VATAN okurları sordu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu yanıtladı.
Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri’yle ilgili soruyu, “Deniz Feneri’nde yargılama süreci başladı. Kimlerin sanıklara bilgi aktardığı, yani köstebeklik yaptığı ortaya çıkacak. Çok tepe noktalardaki bazı isimlerin nasıl köstebeklik yaptığına tanık olacağız“ diye yanıtladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, İstanbul Mİlletvekili Aydın Ayaydın ve İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı ile birlikte gazetemizi ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, Genel Yayın Yönetmenimiz İsmail Turgut Yuvacan, Başyazarımız Güngör Mengi, yazarlarımız Ruhat Mengi, Can Ataklı, Yazıişleri Müdürümüz Uğur Koçbaş, Ekonomi Müdürümüz Ercan İnan ve Yayın Kurulu Üyemiz Aydın Öztürk ile güncel gelişmeleri değerlendirdi.”Önümüzdeki günlerde gündeme ilişkin bir sürpriz bekliyor musunuz” şeklindeki bir soruyu ise şöyle yanıtladı: “Evet, bekliyorum. Yargılama süreci başladı; Deniz Feneri davasında kimlerin sanıklara bilgi aktardığının, yani köstebeklik yaptığının ortaya çıktığını göreceğiz. Çok tepe noktalardaki bazı isimlerin nasıl köstebeklik yaptıklarına tanık olacaksınız” dedi. Gazetemizin yazar ve yöneticileriyle biraya gelmeden önce yaklaşık bir saat boyunca odamda konuk ettiğim Kılıçdaroğlu’na, VATAN okurlarının iki gündür bana yağdırdığı soruların bir bölümünü, virgülüne dokunmadan sorma olanağı buldum. Bazıları oldukça sert olan bu sorulara Kılıçdaroğlu’nun verdiği yanıtlar şöyle:
PKK ile görüşme bir fiyaskodur
Sayın Kılıçdaroğlu, MİT ve Başbakanlık Özel Temsilcisi’nin PKK’nın önde gelen isimleriyle yaptığı görüşmeleri değerlendirirken,’Neden görüştünüz demiyorum, millete niçin yalan söylediniz diyorum’ demişti. Acaba Sayın Kılıçdaroğlu, terör örgütü silah bırakmadan yapılan görüşmeleri destekliyor mu? (M. Şeref Soyak, Cevat Eren, Osman Arıkan)
Terörü bitirmek için elbette görüşülebilir. Fakat önce karşı tarafın sözcülerinden terörü bitirme güvencesi alınmalı. Bir yanda silahlar konuşurken, diğer yanda siz terör örgütünün temsilcileriyle aynı masaya oturup müzakere yapamazsınız. İstihbarat örgütleri bu tür görüşmeleri yapabilir. Zaten daha önce de defalarca yapıldı. Ama ilk kez bir Başbakan Özel Temsilcisi bu görüşmelere gönderildi. Yani görüşmelere Başbakan’ın iddia ettiği gibi sadece ‘devlet’ katılmadı, ülkeyi yöneten siyasetçiler de temsil edildi. Fakat medya bunu ısrarla ‘MİT-PKK görüşmesi’ olarak verdi. Özel Temsilcisi o masanın etrafında oturup müzakerelerde bulunurken; Başbakan, ‘O görüşmelere biz katılmadık’ diyemez. Yapılan bu görüşme tam anlamıyla bir fiyaskodur!
Sayın Kılıçdaroğlu ‘Görüşülebilir’ diyor ama adamlar bizden toprak istiyorlar... Vereceksen konuşursun, vermeyeceksen zaten onlar konuşmak istemiyor... (Osman Arıkan)
Kimse Türkiye Cumhuriyeti’nden bir karış bile toprak talebinde bulunamaz. Bildiğim kadarıyla da öyle bir talep yok. Biz görüşmelerin içeriğini bilmiyoruz. Milleti temsil eden milletvekillerine bu konuda hiçbir bilgi verilmiyor, Meclis devre dışı bırakılıyor. Elbette toprak talebinde bulunanla masaya oturulmaz. Biz buna şiddetle karşı çıkarız. Bu vatana ihanet anlamına gelir.
Apo’nun sivil cezaevine nakledilme talebini nasıl değerlendiriyorsunuz? (Veysel Mihmandar)
Kişiye özel hiçbir düzenlemeyi doğru bulmuyorum.
PKK’ya desteğini esirgemeyen BDP’yi ve yöneticilerini kamuoyunun önünde bir kez bile eleştirmememenizin nedeni nedir? (Yetkin Takır)
Terör örgütünü her zaman eleştirdik. BDP’nin etnik kimlik ve bölge partisi olmaktan kurtulup, Türkiye’nin partisi olması gerektiğinin altını hep çizdik. Ama unutulmamalı ki onlar da halktan oy alarak parlamentoya girdiler.
Kendisi askere moral vermek için karakol ziyareti yaparken, partisinden bir milletvekilinin terörist evine taziyeye gitmesini içine sindiriyor mu? Bu olay parti içi demokrasiye mi işaret ediyor, yoksa ideolojik dağınıklığı mı gösteriyor? (Canan Hızal)
Sayın Sezgin Tanrıkulu Van’da bir teröristin değil, bir ilçedeki belediye meclis üyesinin evine taziyeye gitti. Bu kişi aynı zamanda ilçe başkanımızın da yeğeni. Yani terörist falan değil. Bizi karalamak isteyenler, bunu böyle yansıtmaya çalıştılar.
Yanlışları yazsak Recep Larousse çıkar
CHP’de birkaç cılız çıkıştan, karşı tarafa laf yetiştirmekten başka hiçbir hareket yok. İktidar, boş bulduğu bir ortamda at koşturuyor. Bunun nedeni parti içi sorunlar mı, yeteneksizlik mi, korku mu, çaresizlik mi? (Teoman Borasoy)
Hiçbir zaman meydanı boş bırakmadık. Ama bizim düşüncelerimizin geniş kesimlere ulaşmasının yolu medyadır. Ne yazık ki bu konuda ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Daha fazla çalışacağız.
AKP’li siyasetçiler çok ağır ve bazen hakarete kadar varan konuşmalar yaparken, Kılıçdaroğlu neden hep alttan alıyor? Çelişkileri, tutarsızlıkları neden bir tokat gibi AKP’lilerin suratına çarpmıyor? (Metin İnci-Timur Yurtçu)
Partililerimiz özellikle Recep Tayyip Erdoğan’ın diliyle konuşmamızı istemiyor. Kullandığı dil, bizim hiçbir zaman kabul edemeyeceğimiz, çocuklarımızın duymasını istemediğimiz bir dil. Çelişkilerine gelince: Yaptıkları yanlışları alt alta yazarsak, RECEP LAROUSSE çıkar.
Erdoğan bizim peşimize takıldı
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de bu kadar açlık çeken insan varken, Somali’de işi neydi? Geziden umduğunu buldu mu? Başbakan’ın dümen suyuna girip, neden bu geziyi düzenledi? Mısır’a, Libya’ya, ABD’ye gitmeyi de düşünüyor mu? (Ahmet Gül)
Somali’ye gidiş kararını Başbakan’dan çok önce almıştık. Dışişleri’ne sorulursa; gerçek çıkar ortaya. Yani biz Başbakan’ın peşine değil, o bizim peşimize takıldı. Yoksulluğa, açlığa, sömürüye dikkat çekmek istedik. Diğer ülkelere gitmem söz konusu değil.
Yüce Mahkeme’ye başvurduk...
Kılıçdaroğlu, Kanun Hükmünde Kararname’yle (KHK) Milli Eğitim’de yapılan değişiklikler hakkında ne düşünüyor? (Tülay Mestanoğulları)
Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk... Bu düzenleme, parlamentonun devre dışı bırakılmasıdır. 12 Eylül’le sözüm ona karşı çıkanlar, 12 Eylül ürünlerinden yararlanmakta sakınca görmüyorlar!
Kılıçdaroğlu, MHP’li bir ismi CHP’ye neden danışman yaptı? (Mustafa Sevinç)
Her görüşten insanlardan bilgi alırız. Adı üzerinde, danışman kendisi...
Gölge kabine çalışmaya başladı
Kılıçdaroğlu, ‘Partiye üye sayısı artacak, kapımız herkese açık olacak, örgüt yenilenecek demişti. İnsanlar üye bile olamıyor. (Uğur Namal)
Sempati duyan herkesi CHP’ye davet ediyoruz. Sonra gelip hesap sorsunlar. Üye olmak isteyip olamayan varsa, beni, özel kalemimi ve hatta sizi arayıp bildirsinler. Üyeliği geciktirenleri anında görevden alırım!
Bir buçuk yılda Parti Meclisi ve MYK üyelerini, İstanbul İl Başkanı’nı üç dört kez değiştirdi. Neden? (Mehmet Işık)
Kişiler istifa etti...
Gölge Kabine kuracaklardı... Ne oldu? (Defne Hattat)
Kurduk. Çalışmalarına başladı arkadaşlarımız. Parlamentonun açılmasından sonra daha aktif hale gelecektir.
‘Mustafa Sarıgül gelmesin’ demedim
Sayın Kılıçdaroğlu, Zeki Sezer ile Emine Ülker Tarhan’ın çocuklarının düğününe davet edildiğinde, ‘Mustafa Sarıgül katılacaksa, ben gelmem’ dediği söyleniyor. Doğru mu? (Recep Oymak)
Asla böyle bir şey yok. Hatta ilk kez duydum. Biz CHP’ye hizmet etmiş, dünyaya bizim gibi bakan herkese kapımızı açık tutarız.
Osman Nişancı:İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın’ın Deniz Baykal’ı Bodrum’da ağırlayıp, sizi şikayet ettiği öne sürüldü. Ne diyorsunuz? (Osman Nişancı)
Böyle bir şey olduğuna ihtimal bile vermem. Bizim milletvekillerimizin Sayın Baykal’la görüşmesi, danışması olağandır. Sayın Baykal, uzun yıllar partimize genel başkan olarak hizmet etmiştir. Bir yere gittiğinde il veya ilçe başkanlarımızın kendisini ağırlamalarından mutluluk duyarım.
Şifre skandalını meydanlarda kullandınız, sonra unuttunuz. Atatürk’ten hiç söz etmiyorsunuz. Türbanı yasallaştırarak ne yaptığınızı sanıyorsunuz? (Celalettin Boz)
Şifre konusu yargıya intikal etti. Biz soruşturma yapacak kurum değiliz. Sonucu bekliyoruz. Atatürk’ten hemen hemen bütün konuşmalarımda söz ediyorum. Biz türbanı yasallaştırmadık; sadece gündemden bu konuyu çıkardık, kamuoyunu rahatlattık. Üniversitelerde özgürlüğü savunduk.
Tükürdüğümüzü yalamadık!
Silivri’deki milletvekilleri için yaptığı anlaşmadan hâlâ memnun mu? Oy verdiğim partinin başkanın, tükürdüğünü yalaması nasıl bir duygudur, biliyor mu? Yemin etmediği için İsa Gök’e disiplin cezası vermeyi düşünüyor mu? Bu konuda ne zaman imza kampanyası gibi eylemler düzenleyecekler? (Ergun Başar-Devrim Bilgili)
- İsa Gök’e ceza vermek, aklımın ucundan bile geçmedi. Bu konuda bir şey yanlış anlaşılıyor: Biz yemin etmeyerek bir olguya dikkat çekmek istedik. Amacımız, tutuklu milletvekillerine yemin etme yolunun açılmasını sağlamaktı. Bir irade beyanının deklare edilmesi gerekiyordu. AKP’yle imzaladığımız bildiriyle, bu yol açıldı. İmza namustur. Gereğinin yerine getirileceğine inanıyorum. Şu anda bir sonuç alanamadı ama unutmayın Meclis tatilde. AKP, ‘Yargıya müdahale etmeyiz’ diyor. Biz zaten bunu istemedik ki... ‘Seçilmiş milletvekillerinin yasama faaliyetlerine yargı engel olabiliyorsa, bu sorun aşılmalıdır’ dedik. Çünkü demokrasinin gereği ve uluslararası ilkeler, bunu gerektiriyor. Hiçbir zaman tükürdüğümüzü yalamadık. Söylediklerimizin arkasında durduk. ‘Biz tutuklu vekillere yemin etme yolu açılmadıkça, yemin etmeyiz’ dedik. Bu yol, o bildiriyle açıldı. İzmir’de Balbay, Zonguldak’ta Haberal için imza kampanyaları başladı bile.. Duruşmaları milletvekili arkadaşlarımız izliyor. Parlamento açıldığında duygu ve düşüncelerimizi daha iyi anlatabileceğiz.
TSK silah bırakmaz!
Terörü bitirmek konusunda CHP’nin tavrı ve politikaları nedir? Müzakere mi, müdahale mi? (Müfit Yavuz)
Bizim tavrımız açık: Bu sorun otuz, otuz beş yıldır silahla çözülemedi. Çözümden siyaset kurumu sorumlu ama bu ülkeyi yönetenler ve başta da Recep Tayyip Erdoğan, siyasi çözüm üretemedi. Biz sorunu parlamentonun çözmesini istiyoruz. Ama karşı tarafın elinde silah olduğu sürece, elbette müdahale de olacaktır. Bazıları, “TSK silah bıraksın” bile dedi. Böyle şey olur mu? Devletin yasal ordusunun, bir terör örgütüyle aynı silah bırakmasını istemek, en hafif deyişle saçmadır!
Türkiye’yi şikayet etmedik
Sosyalist Enternasyonel’de Türkiye’yi şikayet eder gibi sözler söyledi. Amacı neydi? (Aykut Kesiriklioğlu)
Biz hiçbir zaman Türkiye’yi şikayet etmedik. Demokraside ve özgürlüklerde yaşanan sorunları dile getirdik. Eğer bu ülkede halkınz oyuyla seçilmiş vekiller tutukluysa, bizim buna dile getirmemiz şikayet değil, demokrasiye ihanet olur.
Aç adama laikliği nasıl anlatabiliriz?
Başbakan bile laiklikten söz etti ama Kılıçdaroğlu’nun ağzından duyduğumu hatırlamıyorum. Neden? (Etem Develi)
Defalarca söyledim. Kaldı ki bizim dünyamız zaten laiklik üzerine kurulu... Asıl sorgulanması gereken Başbakan’ın bu konudaki geçmişidir. Laiklik, anayasının değiştirilemez ilkesi. Defalarca bunun kırmızı çizgimiz olduğunu söyledim. Ama tek başına laiklik vurgusu yapılmamalı, sosyal devlet ilkesi de unutulmamalıdır. Aç adama laikliği nasıl anlatabiliriz? Bu nedenle biz anayasadaki tüm ilkelere aynı anda ve eşit oranda sahip çıkıyoruz.
Genel Başkan, yurtdışında yaptığı bir konuşmada, Türkiye’de laiklik ilkesinin tehdit altında olmadığını söylemişti. Hâlâ bu düşüncesini koruyor mu? (Av. Serdan Yılmaz)
Eğer bu ülkede CHP varsa, böyle bir tehdit ve tehlike yok demektir. Bu tehlike, CHP’nin yok olmasıyla başlar.
Laik, ulusalcı ve vatansever insanların önüne geçip, Cumhuriyet Mitingleri benzeri eylemler yapmayı düşünüyorlar mı? (Bilge Bilek-Mustafa Pınar)
Şu anda gündemimizde yok ama yeri ve zamanı geldiğinde mutlaka yaparız. Sadece eylem değil, birden fazla düşüncemiz var.
NOT: Bu sorular; Kılıçdaroğlu’na VATAN okurlarının sorduğu soruların sadece dörtte biri... Zaman darlığı yüzünden soramadığım diğer soruları sormak için önümüzdeki hafta Ankara’da yeniden bir araya geleceğiz.
|