Başbakan Erdoğan ortadan kayboldu çünkü...

25 Haziran 2011 Cumartesi, 09:47

Safile Usul/Gazeteport

Başbakan’ın günlerdir ortada olmamasının sebebinin başta Engin Alan olmak üzere Haberal ve Balbay’ın hapisten çıkamamasını beklemek ve bu sürede ortada görünmemek olduğu yolunda şüphe ötesi bir kanaat edindim.

Hükümet’le iç içe olan Star’ın dünkü manşeti, “Ergenekon’dan çıkış yok” idi.

Bu manşetin tercümesi, “Biz adamı böyle oyarız”dan başka ne olabilir? Hiçbirşey.

Ayrıca da, Başbakan seçim öncesi yaptığı konuşmalarda, “Silivri’den Meclis’e tünel açıyorlar” demişti.

Hapisten tünel açıp kaçana ne yapılır?

Kaçması engellenir, di mi?

İşte Başbakan da bunu yaptı ve 10 gündür de ortadan kayboldu.

Engin Alan, Haberal ve Balbay hesabını açıkça yürütmek işine gelmedi.

O bazen “harbi”yi oynar, ama çoğunlukla da karda yürür, izini belli etmemeye çalışır.

Ve bu son durum da Başbakan’a uyar, gayet uyar.

Ayrıca da kimse hapisteki insanlarla bu tarz bir hesaplaşmanın çok delikanlıca olduğunu inkar edemez, di mi?



CHP GÖREVİNİ YAPMADI

Şimdi bir de CHP bahsimiz var.

Şöyle ki…

YSK’daki CHP temsilcisi Mehmet Yakupoğlu ile konuştum önceki gün.

Şunu anladım onunla konuşunca, ki….

Hatip Dicle’nin durumu 3 haftayı aşkın bir süredir YSK’nın gündemindeymiş.

Dolayısıyla CHP’nin bu gelişmelerden haberinin olması gerekir.

Kamuoyu olarak bu durumu bilen kimse yoktu.

Ama YSK’daki siyasi parti temsilcilerinden dolayı partilerin haberi vardı.

Diyelim ki MHP Hatip Dicle konusunda bir şey yapmaz çünkü Hatip Dicle’nin vekilliğini savunmak onları siyasi olarak zorlar.

Ama, ya CHP?

Şöyle soralım önce…

CHP temsilcisi Mehmet Yakupoğlu Hatip Dicle olayını Kılıçdaroğlu’na aktarmadı mı?

Aktarmadıysa o yapmış görev ihlalini ve bunun bir sonucu olmalı.

Ama aktardıysa ve Kılıçdaroğlu bu durumdan haberdar idiyse o neden kamuoyunu uyarmadı?

Neden kamuoyu çok afedersiniz aptal gibi bu işi olup bittikten sonra öğrendi?

Eğer bu durum bilinseydi önceden bir tepki durumu oluşur ve bu durum da YSK dengelerini etkileyebilirdi.

Kaldı ki…

Olay sadece Hatip Dicle olayı değil…

Hatip Dicle olayında görevini yapmayan Haberal ve Balbay’da da sınıfta kalır.

Bu işin prensip ipine sarılmayanlar, Hükümet’in uygulamalarına teslim olur.

Kılıçdaroğlu ve ekibi nitekim bu işte teslim oldu.

Eğer Dicle olayını takip edip tepki koysaydı CHP, Haberal ve Balbay’ın durumu da farklı olabilirdi.

Yani, şimdi…

Allah aşkına bir siyasi partinin başında olmak, görevini ihmal ederek milletin, halkın, ülkenin malı olan bir siyasi partiyi felce uğratma hakkı veriyor mu kimseye?

Ben Avrupa’da yaşarken bu hakka sahip hiçbir siyasiye rastlamadım.

Oralarda inek kalmış olabilirim.

Bana öğretin, ben de bu duruma uyum sağlayayım.

Ki, tansiyonum çıkmasın.

Tamam mı?