İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

YAZAR YAZI

Çocuklar ve kan siyaseti

Çocuklar ve kan siyaseti

25 Haziran 2011 Cumartesi, 10:28

Ayşe Böhürler/Yeni Şafak

Herkesin PKK dağdan inmeli dediği bir zamanda 'bu dağdakiler kim' sorusu çok daha fazla önem kazanıyor.

Yayınlandığı zamanlarda okuma fırsatı bulamadığım Bejan Matur'un 'Dağın Ardına Bakmak' isimli kitabını ancak tatilde okuma imkânı bulabildim. Hepsi birbirinden çarpıcı insan öykülerinden etkilenmemek mümkün değil. Dağdakileri genel tanımlamaların dışında tek tek insan olarak, bir annenin evladı, bir eş, bir baba, bir çocuk, bir kadın, bir erkek olarak tanımak, konuya insanlık ortak paydasından bakmak çözüm için hepimizin ortak anahtarı olmalı.

Bejan'ın içerden ama objektif olmayı da başaran anlatımıyla dağdakilerin hikayelerini okurken, gündeme gelen YSK'nın Dicle kararına da, BDP'nin Meclis'i boykot kararına da tepki duymaktan kendimi alamadım.

Dağdakilerin çoğunluğu yaşları 14-20 arasında değişen çocuklardan, gençlerden oluşuyor. Dağa çıkma yaşı her geçen gün düşüyor. Çocukluk ve ergenlik arasında bir çocuğa dağa çıkma kararı verdiren sebepler üzerinde hepimizin düşünmesi gerekiyor.

Dağdakilerin hikâyelerinde yaşanmamış çocukluk, anne-baba hasreti var.

Dağda ortalama ömür süresi ise 3 yıl. Yani dağa çıkarken hepsi biliyor ki en fazla üç yıl yaşayabilirler. Kimi dağa çıkar çıkmaz bir ay içinde hayatını kaybediyor, kimi de zamanla ölümle buluşuyor. Dağa çıkarken kimi halaylı zurnalı alaylarla uğurlanıyor, kimi ailesinden gizli katılıyor dağdakilerin arasına. Genellikle dağa çıkarken en yeni elbiselerini giyiyorlar, köye gelen bir minibüs onları alıp götürüyor.

Matur'un kitabında anlatılan hikâyeler arasında en çok dikkatimi çeken, hepsi kan ve barut kokusunun karışması ile ortaya çıkan durumu tahammül edilemez buluyor.

Eğitimleri üç ay içinde tamamlanıyor.

Bu süre zarfında şanslı iseler ölüm ile buluşmuyorlar. Duygularını göstermeleri yasak, aşık olmak yasak, korkuları ile baş etmek zorunda kalıp ölmeyi ve öldürmeyi öğreniyorlar.

Anneler cezaevine düşen çocuklarına şanslı gözü ile bakıyorlar. Hayatta kalma sürelerinde uzama şansı olduğu için. İşkencelere rağmen dağdakiler de cezaevlerini eğitimlerinin tamamlayıcı bir parçası olarak görüyorlar. Kolej olarak tanımlıyorlar.

Aralarındaki hiyerarşi ödedikleri bedele göre değişiyor. C çıkışlılar, yani cezaevi çıkışlılar partide ön planda. Ardından, çocukları dağda ölme sayısına göre ailelere değer veriliyor. Kan bedeli kısaca. Kimin ne kurban verdiği hayatını ne ölçüde vakfettiği liyakat sistemine göre belirleniyor. Parti içinde Stalinist bir disiplin hakim. Katı ve acımasız. İnfazlardan konuşmuyorlar. Ama bir kez dağa çıkıldı mı artık örgütten başka bir hayat kurmanın mümkün olmadığını da biliyorlar.

Dağda en çok annelerini, annelerinin ekmek kokusunu özlediklerini söylüyorlar. Annelerinin onlar girebilsin diye bahçe kapılarını açık bıraktıklarını biliyorlar. Çok özlediklerinde annelerini görmek için haber saldıklarını söylüyorlar.

Yanlarında ağır yaralanan arkadaşlarını bırakarak yaşayabilirler ancak. Aşırı merhamet yasak. Kendilerinin de yaralanırlarsa ölüme terk edileceğini biliyorlar. En çok ölen arkadaşlarının anıları onları dağlarda tutuyor. Anılarının ruhlarında açtığı yaraları onarmadan onları dağdan indirmek mümkün değil.

Dağ-cezaevi-Avrupa üçgeninde Avrupa'ya gidenler memleketlerine dönmek istiyorlar. Köylerini görmek ama İstanbul'da yaşamak istiyorlar. Türkiye'yi bölmek istemediklerini, sadece Kürtlerin yaşadığı acılara son vermek istediğini söyleyen dağdakiler de artık kan siyasetinin bitmesini istiyor.

Soğukta donan parmaklarının jiletle kesilmesini seyretmek. Üşüyerek, ölümleri seyrederek, öldürerek büyümek. Duyguları kendine yasak etmek. Ölümü kutsallaştırmak. Acımasızlığı inanç perdesinin altında benimsemek.

İtaat, adanmışlık duyguları içinde insanlıklarını unutan dağdakilerin çoğunluğunun çocuk olduğunu unutmamak gerekiyor.

Onları dağa çıkmaya iten sebepleri yok etmek hepimizin görevi. Ancak itaat kültürü içinde ölüm değil hayat kültürünü Kürt çocuklarına aşılayabilmek için dağa çıkmayı kutsal bir eylem olmaktan çıkarmak da Kürt siyasetçilerinin ve özellikle de İmralı'dakinin boynunun borcu.

Ortada bir kan siyaseti var. Buna dayanarak ortaya çıkmış bir tehdit politikası iki taraf için de barışı değil ölümü beraberinde getiriyor. Kürt siyasetçilerin öncelikle Kürt çocuklarını düşünerek Meclis'teki siyaseti güçlendirmeleri gerekiyor.

Dağdaki çocukların gücüne güvenmeden siyasetin retoriğini hızlıca inşa etmeliler.

Bunun için de kendi çocukları için Meclis'e girmeliler.

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız