Tarihte bazı olaylar adlarıyla anılır: “Kerbela vak’ası, Kadeş vak’ası, Prut vak’ası” gibi...
Bugünler de herhalde “Yemin vak’ası” ya da “Şike vak’ası” diye anılacak...
Önce “Yemin”den başlayalım...
Neyin yemini bu?
Milletin seçtiği milletvekillerinin, Anayasa’ya “sadakat” yemini...
Her milletvekili, göreve başlamadan önce bu yemini edecek, ant içecek...
Bunun en güzel örneğini, yaşı gereği geçici başkan ilan edilen Oktay Ekşi gösterdi, önce yemin etti, sonra göreve başladı.
Oysa partisi CHP, onun gibi düşünmüyordu, hem Meclis’e gelecekler, hem de yemin etmeden göreve başlayacaklardı.
* * *
Hiç böyle şey olur mu?
Tutuklu iken seçilen Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ın serbest bırakılmasını istiyorlardı.
Biz de istiyorduk, milli irade ile milletvekili seçilenin hapiste yatması kabul edilir gibi değildi.
Mahkeme de suç niteliğinden onları tahliye etmiyordu.
* * *
Bunun çözüm yeri “yargıya müdahale” edilemeyeceğine gire Millet Meclisi’ydi, Meclis kanunu değiştirir mahkeme de buna uymak zorunda kalırdı.
* * *
Hayır, olmaz!
Peki ne olacak?
İki milletvekili tahliye edilmeden yemin etmeyiz, ant içmeyiz!
Barış ve Demokrasi Partisi de benzer bir eylem içindeydi, Meclis’e gelmiyor, yemin de etmiyordu.
* * *
CHP’liler dayandıkça, direndikçe, ip geriliyordu, Başbakan Tayyip Erdoğan da kestirip attı:
“Tükürdüklerini yalayacaklar!”
Bu benzetmeye karşı çıkan yazımız ortada “ayıptır ayıp!” demiştik...
Dedik de ne oldu?
Bir torba laf-ı güzaf, “mutabakat” fetvası...
Eeeee, ne oldu iki milletvekilinin hali?
İkisi de hâlâ içerideler.
Hani ne oldu?
“Onlar bırakılmazsa...” diye esip savurmalar...
Eğer bu siyasetse -hiç şüphe yok- bu siyaseti Tayyip Erdoğan kazandı, bunu da kabul edin.
* * *
CHP’nin hali Osmanlı’nın son dönemi gibi...
Sadrazam Ali Paşa’nın dediği gibi:
“Biz içeriden, siz dışarıdan yıkamadık!”
* * *
Fenerbahçe futbol takımının şike yapmadığını savunan Aykut Kocaman, Cüneyt Tanman’ı bilirkişiliğe önerdi:
“Federasyonda futbolcu olan tek üye Cüneyt Tanman’dır... Maçları videodan seyretsin, baksın baksın Fenerbahçe’nin şike kokan maçı var mı?”
Cüneyt Tanman, Galatasaraylı, Fenerbahçeli Aykut Kocaman’ın güvendiği insan, işte ezeli rekabetin onurlu yorumu...
* * *
Yıllar önce, daha Aykut Kocaman da doğmamıştı, Cüneyt Tanman da...
O hafta maç Kadıköy’de Fenerbahçe stadındadır. Sahaya çıkmadan önce hakem her iki takımın oyuncularının lisanslarını ister. Federasyonun kesin talimatı vardır.
Eyvah, Galatasaraylılar lisansları Beyoğlu’ndaki kulüpte unutmuşlardır. Hakem mazeret dinlemez, kısa bir süre verir, lisansları getirin der.
Mümkün değil, hele o devirde, daha köprü de yok.
Tartışmaya Fenerbahçe’nin kaptanı “Büyük Fikret” girer:
“Hakeme çıktım, bu arkadaşların Galatasaraylı olduklarını biliyoruz, şahidiz, bırakın oynayalım, maç oynansın, bizden itiraz gelmeyecektir” dedim.
Aykut Kocaman’ın önerisi bize bu olayı hatırlattı.
Demek “tarih tekerrürden ibarettir” diyenlerin hakkı varmış, ender de olsa...
|