Nazım dizeleridir:
'Çocuklar ölmesin,
şeker de yiyebilsinler!'
Atom silahlarına karşı yazılmıştır. Çoluk çocuk Japonların Amerikan atomuyla, sadece patlamasının basıncıyla değil, ama radyoaktif külleriyle de öldürülmelerinin ardından... İnsanlık namına. Masumiyetin simgesi çocuklara atıfla bir daha insan öldürülmesin diye.
Ama koca şairi yalancı çıkarmaya uğraşanlar öyle çok ki! Bizde ve dünyada. Öyle çoklar... Aslında tüm toplum içinde öyle azlar, ama subaşlarını öylesine tutuyorlar ki. Hiç durmaksızın ölüm emri veriyorlar. Egemenlikleri, biteviye ölüm emri vermelerinde kökleşmiş. Ölüm makinelerinde. Terör aygıtlarında kökleşmiş. Bir sermayeleri... Bir de şiddet aletleri. Yoksa çıplak hissedecekler. Hissediyorlar ve silahı ellerinden düşürmüyorlar. Silahı bırakma ihtimali bile tüylerini ürpertiyor.
Hatırlayın, seçim kampanyalarında sayfa sayfa ilanlarla ölüm makinesinin yerlisini üretecek olmakla övünmüşlerdi. El hak! Hep emperyalist efendilerden aldıkları uçak ve bombalarla mı öldürüp yaralayacaklardı! Neden 'kendi uçağımızı, tankımızı...' yapmasaydık ki? 'Milli motor' kampanyasını Pancar Motor'la 'kulak' başlatmıştı. 'Boynuz kulağı geçer'di. O hiç değilse 'ölüm makinesi' dememişti. Fazla ara vermeden 'kefen giyip' yürüdüğünü açıkladığına bakılırsa, ustalık iddiasındaki 'çırağı' ölümü, öldürmeyi fazlasıyla sevdiği anlaşılıyor.
Ama hısımı, akrabası, tanıdığı kimsesi ölmüyor hiç. Ölenler Kürtler. Kürt gençleri. Fazlasıyla öldüler, ölüyorlar. Daha, sözde 'ileri demokrasi'yi geliştirmek üzere seçimlere gidilirken yedisi bir yanda on ikisi bir yanda öldürülmüştü.
Köşeyi yazarken Dersim'de çatışma ikinci gündür sürüyor. Şimdiden iki asker yaralı, bir asker de ölü. Yani, bir de Türk gençleri ölüyor.
Önce Hakkari'de bir asker mayına bastı, öldü. Ardından aynı yerde, Çukurca'da çıkan çatışmada Kalender astsubay öldü. Sonra Bingöl-Genç'te Cem yüzbaşı ağır yaralanırken Deniz onbaşı öldü. En son Yüksekova'da iki yeni evli uzman çavuş...
Daha tank, top, uçak, hafif piyade tüfeği yapacak mıyız, ölmek ve öldürmek için? Yerlisinden... Bununla övünecek miyiz?
'Gerçekten çözmeliyiz Kürt sorununu' demek varken, daha h‰l‰ ipe un serip çatışma ortamından, silah kullanmanın sürmesinden yana mı inisiyatif alacağız? Kürt genci öldü, ölüyor; ama Türk genci de öldü, ölüyor. Ölüm emri veren kim? Kim ölüme gönderiyor bunca genci? Yaşama emrini vermek bu kadar mı zor? Hangisi? Ölüm emri vermek mi kolay yaşama emri vermek mi?
Neden bunca silahlanma? Yeni silah harcamaları ve yatırımlarıyla övünme? Öldürme araçlarıyla övünme, öldürmeyle övünme değil mi?
'Elle gelen düğün bayram'! Öyle mi? Nasılsa ölenler, Türk olsun Kürt olsun senden değil ha!
Türk milliyetçiliğine hız veriyorsun, herhalde önünü ardını hesap ederek 'ben olsaydım asardım' diyorsun... Ateş kesilmişken kesmiyorsun. Silahları susturmak varken, susturmuyorsun. Sürüncemede bırakıyorsun. Öcalan'la görüşüyor, ama görüşmüyor gibi yapıyor, nasıl görüşmeyse, 'asmak'tan söz açıyor ve tek olumlu adım atmıyorsun. Seçilip geldikleri halk iradesini sahiplenenleri, CHP'yi gösterip 'kuyuya kendileri indi, biz mi çıkaracağız?' deyip tepelemeye çalıştığında, Kürt vekillerin şahsında Kürt halkını tepeleme tutumu aldığının fark edilmediğini sanıyorsun.
Bundan böyle ölme ve öldürmeler hoş karşılanmayacaktır! Herkes görüyor, barışa, insanların ölmemesine ve öldürmemesine ciddi biçimde yaklaşıldı. Ama tersinden, karşılıklı hayaller kırıldığında daha çok daha büyük ölmelere öldürmelere de. Hayalleri kırmak için ne varsa yapıyorsun! Neden? Neden ölümlere gönderiyor, ölüm emirleri veriyor, öldürtüyorsun Türk gençlerini. Neden çatışmanın sürmesinden yana davranıyor, oturup anlaşmak ve gereğini yapmak, vekillere de, boykot ve yemin 'krizi'ne de olumlu yaklaşmak varken, neden öldürtüyorsun h‰l‰ insanları?
Bir de 'Artık düşünce potansiyel suçlu değil' diye gürlüyorsun! Hem de öldürme emirlerini uygulamak için özel adam yetiştiren Polis Akademisi'nde! Ve her şey bir yana H. Dicle 'ateşkes' üzerine düşünüp konuştu diye cezalandırılmış, KCK'liler 'Kürdüm' dedikleri, mahkemede Kürtçe'yi kullandıkları için yıllardır hapisteyken!
|