|
|
|
|
|
ATATÜRK Diyor Ki; |
Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.
|
|
|
|
|
YAZAR YAZI |
|
Türkünün yeni hali: Ayrı dağların yeliyiz biz!
25 Haziran 2011 Cumartesi, 10:31
Kürşat Bumin/Yeni Şafak
|
|
Yazıya başlık ararken ne kadar çok sayıda aday çıktı ortaya anlatamam... 'Milli irade yargı vesayeti altında' , '330'a az kaldı', 'Kanun kanun diye...', 'YSK gerçekten de 'Yasama Bölümü' içinde yer alıyormuş', bu adaylardan bazılarıydı. Sonuncu adaya özel bir önem atfetmemiz gerekiyor, çünkü YSK'nın internet sitesinde kurulun görev ve yetkileri sıralandıktan sonra 'Yüksek Seçim Kurulu Kararlarının Niteliği Nedir?' başlığı altında şu satırlar yer alıyor:
'Anayasa'da 'Yasama Bölümü' içinde yer alan Yüksek Seçim Kurulu, yalnız seçimlerin genel yönetim ve denetimini yürüten bir kurul değildir. Yargıtay ve Danıştay'ın kendi içlerinden çıkardıkları üyelerden oluşan seçimlerin yargısal denetimini de sağlayan karma egemen üst yargı merciidir.'
'Yasama Bölümü içinde yer alan' bir kurul! Enteresan bir bilgi bu... Üstelik 'egemen'likten de bahsediliyor. Aslında yanlış değil, YSK'nın adı gerçekten de Anayasa'nın 'Yasama Bölümü'nde yer alan 79. madde de yer alıyor, ancak bu yer alış 'Seçimlerin genel yönetimi ve denetimi' başlığı altında yer almaktan ibaret. 'Yasama bölümü' içinde yer aldığı belirtilirken buradan yanlış bir sonuç çıkarmayalım yani!
YSK internet sitesinde (de) bu enteresan bilginin yer almasını 'vesayet arzusu'nun bir tezahürü olarak yorumlamak gerekiyor herhalde.
YSK –artık biliyoruz– gerçekten tuhaf karar ve 'Haberler'in (sitede aynen böyle yazıyor) alındığı bir kurul. Açın mesela Hatip Dicle'yle ilgili sondan bir önceki kararı. Kurul, Dicle'nin 'terör propagandası yapmak' suçundan aldığı cezanın Yargıtay tarafından onanmasından nasıl haberdar olduğunu anlatmaya şöyle başlamış:
'Seçimler, yargı organlarının 1-09/06/2011 günü itibariyle yazılı ve görsel medyada, adı geçen hakkındaki bir mahkûmiyet ilamının Yargıtay'ca onanarak kesinleştiği, sözü edilen mahkûmiyetin milletvekili seçilmesine engel oluşturacak nitelikte olduğu yolunda çesitli yayınlar yapılması...'
Görüyorsunuz, YSK'nın haber alma yöntemi de 'sokaktaki vatandaş'ınkinden farklı değil. O da bizler gibi Yargıtay kararlarını 'yazılı ve görsel medya'dan takip ediyor... (Merak ettim doğrusu: Dicle'ye ilişkin Yargıtay kararına ilişkin haberi önce hangi yazılı ve görsel medya patlattı acaba?)
YSK'nın gelişmeleri medyadan izlediğini kurulun zamanında (1999) Merve Kavakçı'nın 'vatandaşlıktan çıkarılarak' milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin kararında yer alan şu sözlerden de biliyoruz: 'İstanbul Milletvekili Merve Safa Kavakçı'nın Amerikan vatandaşlığıyla ilgili yayınlar sebebiyle Kurulumuzun 08.05.1999 gün ve 1409 sayılı ara kararı ile başlatılan...'
Görüyorsunuz, yine o haylaz medya! Kurul yazılı ve görsel medyayı açar açmaz,'kanuna tam uygunluk' koşullarında milletvekili ilan ettiği bir kişinin Bakanlar Kurulu kararıyla 'tam kanunsuzluk' durumuna düştüğünü fark ediyor!
Seçimlerin yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılmasından sorumlu bir kurul, milletvekili seçimine T.C. vatandaşı olarak katılmış bir milletvekilinin tutanağının bir 'Meclis darbesi' ile başlatılan süreç sonunda 'el çabukluğu' ile iptal edilecek olması karşısında yetki ve görevlerini hatırlamıyor.
Bildiğiniz gibi bu olay Türkiye'de 'milletvekili dokunulmazlığı'nın istenildiğinde ne derece 'dokunulur' olduğunun en iyi örneklerinden birisidir. Milletvekili seçilen kişi T.C. vatandaşı olarak aday olup seçilmesine rağmen, dönemin siyasal iktidarı ve yargısı el ele verip söz konusu milletvekilini vatandaşlıktan çıkarmak yöntemiyle kendisinden kurtulmayı başarıyor. Yani özetle sonradan icat edilen bir 'kanunsuzluk' ile... Buna rağmen YSK'dan tek bir itiraz yok. Onun söylediği 'seçimden sonra oluşmuş bir yetersizlik' söz konusu olduğu için karar yetkisinin TBMM'de olduğunun hatırlatılması. 'Söz konusu kişinin milletvekilliğini düşüremezsiniz, çünkü benim genel yönetim ve denetimim altında yapılan seçimde bu kişi milletvekili seçilmiştir' diyemiyor. Söyleyebildiği şundan ibaret: '1- 13.05.1999 gün ve 12827 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ışığında seçimden sonra oluşan seçilme yeterliğinin kaybı nedeniyle Merve Safa KAVAKÇI'nın milletvekilliğinin düşürülmesine karar verme yetki ve görevinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ait olduğuna,'
YSK'nın aynı yıl (1999) Bahattin Şeker'in milletvekili tutanağının iptaline karar vermesi de benzer bir alaturka hukuk örneğidir. Hatırlıyorsunuzdur, 1995 seçiminde milletvekili (DYP) seçilen Şeker'in üç yıl sonra işe hile karıştırıp 'dövizli askerlik' çerçevisinde askerlikten kaytardığı anlaşılması üzerine milletvekilliği düşürülmüştü. YSK bu konuya ilişkin kararında da 'Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin yukarıda belirtilen kesinleşen kararı karşısında seçim tarihinde milletvekili seçilme koşullarını taşımadığı anlaşılan Bahattin ŞEKER'in tutanağının iptaline karar verilmesi gerekmiştir' diyordu. Unutmayın, tam üç yıl milletvekili yaptıktan sonra, bir 'ihbar' üzerine!
Benzer bir uygulama ile demokrasilerin parlamento tarihlerinde karşılaşabilmek imkansızdır. Çünkü demokrasilerde asıl olan 'parlamentonun bütünlüğü' ilkesidir. Nitekim tamamen bu ilkeden dolayı Avrupa ülkelerinin yarısında milletvekili dokunulmazlığı sadece 'parlamentonun toplantı dönemleri'nde işlemektedir. Dolayısıyla, Bahattin Şeker örneğinde olduğu gibi, bir milletvekilini seçimden üç yıl sonra 'Hadi bakılım askere!' diyerek milletvekilliğini düşürmek sözünü ettiğim ilke çerçevesinde olacak iş değildir. Askerlik kaçmıyor ya, milletvekilinin bir yıl daha parlamento çalışmalarına katıldıktan sonra kışlanın yolunu tutmasının kime zararı olabilir ki?
Bu yazı YSK'nın Hatip Dicle'nin milletvekili tutanağını iptal etmesi ve bu olayın hemen ardından gelen 'tahliye istemlerine red' kararını gözden geçirme çabasına bir giriş olarak değerlendirilsin. Konunun değerlendirilmesine yarınki yazıda devam edelim. Ancak bugünden şu kısa hatırlatmayı yapmayı unutmadan: 'İkinci bir anayasa' olarak karşımızda duran Terörle Mücadele Yasası'nı konuşmadan bu ve benzer olayların tekrarı önlenemez.
|
|
|
|
|
|
|
Yazarlar |
|
AKP ‘darbeyi’ kapatacak
25 Ekim 2016 Salı, 12:14
|
|
AKP ‘suç ortağı' arıyor
Mustafa Ünal /ZAMAN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:28
|
|
Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Haziran 2015 Cuma, 09:21
|
|
Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez
Erhan BAŞYURT/BUGÜN
12 Haziran 2015 Cuma, 09:16
|
|
Ya Koalisyon ya Başkanlık...
Eren Erdem/YURT
12 Haziran 2015 Cuma, 08:58
|
|
Kırılma noktası!
Güngör Mengi/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:45
|
|
AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?
İbrahim Kiras/VATAN
12 Haziran 2015 Cuma, 08:42
|
|
Ali İsmail…
Bekir Coşkun - Sözcü
23 Ocak 2015 Cuma, 09:34
|
|
Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?
Mehmet Kamış/ZAMAN
14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39
|
|
Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi
Can Ertan /HABER
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57
|
|
Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik
Özgür Şen
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17
|
|
AKP’nin IŞİD çıkmazı
Hüseyin ALİ/Özgür Gündem
14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10
|
|
Siyasi etik yasası çıkarılmalı
Serpil Çevikcan/Milliyet
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37
|
|
MİT’in sicili
Gültekin AVCI/BUGÜN
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17
|
|
İslamofobi ve provokasyon
İhsan ÇARALAN /Evrensel
12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11
|
|
Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”
Hüseyin Özay/Taraf
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32
|
|
AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor
Zilar STÊRK/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25
|
|
Barışı, ancak özgürlükler besler
Hüda KAYA/Özgür Gündem
12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14
|
|
Bilim siyasetin elini öptüğünde...
Cüneyt Ülsever/YURT
11 Ocak 2015 Pazar, 10:19
|
|
Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı
Nazlı Ilıcak /BUGÜN
11 Ocak 2015 Pazar, 10:18
|
|
|
|
Son 20 Yazım |
|
CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI
|
|
AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN
|
|
GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.
|
|
ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..
|
|
12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?
|
|
Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?
|
|
Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'
|
|
Tüm Dostlara Teşekkür…
|
|
Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!
|
|
Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:
|
|
Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...
|
|
Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.
|
|
Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...
|
|
Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım
|
|
CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…
|
|
Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!
|
|
“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…
|
|
Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.
|
|
Sadece İnsan Olmak!
|
|
Annemin de Başını Ezerler mi?
|
|
|
|
Takvim |
Pt |
Sl |
Çr |
Pr |
Cm |
Ct |
Pz |
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
|
|
|
|
|
|
|
|