekle çeyrek yüzyılı aşkın zaman geçirdik ve bunun çözüm olmadığını gördük.
Olsaydı bugün 50 bine vardığı belgelenen can kaybı yaşanmazdı.
Bir 30 yıl daha böyle geçebilir.
Bu 50 bin kişi bugün aramızda olsaydı, bugün Türkiye çok farklı bir yer olabilirdi. Onları yitirmeseydik çok farklı bir noktada olabilirdik. Gençlerimizi, geleceğimizi yitirdik, yitirmekteyiz.
O nedenle şimdi barışın dilini konuşmak mecburiyetindeyiz.
Bu, boynumuzun borcudur. Son olaylarla beraber, birden Türkiye’nin dört bir yanında, savaş ortamı içine düşüverdik. Savaşın diliyle konuşmaya başladık.
Savaşın, uçurumun kenarında yaşamamalıyız. Bu oyun, her kimin oyunuysa, bozmalıyız.
Barışın dilini konuşarak bunu yapabiliriz. Savaşın sonunu sadece ölüler görür, derler.
Biz, yaşama şansına sahip olanlar olarak, her nefeste, nasıl bir barışı inşa edebileceğimizi düşünmeli, zamanımızı buna harcamalıyız. Bu konuda kamuoyunda çokça konuşuluyor. Konuşanlar da, çeşitli yorumlar yapıp, sonra kendi hayatlarına dönüyor. Şimdi de birçok siyasetçi bu konuda sert açıklamalar yapıp sonra yaşamlarına aynen devam edecek.
Oysa bu yıkımın kurbanlarını geri getirmeye imkân yok. yakınlarının yaşamı da sonsuza dek değişiyor. Kimse insan hayatını siyasetin malzemesi yapmamalı. Yaparsa da, bugün kazanacağı göreceli zafer, yarın onurunu zedeleyen bir leke olacaktır.
Türkiye’nin bu temel sorununu çözmeden, diğer hiçbir konuda ilerleyemeyiz.
İnsan üzerinden yeni bir dille, yeni bir anlayışla, yeni bir siyasi dil oluşturmak zorundayız ki, çatışarak değil, zıtlaşarak değil, kutuplaşarak değil; ortaklaşarak, toplumsal bir mutabakat sağlayarak, çatışmaya karşılık askeri bir yol değil, politik bir yol açabilelim.
Çözüm için yapılacaklar üzerine Türkiye çapında birçok fikir üretilmiştir, çaresiz değiliz. Yeni anayasa süreci de bize çözümün temelini atmak, hem de sağlam atmak için altın bir fırsat sunuyor.
Barışa ancak yaşamı, insanı, hayatı yücelterek ulaşabiliriz, onu hak edebiliriz.”
***
İşte bu metnin düşmesinin üzerinden sadece dakikalar geçmişti ki mail’lere yeni bir not geldi, açıklama iptal edilmişti, dikkate alınmaması isteniyordu.
Biz dikkate aldık, herkes de bu açıklamada söylenenleri dikkate almak zorunda. Bir üyesinin böyle bir “barış” açıklaması yapmasını doğru bulmayan CHP yönetimi de, sosyal demokrat bir parti olmak istiyorsa çok dikkate almak zorunda.
Ama şu anda durum odur ki; genel başkanı “askerin morali bozuk o yüzden şehitler verildi” yorumuyla kıraathane yorumları tarihine geçecek olan bir siyasi partiye bu açıklama biraz ağır geliyor.
|