Sayın Kılıçdaroğlu,
Size ilk açık mektubum,14 Şubat 2011 tarihini taşımaktaydı.
Bu ikinci mektubum.
Siz, “Aldığımız sonuç başarı değil ama hezimet de değil” diye durun. Atı alıp Üsküdar’ı çoktan geçti.
Yargıyı ele geçirmek içim kendi deyişiyle “beyaz gömlek giyerek yola çıktı” ve amacına ulaştı.
Bağımsız yargı sizlere ömür.
Ortada hukuk mukuk kalmamış, siz dört gözle hukukun yollarını gözlüyorsunuz.
Tüm erkleri elinde toplayan tek adamın, toprağa verdiği “bağımsız yargı”yı yeniden yaşama geçireceğini mi sanıyorsunuz?.
Tek adamın baskı, tehdit, şantaj ve her türden seçim rüşvetine ek olarak Devletin tüm gücünü valisini, kaymakamını, televizyonunu , arabasını uçağını kullanarak seçimi seçim olmaktan çıkardığı herkesçe bilinen bir gerçek iken siz, seçim hileli mi değil mi diye araştırmaya devam edin. Belki bir şeyler bulursunuz.
SEÇSİS’in güvenilir olmadığını tüm dünya biliyor. Bir milletvekiliniz “Bu sistemle istedikleri yüzdeyi çıkarırlar” dediğini anımsıyor olmalısınız.
Bugüne dek ağzınızdan “Dürüst seçim isteriz” tümcesi çıkmadı. Oysa içinde bulunduğumuz koşullarda muhalefetin “ dürüst seçim” diye yeri göğü inletmesi, iktidarı dürüst seçime zorlaması gerekirdi.
Bunun için gerekirse Meclisi terk etme, seçimi boykot etme, halkı demokratik hak ve ve özgürlükler için demokratik direnişe çağırma dahil her yola başvurmalıydınız.
Bunu yapmadınız. Dayatılanı boynu bükük kabul ettiniz..
Seçim sonuçlarının sandık sandık açıklanması isteminizi YSK yerine getirmedi,sineye çektiniz, içinize sindirdiniz. Sizden tek itiraz sesi yükselmedi.
Birileri, aynı YSK’yı pazartesi akşamı “hayır” dediğine salı sabahı “evet” dedirtti. Direndi kazandı..
29 Mart 2009 seçimleri için NATO Genel Sekreteri Rusmussen bile “hileli” dedi, siz parti olarak “oyumuz 1.5 puan arttı” diye bayram yaptınız.
Şimdilerde, yeni anayasa için, tek adama “Kapımız açık” diyorsunuz.. Dikta özlemcisi tek adamın daha dün alıp kaçtığı yargı bağımsızlığı ilkesini geri getireceğini mi sanıyorsunuz, yoksa yargının bağımsız olmadığı bir demokrasi mi düşünüyorsunuz?
Kapınızı açarken bu aceleciğiniz neyin nesi?
Aceleci davranan siz misiniz,yoksa , yargı bağımsızlığını ağızlarına almazlarken“Atatürk milliyetçiliği”, “Türklük kavramı”, “özerklik” ve benzeri sorunlar üzerinde yoğunlaşan yeni gözde yöneticiler mi?
Atatürk milliyetçiliği niçin kapsayıcı sayılmıyor diye düşündüm ve sanıyorum buldum: Atatürk,“Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar ülkesi olmayacaktır” dediği, din tacirlerini ülke yönetimden dışlamak istediği için!
Atatürk milliyetçiliğinin kapsayıcı olmadığını iddia edenlerin çıkış noktası bu olsa gerek.
İçinde yaşadıkları topluma yabancı oldukları halde toplumbilimci geçinen yeni CHP yöneticileri , Atatürk’ün din tacirlerinin ülke yönetimine ağırlık koymalarına karşı oluşunu, “gericilik” olarak algıladıkları anlaşılıyor.
Parti Meclisi üyeliğine getirdiğiniz ilahiyat doktoralı Muhammet Çakmak, ilkokul bitirip bitirmediği tartışmalı yarı cahil bir gezici vaizi “bilge kişi” ilan ediyor; bununla da yetinmeyip,o kişiyi eleştirenleri “geri kafalılar” olarak niteliyor.Siz, çıkıp
“Kendi görüşüdür” deme yürekliliği dahi gösteremiyorsunuz. Sükut ederek ikrarda bulunmuş olmuyor musunuz?
Yenilgi nedenlerini hep kendi dışınızda arıyor, özeleştiriye yanaşmıyorsunuz.
İçinizde, baraj altında kalmasın diye bazı CHP’lilerin MHP’ye oy verdiği varsayımı ile kendilerini avutanların bulunması gerçekten çok üzücü.
Bugün basında CHP’ye oy vermeyen sandık görevlileri hakkında gerekenin yapılmasını istediğiniz haberi yer aldı.
Sayın Kılıçdaroğlu,
CHP’ye oy vermeyen sandık görevlileri hakkında disiplin kovuşturması yapılması doğaldır.
Ancak kimin hangi partiye oy verdiğini saptamak, olanaksızdır.
Parti için yeterince çalışmayanları saptayıp haklarında gerekeni yapmaya kararlı iseniz, işe en yakınınızdakilerden başlamalısınız.
Elazığlı Fethullah hayranı Muhammet Çakmak’ı partili bile değilken Parti Meclisi üyesi yaptınız ve İstanbul’dan milletvekili seçtirdiniz.Bu kişinin memleketinden kaç milletvekili çıkardınız?
Sıfır değil mi?
Diyarbakır’dan alıp İstanbul’dan seçtirdiğiniz Sezgin Tanrıkulu’nun Diyarbakır’ından bırakalım milletvekili çıkarmayı, kaç oy aldınız.?
CHP’ye oy vermeyen sandık görevlileri hakkında gerekenin yapılmasını istiyormuşsunuz. İyi güzel de ya onlardan biri çıkıp, 12 Eylül 2010 halkoylamasında, dağ bayır gezerek halktan oy istediğiniz halde, oy kullanmadığınızı öne sürüp hakkınızda gerekenin yapılmasını isterse ne diyeceksiniz?.
Sayın Kılıçdaroğlu,
Sizin CHP Genel Başkanı oluşunuzu coşkuyla karşılayan bir kişi olarak başarılı olmanızı çok istedim, hala da istiyorum.
Ne yazık ki olmadı, Bu gidişle olacağa da benzemiyor.
CHP’ye kıymak istemiyorsanız, ne olur kurultayı toplayın
|