Bursa Haber Gazetesi Köşe Yazarı Sevgili Can Ertan, meslektaşı İlhami Yıldız’la yaptığı söyleşiyi köşesine taşımış.
Bende bu söyleşiye bir katkı yapmak istedim. İlhami Yıldız’ın benim gözümdeki en önemli özelliği her annenin sahip olmak isteyeceği; “Hayırlı Evlat” olmasıdır.
Öyle ki hiç yüksünmemiş, hiç usanmamış, hiç bıkmamış, hiç annesini üzmemiş, hiç yalnız bırakmamış en zor günlerinde yanından bir an olsun ayrılmamış bir evlattır.
Yoğun bakım kapısında günlerce gecelerce annesi için dualar etmiştir...
Daha da önemlisi sosyal paylaşım sitesi “FACEBOK” tan anneciğine dua edilmesini isteyen; insan olanı kıvandıran, ana olanları kıskandıran bir yazıyla hayırlı evlat örneği nasıl olunurmuş bunu herkese göstermiştir.
İlhami Yıldızın anlatıldığı bu söyleşi okurla paylaşılacaksa bu gerçeğinde bilinmesini yararlı gördüm.
Güler Buğday.
Can Ertan’ın Haber Gazetesindeki köşe yazısı:
.
Hayat Gazetesi köşe yazarı ve internette yayın yapan MANŞET16.com’un sahibi ve editörü İlhami Yıldız, yazılarını beğeniyle takip ettiğim, gazeteciliğini önemsediğim çok değerli bir meslektaşım.
Sevgili İlhami, şu çürüme ve kokuşmuşluk ortamında dostluk, vefa, kadir kıymet bilme gibi insanı insan yapan özelliklere değer verenlerden.
Değer vermek bir yana bunu kişiliğine sindirmişlerden.
Hasetten çatır çatır çatlanılan, nerdeyse gazetecinin gazetecinin kurduna dönüştüğü bir camiada serap gibi sevgili İlhami.
*****************************
Ben sol’dan bakıyorum Türkiye’ye ve dünyaya.
O, milliyetçi muhafazakâr bir pencereden.
Ama bu İlhami Yıldız’ı sevmeme, saygı duymama, gazeteci ve insan olarak hakkını teslim etmeme engel değil.
**********************
İnsanlar için ideoloji elbette çok önemli.
İdeolojik olarak yakın olduğunuz birini sevme olasılığınız daha yüksek.
Ama hayatın bana öğrettiklerinden biri de şu oldu:
Aynı ideolojiden olup da yıldızınızın barışmadığı, kişilik özelliklerini, tutum ve davranışlarını kendinize yakın bulmadığınız çok sayıda insan olduğu gibi…
Farklı bir ideolojiyi benimsemesine karşın kişiliğini, insan sıcaklığını beğendiğiniz kişiler de olabiliyor.
Yani kişilikler de ideoloji kadar değerli…
*****************************
Birde şu var:
Diyelim bir insan kendini solcu olarak niteliyor.
Solculuğu bir rozete indirgeyip takmış yakasına.
Ama ne arkadaşlıklarında, ne aşk ilişkisinde, ne iş yaşamında, ne aile hayatında, nede siyasette sol değerleri içselleştirmemiş.
İnsanlara kâr zarar bilançosunun bir kalemi gibi bakıyor.
Arkadaşlıkları vefasız, aşkı sadakatsiz, işte hak yiyici, siyasette adam satıcı…
Ya da milliyetçi muhafazakâr kesimden biri ama o değerlerle hiç ilişkisi olmayan bir yaşam sürüyor.
Bu türden hepimizin gözlemlediği çok insan vardır.
**********************************
Perşembe günü gazetedeki odasında sevgili İlhami Yıldız ile uzun bir sohbet etme olanağı buldum; onu ve görüşlerini daha ayrıntılı tanıma olanağı edindim.
Sevgili İlhami’yle gazetecilik mesleğinin sorunlarından, gazeteci politikacı ilişkilerine; siyasetten, yaşam felsefesine değin geniş bir alanda konuştuk.
Ve pek çok ortak düşünce içinde olduğumuzu gördük.
En çok da İlhami’nin düşünce farklılıkları ve demokrasi konusundaki olgunluğu ve hoş görüsü etkiledi beni.
Örneğin İlhami kendisine getirilen TKP’nin yayın organı Sol’u her zaman para verip aldığını vurguladı.
Sol’un sonuçta bir gazete olduğunu ve bir gazeteci olarak buna verilen emeğe saygı duyduğunu ifade etti.
İlhami yüksek öğrenimini yaparken ev arkadaşı, ADD’nin etkili isimlerinden biriymiş. Dostluklarını bu farklılık hiç etkilememiş.
İlhami Yıldız’ın şu sözleri alkışa değer değil mi:
‘’Ben seccademi yayar namazımı kılarım, başka biri de Karl Marx okuyabilir; içki içmesem de dostlarımın içki sofralarına da katılırım.’’
***********************************
İlhami Yıldız’la demokrasimizi kısıtlayan pek çok konuda, özellikle seçim yasası konusunda da ortak şeyler düşünüyorduk.
Genel başkanlar demokrasisine, ön seçim yapılmadan milletvekillerinin tepeden inme gelişine ve seçmenin oy sandığında milletvekili listelerine tercihli oyla müdahale edemiyor oluşuna karşı çıktık.
Gazetelere ve gazetecilere yapılan baskıları kınadık.
**************************
İlhami Yıldız, anne ve babasının katkısıyla geniş bir hoşgörü, farklılıklara tahammül ve düşünce ayrılıklarına saygı yaklaşımıyla büyüdüğünü vurguladı.
Aile terbiyesi kadar demokrasi terbiyesi de yetişmesine katkı yapmış İlhami’nin.
Aile, demokrasi kültürünü aldığımız ilk yer, daha sonra eğitim, yakın çevremiz ve medya bu kültürü pekiştiriyor ya da yok ediyor.
Kişiliğimizden gelen özelliklerde tabii ideolojik tutumlarımızı belirliyor.
Bunların hepsi bir bütün.
***************************
Mao’nun çok sevdiğim bir sözü var:
‘’Bin çiçek yeşersin, bin fikir yarışsın.’’
Düşünce farklılıkları, ideolojik yeğlemeler, kadar ortak zeminler ortak paydalar oluşturmak da önemli.
İnsan olmaktan, aynı ülkeyi, kenti, ortak bir tarihi, y ada çevreyi paylaşmaktan gelen yakınlıklar da siyasete bir renk katar; bir uyum oluşturur.
Çocukluk ve okul arkadaşlarım içinde şimdi çok farklı siyasal tercihleri olanlar var.
Ama ortak bir geçmişimiz, anılar, yaşanmışlıklar da var.
Bunlar hayatı çeşitlendiriyor, güzelleştiriyor.
*******************************
Siyaset yapanlara ideolojisi ne olursa olsun saygı duyarım.
Yazı çizi insanlarına ve sanatçılara da öyle.
En hoşlanmadıklarım apolitik olanlar.
Aslında bu da bir politikadır.
Ve en çirkin yüzüdür politikanın.
Bananecilik, nemelazımcılıktır.
İster muhafazakâr, ister milliyetçi, ister liberal, ister sosyalist kesimde olsun, siyaset yapmak çok önemli.
Demokrasimiz özlediğimiz düzeye politik insanların uğraşlarıyla gelecektir apolitiklerin yan gelip yatışlarıyla değil.
******************************
Ben çözümü sosyalizmde görüyorum.
Ama her fikre saygı duyarım, ilgiyle dinlerim, anlamaya çalışırım.
Demokrasinin emek-sermaye eksenli olması gerektiğine inanırım.
Bir başkası kapitalizmi en ideal çözüm sayar.
Bir arada yaşamayı öğrenmek zorundayız.
*********************************
Perikles’le koyayım noktayı:
‘’Siyasetle uğraşmayan yurttaş zararsız değil; yararsız yurttaştır.’’
|