Kadın ve siyaset...

27 Şubat 2011 Pazar, 08:31

ÖZLEM BUĞDAY YAĞMUR / OLAY

Umudum olduğundan falan değil ancak, yine de seçimler öncesinde kadın aday meselesine değinmek adettendir diye yazmaya gayret edeyim.
Bakalım siyasi partiler bu seçimde (Dolgu malzemesi olaraktan değil elbet…) seçilebilecek sıralara kaç kadın aday koyacak?

Vaatler ne oranda gerçekleşecek?

Samimiyet testini kimler geçebilecek?

En nihayetinde,

Meclis’in genel dağılımı nasıl olacak?

Şudur budur…


Eyvah eyvah!!!

İnsanın inanmadığı bir şeyi, inanmadan yazdığı cümlelerle ifade etmeye çalışması nasıl bir zul!

Nasıl bir eziyet!

Anlatılır gibi değil.

Şimdi sen kadın yazarsın…

E bu husus dahilinde de hassassın.

İş yaşamında ekseriyetle tepelenen kadın artık hak ettiği yeri alsın diyorsun.

Kadının yüzü bundan böyle sosyal yaşamda gülsün istiyorsun.

Genel toplamda hayat artık hemcinslerini ezip geçen bir silindir olmaktan çıksın istiyorsun!

Ve en çok da şu son haslete hürmeten kadının aktif siyasal yaşamda daha fazla yer alması gerektiğine inanıyorsun.

Öyle olunca da belli zamanlarda işte böyle yazılar kaleme alıyorsun.

Derken, mazideki tıfıl ruhunun tesiriyle olanca inanç ve samimiyetinle yazdığın bu temanın artık karikatürize bir hal aldığını idrak edip soğuyorsun.

Burası Türkiye…

Bunu gayet iyi biliyorsun.

Sonra,

Türk siyasal yaşamının akıllara zarar yapılanma modelini ve bu modeli ilelebet müdafaa etmekle görevli defansın nasıl da kuvvetli olduğunu biliyorsun.

Kadına bakış açısı ortada.

Niyet belli…

Zihniyet net…

Bu haliyle nereye kadar?..

Ne kadar?



Üstelik, başka handikapları da var bu işin.

Kadın (da olsa, babasının çiftliğiymiş gibi…) tepeden inince eleştiriyorsun.

Bir mevkiye parasının yüzü suyu hürmetine tüneyince bozuluyorsun.

Yamaç siyaseti desen…

Ona hepten tahammülsüzsün.

Bul güçlü pozisyonda bir siyasi abi…

Gir yamacına…

Olsun senin hamin…

Tak fuları boynuna…

“Ne diyorsa o…”

Modunda dolan peşinde cik cik cik…

…..!!!

E buna da gelemiyorsun.

Hatta,

Bu haldekilere bakınca ezelden beri ağlamaklı olduğundan hiç ama hiç gelemiyorsun.

Eeee?

Bu durumda,

N’olcak şimdi?

Şu başlamış olduğun yazı nasıl neticelenecek?

İşin, emektir, liyakattir, haktır, hukuktur boyutuna girecek mecalin var mı? (Şunca yılın farkındalığından sonra…)

Yok vallahi.

Zırnık yok!

Kim bilir, belki bir gün…

Olursa aklı başında bir şeyler…

Bir umut doğarsa bu cephedeki makus talihten yana…

Ve umut eyleme dönüşürse…

Ancak o zaman.