CHP’de seçim sonuçları tartışması ve Partinin kötü yönetildiği iddiaları, partide yenilenme ve bütünleşme için kurultay talebini ortaya çıkardı…
Seçim sonuçları, partide hiç kimseyi memnun etmedi. Hele ki, çıtayı bu kadar yüksek tutan merkez yöneticilerinin, hiçbir şey olmamış gibi davranması tepkilerin daha da yükselmesine yol açtı…
***
Adayların tespitinde, neyin kriter olduğunu hiç kimse bilmiyor. Hiçbir politik geçmişi olmayan, sıradan iş takipçileri bile seçilebilir yerlerden aday gösterilip seçilirken, hayatını sola ve CHP’ye adamış nice nitelikli ismin yazılmamasının nedeni hala bilinmiyor…
Sinan Aygün’ün, Mehmet Haberal’ın, Turhan Tayan’ın, Aydan Ayaydın’ın, Aytunç Çıray’ın, Faik Tunay ve benzerleri kim, hangi kritere göre seçtiğini hiç kimse –seçilenler hariç- bilmiyor…
Ya da daha önce basın savcısı olan Ali Özgündüz ve Ercan Cengiz… Sahi, partiye bunları kim önerdi?
***
Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı, Mayıs kurultayından bu yana tartışılmaz bir gerçek… Mayıs Kurultayında oybirliğiyle seçildiğinde de, ona karşı olanlar vardı, bugün de… Ama, o gün de, bu gün de herkes, Kılıçdaroğlu’nun CHP için bir şans olduğunun bilincinde. Ve onun için de halen tartışmasız genel başkan…
Ancak, Mayıs Kurultayı da, Aralık Kurultayı da, partiyi bütünleştirecek bir parti meclisi seçemedi, seçme şansı verilmedi…
İki Kurultayda da, parti içi dengeler gözetilmedi. Ve ayrıca partiyi yenileyecek kadrolara öncelik tanınmadı…
***
CHP ve Kılıçdaroğlu, artık bu Parti Meclisi ve MYK’yla devam edemez, edemiyor da… Kendi içinde uyumsuz ve sorunlu olan MYK üyeleri, ayrıca bütün parti örgütleriyle kavgalı…
Bizzat Kılıçdaroğlu’nun, özverili çalışmasının önündeki en büyük engel, mevcut MYK ve Parti Meclisi’dir.
Kılıçdaroğlu’nun gölgesinde, blok ve tek liste olmasından dolayı seçilebilen mevcut parti meclisi, yarışmalı-demokratik bir seçimde asla seçilemez…
İşte bu gerçeği bilen MYK üyeleri, tesadüfen-koşulların dayatmasıyla seçildikleri koltukları kaybetmemek için her yolu deniyorlar. Gerçek dışı iddialarla partiyi kilitliyorlar…
***
Partide iki ana eğilim ortaya çıkmış durumda… Her ne pahasına olursa olsun kurultay yaptırmak isteyenler ve her ne pahasına olursa olsun, kurultay istemeyenler…
***
Kılıçdaroğlu, tavrını bir kez daha ortaya koydu, “kurultayın demokratik bir hak olduğunu, imzalar önümüze gelirse gereğini yaparız” dedi.
Peki, doğrusu ne? Gerçekten taraflar ne istiyor?
***
Kurultaya karşı çıkanlar, birincisi “kurultayın Kılıçdaroğlu’nu devirmek” için yapıldığını söylüyorlar… İkincisi, zaten “2012 Mayıs’ında Olağan Kurultay olacak, şimdi ne gerek var” diyorlar…
Gerçekten, kurultay için imza toplayanlar Kılıçdaroğlu’nu devirmek mi istiyorlar… Kurultayın bir ihtiyaç olduğunu söyleyen başta Deniz Baykal ve Önder Sav olmak üzere, imza sürecinde etkin olan hiç kimse Kılıçdaroğlu’na karşı değil. Tam tersine, herkes partinin yenilenerek güçlenmesini ve bu sürece Kılıçdaroğlu’nun öncülük etmesini istiyor…
Tabii ki, Kılıçdaroğlu’nu Mayıs kurultayında da, Aralık kurultayında da, şimdi de istemeyen olabilir. Bu herkesin kendi görüşü ve normaldir. Ama, imza sürecinin kesinlikle böyle bir amacı yoktur…
Neden, ısrarla bu gündemde tutuluyor… Nedeni çok basit… Şu anda partide çok çok küçük bir azınlık dışında hiç kimse bu yönetimi istemiyor. Hemen herkes, mevcut MYK ve Parti Meclisi’nin değiştirilmesini talep ediyor ve bunu bizzat genel başkanın yapmasını bekliyor…
Kendilerini savunamayan, savunulacak bir yanları olmayan MYK üyeleri, kendilerini kurtarmak için, Kılıçdaroğlu isminin arkasına saklanmayı seçiyorlar…
Birçok delege imza vermek istemesine rağmen, vermemesi bu yalanın etkisine bağlıdır.
Ayrıca, imza vermeyen ama bu yönetimin kesinlikle değişmesini isteyen delegeleri geri adım attıransa, Canan Arıtman, Burhan Şimşek vb. partide tepki çeken isimlerin öne çıkmasıdır. Özellikle, bu isimlerin Kılıçdaroğlu’na yönelik sözleri de imzacıları zayıflatıyor…
Herkesin değişim ve yenilenme istediği yerde, tereddütlere yol açanlar, farkında olmadan en çok gitmesini istedikleri yönetimin ekmeğine yağ sürüyorlar…
***
2012 Mayıs Kurultayı var iddiası ise, bu seçimlerde bile ilçe ve il yönetimlerini keyfi bir şekilde görevden alan bu MYK ile demokratik ve parti hukukuna uygun yapılması hayalden başka bir şey değildir.
Bu MYK, her alanda parti hukukunu hiçe saymıştır. Bu anti-demokratik tüzükle, demokratik bir kongre iddiası aldatmacasından başka bir şey değildir…
***
Kurultay için imza girişimi doğru ama eksik bir girişim olmuştur. Kurultay toplama talebi, yalnızca parti meclisini yenilemeyi değil, parti tüzüğünü demokratikleştirmeyi de içermeliydi. Bu eksiklik, imza sürecinin doğal öncüleri olan isimlere açıkça ilan edilmeli, yeni parti meclisinin öncelikli görevinin bir tüzük kurultayı olduğunu açıklamalıdır.
***
Kılıçdaroğlu’na bu süreçte büyük sorumluluk düşüyor. Partiyi bu krizden yenileyerek ve güçlü bir şekilde çıkarmak onun elinde…
Kılıçdaroğlu, mevcut parti meclisi ve MYK’yla partiyi yönetemeyeceğini en iyi kendisi biliyor… Bu durumu daha fazla devam ettiremez…
Çözüm; Kılıçdaroğlu öncülüğünde tüzüğü demokratikleştirecek ve Parti Meclisi’ni yenileyecek Kurultaya bizzat kendisinin öncülük etmesidir…
Herşeye rağmen, parti örgütlerinin ve delegelerin büyük-ezici bir çoğunluğunun Kılıçdaroğlu’na güveni tamdır. Kılıçdaroğlu, bu güveni boşa çıkarmamalıdır.
Kılıçdaroğlu, bütün partinin ve partililerin genel başkanı; lideridir. Parti örgütleriyle, hiçbir bağı olmayan bir hizbin genel başkanı değildir…
Partinin yaşadığı sorunlara çözüm bulmak, öncelikle onun görevi ve sorumluluğudur.
***
Partide hiç kimse bu yönetimle gitmek istemiyor… Ama hiç kimse, CHP’nin eskisi gibi de olmasını istemiyor…
Herkes, CHP’nin çıktığı bu değişim ve yenilenme yolunda, partinin köklerinden kopmadan ve partinin bütünlüğünü gözeterek devam etmesini istiyor…
Kurultay için imza verenler de, imza vermeyenlerin büyük çoğunluğu da bunu istiyor… Bunu bekliyor…
***
Kılıçdaroğlu’nun önünde tarihsel bir sorumluluk var… İmzayla partinin kurultaya gitmesine izin vermemeli, partinin bütünlüğünü gözeterek Kurultay kararını kendisi almalıdır…
Kılıçdaroğlu, değişim ve yenilenmenin öncüsü olduğunu bir kez daha göstermelidir. Bu sorumluluktan kaçamaz…
***
NOT: Türkiye’nin ve partinin içinde bulunduğu koşullarda, yeterli imza toplanmasına rağmen Kurultay talebinin geri çekilmesi, Kılıçdaroğlu’na bu sorumluluğu yerine getirme görevi veriyor…
Artık, Kurultay daha kolay toplanabilmelidir. 9 Temmuz’da, Parti Meclisi’nde, Kılıçdaroğlu, Tüzük değişikliği talebini de içeren Kurultay kararı almalıdır.
Partiyi bütünleştirmenin ve güçlendirmenin başka bir yolu yok…
|